Sevgili okuyucularım sizlere daha öncede Behlül dânâ yı anlatmıştım. Bugünkü yazımda yine bir kıssa dan hisse yapmak istedim. Yaşanmış ve ibretlik olan bir olayı daha sizlerle paylaşmak isterim.
Behlül Dânâ hazretleri bir gün kumlarla, çerçöple ev-köşk yapıyormuş, gören oyun oynuyor zannedermiş.
Harun Reşid yanından geçerken soruyor:
- Ya Behlül ne yapıyorsun?
- Cennette evler-köşkler yapıyor satıyorum.
- Peki kaça satıyorsun?
- Bir altına.
Harun Reşid, bizim kardeşe yine bir şeyler oluyor, diyerek gitmiş. Ertesi günü Harun Reşid’in hanımı da görmüş, o da sormuş:
- Behlül ne yapıyorsun?
- Cennet için ev yapıp satıyorum.
- Peki kaça satıyorsun?
- Bir altına.
- Peki al bir altını.
Akşam Harun Reşid rüyasında Cennette bir köşk görmüş, güzel mi güzel, çok beğenmiş, demiş ki bu köşk kimin? (Hanımınızın) demişler. Ertesi gün gördüğü rüyanın tesiriyle Behlül Dânâ hazretlerini aramış. Bakmış aynı yerinde yine kumlardan, çer çöpten evler-köşkler yapıyor. Harun Reşid soruyor:
- Ne yapıyorsun?
- Cennette ev-köşk yapıyorum.
- Peki kaç para?
- Bin altın.
- Dün bir altın diyordun bugün bin altına çıkarmışsın. Bunun sebebi ne?
- Hanımınız dün görmeden bir altına aldı. Ama sen gördükten sonra istiyorsun. Onun için bin altın bile az.
Görmeden inanmak önemlidir. Bakara suresinin başında, iyiler övülürken, (Onlar gayba inanırlar) buyuruluyor.
Ve yine bakara süresinde:
Müttakîler; Allah’a içten inanır ve güvenir, namazı tam kılar ve kendilerine verdiğimiz nimetleri yerli yerince harcarlar." (Bakara 2/3)
"Ellezine yu'minune bil gaybi"; "Onlar kalpten/içten inanırlar" (Bakara 2/3)
Kalpten inanmak ne kadar güzel değil mi
Tüm samimi duygularla inanmak
Ne kadar güzel bizim için güzel şeyler düşünen insanların var olduğunu bilmek ve onlara inanmak.
Var mı hala böyle güzel düşünen insanlar ya da böyle kalpten görmeden inananlar var mı?
Her şey o kadar değişti ki insan değil arkadaşına kendi ailesinden olana bile kalpten inanmakta zorlanır hale geldi. Psikolojik olarak çevremizde gördüğümüz duyduğumuz olumlu veya olumsuz olan her şeyden çabuk etkileniyoruz.
Bu da bizde kendi içimizde ki acaba duygusunu uyandırıyor.
Bu yüzden kendi içimizde çelişkiye düşüyoruz
Her güzel bir yaklaşımın altında yine ne işi düştü de böyle dedi.
Ya da kesin bir işi vardır.
Şeklinde ön yargı yapıyoruz.
Bu duyguyu içimizde büyütmek yerine karşımızda ki insanların samimiyetine inanmak ve onların bizim için düşündüklerine değer vermek daha doğru olur.
Önce toplum olarak ayrım yapmadan biz bir birimize iyi gelmeliyiz.
Hepimiz kardeşiz lafı türkülerde kalmamalı.
Yaratanı ve neden yaratıldığımızı unutmamalıyız.