15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin en utanç verici ikinci anı yaşandı. Sonradan FETÖ ismi verilen ucube terör örgütü, devletin içinde elini kolunu sallaya sallaya büyütüldü, palazlandı, küstahlaştı, kendine yer buldu ve darbe girişiminde bile bulundu…
Milletimizin okumuş, kendini yetiştirmiş, demokrasinin ve Cumhuriyetin farkında olan Cumhuriyetin çocukları demokrasiye olan bağlılığını ve vatan sevgisini bir kez daha ortaya koyarak bir oyundan ibaret olduğundan şüphelense de bu hadsizliğe, canını ortaya koyarak karşı koydu. O gece, Türk milletinin asil askerinin durumun farkında bile olmadan bir tatbikat olarak çıktıkları yolda o kutsal canlarından olurken, kısmen pasif ya da bilakis tamamen ve etkin olarak darbenin içinde olan üst düzey yöneticilerin büyük bir kesiminin sorguya bile alınmadığı bir süreç yaşandı diye düşünüyorum. Hala o zamanki ordunun başındakilerin neden hesap vermediği, bu darbeden nasıl haberlerinin olmadıkları hadi bu konuda basiretsizlerdi nasıl olur da ihmalleri için bile hesap vermeden görevlerine devam ettiler hala çözebilmiş değilim.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına ve demokrasisine zarar verme küstahlığına girişen yobaz, hadsiz ve ucube zihniyete Türk milleti de ve Türk milletinin asil askeri de izin vermedi. Cumhuriyet düşmanlarına hadlerini gösteren Türk askeri içlerine yerleştiren üç beş satılık zihniyetle kirletilemez. Türk askeri o kutsal canını binlerce kere feda eder, milletine silah doğrultmaz. 15 Temmuz'da oynanan oyunun asıl niyeti, Türk askerini karalama, aşağılama ve Cumhuriyete darbe vurma çabası içindeydi. Çok kısa sürede püskürttüğümüz ve yüksek irademizi yine gösterdiğimiz durumun sonunda ise almamız gereken ders alındı mı diye bir bakmak lazım.
Unutulmaması gereken asıl konu Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetilme şekline aykırı olan ve “Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 Sayılı Kanun ile hayata geçmiş olmasına rağmen hala bu zihniyetlerin devamına izin verilmesine ve bunların kapatılması gerekirken hala bütün kurumlarımızda yer almasına izin verilmesine bakılınca ders almadığımızı ve samimi olunmadığını görüyoruz.
Türk milleti saflık derecesinde sabırlıdır. Can boğaza gelene kadar susar ama asla devletini, toprağını, asil bayrağını ezdirmez. Tekrar 15 Temmuz'lar yaşamamak adına Türkiye Cumhuriyeti'nin aydınlık yarınları için bir güneş olmaya devam edecektir. Tüm şehitlerimizin kutsal hatırası önünde saygıyla eğilirken, gazilerimize minnet ve şükranlarımı bir kez daha sunuyor ve o günü bayram olarak değil askerimin üç beş yobaz, çapulcu yüzünden küçük düşürüldüğü, asla olmaması gereken acı bir gece olarak gördüğümü de belirtmek isterim.
Bayrağımızla, demokrasiyle, Cumhuriyetle kalın sevgili okurlarım.