Bizler küçüktük şimdi büyüdük. Çocuklarımız kocaman oldu, hepsi iş, eş, aş sahibi oldular. Artık bizler abi değil amca olduk.
Çocukluk yıllarımızın bayramları diyoruz. Çocukluk yıllarımızı özlüyoruz.
Çünkü artık biz çocuk, genç, delikanlı olmayacağız. Çocukluk gençlik delikanlılık dönmelerini tamamladık.
Altmış kuşağı çok iyi bilir bugün birçoğu altmış yaşındalar. Dile kolay kocaman bir altmış yıla kaç bayram sığar. Altmış bayram yaşamış bir kuşağız.
İlkokul yıllarında hatırlamaya başladığımız o bayramların tadı yok diyoruz.
Bayramlar aynı biz çocuk değiliz. Çocuk olunuyor ama çocuk kalınmıyor.
İnsan doğan yaşayan ve ölen varlık. Bunun için biz doğduk çocukluk günlerimiz yaşadık. Yaşadığımız yılların özlemini büyünce anladık.
Bugün teknoloji hızlı değişiyor her yeni teknoloji insanlığımızda çok şeyleri alıyor.
Mahalle kalmadı, köyler boşaldı, büyük kentlere göç durmadan sürüyor. İnsanlar iş, aş peşinde ömrünü tüketiyor.
Yetmişli yıllarda ne bu kadar bizleri meşgul eden teknolojiye sahiptik, ne de bu kadar açlık korkusu vardı.
Mahallemizde her evin bahçesinde sebzesi, meyvesi, ineği, tavuğu olurdu. Masrafımız yok denecek kadar azdı.
Bugün öylemi evden ayağınız atığınızda masraftasınız. İşiniz, aşınızda yoksa bayram gelmiş neyinize.
Yine biz çocukluk yıllarımıza dönelim. Bayramdan günler önce heyecanımız başlardı, bayram telaşı.
Bayramın gelişi herkeste bir neşe ve mutluluk yaratırdı. Annelerimiz günler öncesinden bayram temizliği yapar, ikramlıklar hazırlanırdı.
Dolmalar, zeytin yağlısı ayrı etlisi ayrı, baklavalar, kadayıflar, börekler çekilirdi...
Temizlik farklı olurdu, bütün ev temizlenir, perdeler yıkanır bayrama özel vitrin örtüleri değişirdi.
Kullanmadığımız sadece misafirlere has olan salonun kapısı açılır, girmemize izin verilirdi.
Bayram birkaç gün kala mezarlık ziyaretlerimiz olur büyüklerimiz için kabir ziyaretinde bulunurduk dua eder su dökerdik.
Bayram öncesi arife günü Tüm aile baba gözetiminde alışverişe çıkardı. Bayramlıklar alınırdı. Bugünkü gibi AVM türü marka mağazalar yoktu.
İkinci çarşıda, uzun çarşıda, pazarda giyim satan mağazalarda alınırdı. Aşireti, Köylüsü yakını olan mağazalar tercih edilirdi.
Nerde öyle çeşit çeşit mağazalar, pazardan bizler için en güzel bayramlıktı. Arife gecesi uyumak biz çocuklar için o kadar zordu ki çünkü çok heyecanlanırdık.
Başucumuzda duran bayramlıkları giymek için sabırsızlanır, bir türlü uykuya dalamazdık. Sabah erkenden kalkar hemen yepyeni bayramlıklarımızı giyerdik.
O güzel kıyafetlerle dışarı çıkmak biz çocuklar için muazzam bir duyguydu. Bütün çocuklar dışarı çıkar, bayramlıklarını birbirine gösterirdi. Bayramlıklar giyildikten sonra tüm aile güzel bir kahvaltı yapardık.
Sonra, ilk önce büyüklerden başlardık bayram ziyaretlerine, el öpmeler, sunulan ikramlıklar, dökülen kolonyalar, ikram edilen şekerler, içilen kahveler, çaylar, ayranlar, limonatalar.
Dedelerimizin, ebelerimizin, halalarımızın, teyzelerimizin dayılarımızın amcalarımızın elini öper hayır duaları alır verirlerse haslığa da hayır demezdik.
Bayram harçlıklarımızı aldıktan sonra soluğu köprübaşında alırdık. Bakkallarda alışveriş yapardık sinemaya giderdik. İşte böyle neşeli böyle dolu dolu geçerdi bayramlar...
Mutlulukla, heyecanla, coşkuyla, şekerle, şerbetle oyunla, oynaşla…
Bugünün çocukları yârinin büyükleri olduklarında onlarda bizim çocukluk bayramlarımız böyle miydi diyecekler.
Gönlünüz yüreğiniz hep bayram sevincince olsun….