Millİ Eğitimin öğrenci üzerindeki politikalarına bakacak olursak, son dönemlerde çeşitli sebeplerden dolayı beceri eğitimi konusundaki programların değer eğitiminin önüne geçtiğini görebiliriz. Değerler eğitimi, millî kimlik inşası gibi kavramların yoğun tartışmaları ortaya çıkarmıştır. Beceri eğitimi ile tartışmalardan uzak bir alana geçildi.
Beceri eğitiminin liberal ekonominin ihtiyaçları üzerine kurulmuştur; “İş dünyasının nitelikli insan ihtiyacını karşılamak için 1990’lar sonundan itibaren beceri eğitimine önem verildi” dedi. Eğitimin iş dünyasından kopuk olmasının yanlıştır. “Eğitim yalnızca iş dünyasının taleplerine göre de tasarlanmamalı, millî unsurlar, millî kimlik inşası konuları da göz önünde bulundurulmalıdır.” Çünkü her şeyi madde planında değerlendirirsek veya madde düzeyine indirgersek o hedef olan maddenin kölesi ruhsuz bir nesil yetiştirmiş oluruz.
Oysa belli yaşlardaki çocuğa milli değerlerinin ve milli kimliğinin farkında olmayı, bu zenginliğe sahip olmayı öğreteceğimiz yaşlar gençlik yaşına varmadan, kafasını çelen çeldiriciler artmadan boş olan CD’ye kayıt yapılmalıdır. Beceriyi daha sonra yoğun ve değişik materyaller ile sağlamak da imkan dahilindedir. Dilsiz Pisagora’nın deniz kenarına gelip ağzına çakıl taşları alarak yaptığı denize karşı bağırma temrinleriyle en meşhur avukat oluşu, hatip oluşu güzel bir örnektir.
Kimliksiz, kişiliksiz, karambol karakter bir adama ne kadar zorlasanız da bu değerler manzumesini öğretemezsiniz. Belki ezberleyebilir lakin içine sindiremediği için yapmacık, arızi ve silinmeye yatkın bir kazanım olacaktır. Oysa çocuk yaştaki öğrenilenler ister olumlu olsun, isterse de menfi olsun asla çıkmaz. Milli değerler, değerli olan varlıklarımız sadece okullarda öğretilen bir konu değildir.
Aile de bunun kazanılmasında yardımcı olmalıdır. Çevrenin, yayınların da olumsuz etkilerini silecek olan yine aile olmalıdır. Çocuğu başkalarına, öğretmenine teslim edip bir daha alakadar olmayan ailelerin sonunda Zararlı çıkacakları mutlaktır. Öğretmenine tarafında, öğretmenine göre, öğreteni gibi bir nesil istemeyen alakadar olmak mecburiyetindedir.