Bekçi

Cemal Kayı

Aman n'olmuş nolmuş nolmuş

Sevdiğim oğlan saraya Saraya

“BEKÇİ” olmuş

Bekçilerimiz vardı Celal Amca gibi. Akpınar’dan, Kaman’dan, Kızılcahamam’dan, Mengen’den... Bir amca bir ağabey gibi bilirdik onları... Kahverengi üniformalı bej gömlekli siyah kravatlıydılar. Başlarında kocaman şapkaları, bellerinde küçücük Kırıkkale Tabancaları, ayaklarında siyah Sümerbank ayakkabılarıyla tanıdık onları. Kimisi şehirde yan komşumuz, kimisi Akpınar’dan, Kaman’dan akrabalarımızdı. Bazıları Garipler Mahallesi’nden Erzurumlu, bazıları Gölhisar’dan Artvinli, Gümüşhaneli... Düğünlerimize cenazelerimize gelirler, düğünlerine cenazelerine giderdik. Görev yaptıkları mahallede sabaha karşı nişanlıdan dönen gençlerle sigara içip sohbet edecek kadar kalender, kendi nişanlılık günlerini hatırlayıp gülerken sırtınızı sıvazlayacak kadar da samimi...

Onların ne kimseyi kırdığına ne de üzdüğüne tanık olduk. Onlar bizlerden biriydiler. Tıpkı bizler gibi geçim derdi çekip, tıpkı bizler gibi kızlarına oğullarına düğün çeyizi hazırlayıp, başka şehirlerde okuyan çocuklarına kısıtlı bütçelerinden ayırdıkları paralardan harçlık gönderirlerdi... Onları hep apartmanların giriş katında evlerinde tanıdık. Bazen de görev dönüşü ihtiyaç gördükleri umumi helalarda beylik tabancalarını unuttuklarını, yerel gazetelerin siyah beyaz baskılarına verdikleri kayıp ilanlarına gülümsemelerimizden hatırlarız.

Anadolu şehirlerinin sokak lambalarının loş ışığı altında sırtını ağaç elekirik direğine verip, dürrrt diye çaldığı düdüğe, karşı mahalleden gene düdükle cevap alınmasının güvenini görürdünüz uykulu gözlerinde...

Göğüs bağır açık, ceket omuzda şarap kokan, bela kokan mahalle kabadayılarının; "Deeeyyyt ulan var mı bana yan bakan! deeeytt" diye uzattığı naralarını çoğu zaman duymuyorlarmış gibi yaptıklarını ama duyduklarını, görmüyormuş gibi yaptıklarını ama görüp izlediklerini bilirdik...

Soğuk kış günlerinin tipili gecelerinde sırtlarını bir ekmek fırınının duvarına dayayıp ısınmaya çalıştıklarına da mutlaka şahitliğiniz vardır...

İlk olarak 24 Nisa 1914 yılında; “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu” ile göreve başlayan bekçiler yasası, Temmuz 1966 yılında yeniden düzenlendi. Son bekçi alımı ise 1974 yılında yapıldı ve 2008 yılında görevde bulunan mevcut 8000 den fazla bekçi emniyet kadrolarına aktarıldı.

Temmuz 2019 verilerine göre ülke genelinde 69'u kadın toplam 21 bin 347 “Çarşı ve Mahalle Bekçileri” görev yapmaktadır.

Bekçi alımları, 2018 den itibaren Polis Akademisinin düzenlediği sınavla yapılmakta sınavı kazananların eğitimi ise sadece üç ay sürmektedir.

“Bekçiler zor ve silah kullanma yetkisine sahip olacak.

“Görev saatleri içinde görev yaptıkları bölgede devriye hizmeti yürütecek.

“Kamu düzenini bozacak mahiyette gösteri yürüyüş vb. gibi durumlarda önleyici tedbirler alacak.

“Uyuşturucu, fuhuş, kumar gibi yasa dışı işlerin yapıldığı yerleri genel kolluk kuvvetlerine bildirecek.

“Durdurma yetkisi kullanacak, kimlik sorabilecek.

“Şiddet mağduru kadın ve çocuklara doğrudan yardım edecek.

“Jandarma hizmeti sınıfına dahil olup 60 yaşında emekli olabileceklerdir.

11 Haziran 2020 tarihinde yeni “BEKÇİ” yasası, AK Parti ve ortağı MHP'nin oylarıyla Meclisten geçerek yasalaşmış bulunmaktadır. Gerek tek tek maddelerin görüşülmesi, gerekse tüm maddelerin oylanması esnasında muhalefetin görüşlerine itibar edilmemiş, apar topar oylamadan geçirilerek yasalaşması sağlanmıştır.

Muhalefet ne diyor:

Yasa teklifine karşı çıkan CHP’li milletvekilleri yeni yetkilerle bekçilerin 'paralel kolluk riski' yaratacağını savundu.

CHP'nin muhalefet şerhinde, bekçilerin 'siyasi iradeye tabi' hissetme riskini de doğurdu belirtildi ve "kendisini hukukla bağlı addetmeyen ve yürütmeye bağımlı silahlı bir yapının doğması risklerini içermektedir" dendi.

Şerhte şu ifadeler yer aldı: "Tamamen yürütmenin tercihleri tarafından istihdam edilecek silahlı bekçilerin kendilerini kanuna değil, özellikle işsizliğin böylesine yüksek oranlarda seyrettiği bir dönemde, işverenleri olarak görecekleri siyasi iradeye tabi hissetme riskleri büyüktür."

"(…) devletin ahlak polisliği yapması, gece saatlerinde dışarıda olan bireylerin hayat tarzına müdahale etmesi ve daha genel olarak, kendisini hukukla bağlı addetmeyen ve yürütmeye bağımlı silahlı bir yapının doğması risklerini içermektedir."

HDP’de bekçilerin 'parti kuvveti' haline dönüşeceğini söyledi.

HDP'nin şerhinde "Toplumu denetleme aracı olarak bekçiler, toplumsal farklılıklara AK Parti'nin toplum mühendisliği kapsamındaki belli yaşam normları ve AK Parti'nin çizdiği çerçeveye uygun ahlaki kuralları dayatmak isteyecek, iktidarın sokaktaki gözü, hafiyesi ve kelepçesi olmak üzere işlevsel hale getirilecektir" dendi.

İYİ Parti’de görev tanımındaki belirsizliklere dikkat çekip silah kullanma yetkisinin de sakınca yaratabileceğini belirtti. İYİ Parti, "Bu Kanun ile bekçiler genel kolluk kuvvetlerine yardımcı kolluk olarak istihdam edilmektedirler. Bu sebeple çarşı ve mahalle bekçilerine durdurma ve kimlik sorma yetkisinin verilmesi sakıncalı görülmektedir. Çünkü halihazırda emniyet güçleri bu yetkiyi yeteri kadar yerine getirmektedir" açıklaması yaptı.

Ne diyelim, ülkenin gerçekten kolluk kuvvetlerinde “Motorize”'ye geçildiği için kaldırılan “BEKÇİLİK” asayiş kuvvetine ihtiyaç var mıydı?

Gerek sınav sistemi, gerekse eğitim süresinin kısalığı yeni alınacak bekçilerin devletin bekçisi olmaktan çok sarayın bekçisi olacağı ihtimalini güçlendirmektedir...

Bu durumda bizlere de şarkının sözlerini değiştirip söyleyerek eski bekçileri yad etmek düşmektedir.

Aman n'olmuş n'olmuş n'olmuş

Sevdiğim oğlan saraya, saraya

“BEKÇİ” olmuş.

Saygılarımla...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.