Çok hızlı bir değişim yaşıyoruz, hızlı değişimin karşısında eskiye dayalı ne varsa hepsi hayatımızda siliyoruz.
Bunları koruma şansınızda yok artık.
Eskide köylere esnaf olarak eşek, at ya da katırla satıcı çerçi amcalar gelirdi.
O yıllarda çerçiler küçük bir bakkaldı.
O yıllarda insanların ihtiyacı tüketimi bu günkü gibi çok lüks değildi.
O gün insanların toplam ihtiyacı bir katır yükü kadardı.
Şehirlerde bakkal dükkânları vardı, her mahallenin bir bakkal amcası olurdu.
Mahalleyi tanır kim ne iş yapıyor bilir, çocuk kadın erkek her kişinin sevgisini alırdı.
Kara bir defteri olur veresiye yazar aydan aya, yıldan yıla parsını alırdı.
Çarşı dediğimiz yerlerde bir birine yakın iş yerleri kalaycı, demirci, semerci, bakkal, nalburiye, çaycı, kara fırın ve benzeri dükkânlar bulunurdu.
Burada esnaf sabah işyerini açınca birbirine selam verir, hayırlı bereketli kazançlar dilerlerdi.
Çaylar gelir tatlı sohbetler olurdu.
Sabah ilk gelen müşterinin verdiği paraya siftah denirdi.
Ben siftahımı ettim komşum da siftah etsin diye yan komşusuna gelen müşterisini yönlendirirdi.
Bugün ne öyle küçük bakkal amcalar kaldı, ne de öyle küçük esnaflarımız.
Bugün dev alış veriş merkezleri yükseldi.
Ne bereket kaldı, ne saygı, ne sevgi.
Bugün iş yeleri büyüdükçe büyüyor komşu, esnaf, müşteri anlayışı kalmadı.
Bugün komşu yan komşusunu bitire bilmek için her türlü hileye başvuruyor.
Ahi şehirlerinde, ahi kutlamaları yapılır, ahiye ait hiçbir ahlak tutulmaz.
Ahi ocakları da düzgün ahlaklı olmayan esnaflar sayesinde söndürüldü.
Esnalarımız acımasız, siftahsız, şükürsüz, doyumsuz, mutsuz.
Bundan elli yıl önce gelenek ve görenekleri anlatan, esnaf yardımlaşmasının ne boyutta olduğunu gösteren bir olayı sizlerle paylaşmak istedim...
Günümüzde küçük ölçekli esnaflığın öldüğü, teknolojik gelişimler sonucu insan unsurunun çok aza indirgendiği dünyamızda insan iletişimini, komşuluğu, bitirdi.
Seksenli yıllarda askerde geldiğimde kendime ait bir işyeri açmıştım, o yıllarda yirmi iki yaşında idealist bir gençtim.
Bizim işyeri açtığımız yıllarda güngörmüş, yokluk, fakirlik çekmiş esnaf amcalarımız yaşıyordu.
Bizlere örnek olması için bir ansını anlatmıştı.
“Bir sabah bir kişi bakkal dükkânıma geldi ve raftaki bir şeyi istedi.
Ben gelen müşterime:
Satılık değil dedim.
Size onu veremem.
Adam neden satılık olmaz mı?
Burası bakkal dükkânı değil mi? dedi.
Evet, burası bakkal dükkânı dedim.
Ama şu karşıdaki dükkândan alırsanız beni çok mutlu edersiniz dediğimde.
Adam neden dedi.
Bende az önce siftah yaptım.
Ama oradaki kardeşimiz henüz yapmadı.
Geçin o kardeşimizde siftahını yapsın demiştim” diyen esnaf bakkal amca yok artık.
O günlerde bu günler geldik şimdi biz yaşlandık.
Etrafımızda o kadar çok işyerleri açılıyor ki, bugün gördüğünüz esnafı bir ay sonra göremiyorsunuz.
Yardımlaşma, siftahlaşma yok oldu.
Ahlaksızlık ticaretin ve esnafların her alanına girdi.
Modern dünya elimizde ahlakı değerlerimizi bunların yanında en kıymetli Müslümanlığımızı aldı.
Bugün bunları hepsini versek o günlerin güzel ahlakını alama şansımız var mı?