Geçen sezona Valerin Ismael ile başlayıp şampiyonluk yarışına güçlü giremeyen ve ligde rakiplerine karşı güçlü oynayamayıp çok puan kaybeden Beşiktaş, ligde ilk yarı biterken bu hocanın görevine son verip “Biricik sevgili hocası” Şenol Güneş’i takımın başına getirmişti Başkanı Ahmet Nur Çebi.
Şenol Güneş Beşiktaş’a ilk gelişinde harikalar yaratmış, 2 şampiyonluk yaşamış ve Şampiyonlar Ligi’nde de grubun lideri olarak çıkarmıştı ve tüm Beşiktaşlıların “Biricik Aşkı” olmuştu. Şimdi ne oldu da Şenol Güneş ile bu kadar diplerde Kara Kartal.
Halbuki geçen yıl Valerin İsmael’den sonra Siyah-Beyazlılar yine o bildiğimiz güçlü oyun anlayışına ve yenilmez bir takıma dönüşmüştü Şenol Güneş’in ikinci gelişi ile. Uzun süre yenilgi yüzü görmeyen Kara Kartal sezonun ikinci yarısında geriden gelip hem Fenerbahçe’yi, hem de Galatasaray’ı yenerek yarışa ortak olmuş, iyi oyunlar oynamış fakat süre yeterli olmadığı için şampiyonluğa yetişememiş, son maçındaki Konya beraberliği ile de ikinciliği kıl payı kaçırmıştı.
Bu sezon başı transfer döneminde ise çok ağır kalmış, zamanında ve gerekli yerlere takviyeleri yapamamış, yaptığı transferler de boş çıkınca hem Şenol Güneş hem de takım ruhunda sıkıntılar görülmeye başlamıştı resmi maçların başlaması ile.
Bunun sebebi hem Galatasaray’ın hem de Fenerbahçe’nin çok iyi transferler yapması ve güçlü kadrolarının daha güçlenmesi ile yenilmez bir armadaya dönüşmelerinin baskısı Beşiktaş üzerinde telaşlı bir sıkıntı oluşturmuş olabilir diye düşünmemek elde değil.
Fenerbahçe’nin hem ligde hem de Avrupa 15’de 15 yapması üstelik bunu yaparken de iyi oynayarak çok farklı görünmesi, rotasyonlu kadrolarla çıksa bile oyun anlayışında ve oyun üstünlüğünde değişiklik olmaması, aynı pozisyonda Galatasaray’ın da ilerlemesi Şenol hocanın gözünü korkutmuş muydu acaba. Bu iki takımın gerisinde kalacağı endişesi çalışma azmini ve şevkini kırdı mı bilinmez, ama bir baskı altında olduğu gerçeği gün gibi aşikar. Belki de camiasına kırgın küskün bilemiyoruz, belki transferlerde kendisi de hata yaptı, bunun bilincinde de olabilir, ya da istediği bazı şeyler yerine getirilmemiş olabilir. Bu kadar çabuk pes ettiğine göre bilinmeyen, dile getirilmemiş ama yakında kokusu çıkabilecek bir şeylerin olduğu aşikar.
Sezonun başlaması ile birlikte Beşiktaş’ın Aboubakar, Gedson ve Salih dışında göze batan, iyi oynamaya çalışan başka bir oyuncusu olamadı, yapılan transferlerden hiç katkı alamadı Kara Kartal. Şenol hocanın bu duruma müdahil olamaması, başkan ve yönetim kuruluna transferler konusunda etkinlik sağlayamaması da ani istifasına bir neden olmuş olabilir.
Adana Demirspor maçına kadar mağlup olmaması fakat zar-zor kör-topal ve şansı ile puanlar toplamasının noktası Demirspor maçında kondu Kartal için. Avrupa kupalarında da ite-kaka gruplara kalması ve grup maçlarının başlaması ile de ilk maçından kaleci Mert’in çok iyi oynaması ile mağlup ayrılmaması mucizeydi zaten. Son Lugano maçının ise 2-0’dan son 10 dakikada 2-3’e gelmesi ise bardağı taşıran son damla oldu.
Şimdi Beşiktaş camiası olağanüstü genel kurul kararı aldı. Başkan ve yönetim kurulu değişir mi bilinmez ama bir “yeniden yapılanma ve silkinme” zamanı gibi Siyah-Beyazlılar için.
Futbolumuz için Beşiktaş çok değerli ve güzide bir kulübümüz, Galatasaray neyse, Fenerbahçe, Trabzonspor neyse Beşiktaş da odur bizim için. İnşallah çok kısa zamanda Beşiktaş camiası doğruları bulur ve takım toparlanır. Çünkü ülkemiz futbolunun geleceği için Beşiktaş takımına çok ihtiyacı var. Avrupa kupalarının 3 üncü maçına kadar hem yeni teknik ekibine kavuşur ve hem de “kan değişikliği” ile yine iyi sonuçlara imza atar.
Avrupa liglerinin 2. Haftasını kısaca değerlendirirsek; Konferans Liginde Fenerbahçe zaten grubunun tek favori takımı, bir aksilik ve sürpriz olmazsa grubu lider olarak bitirir. Trnava maçına 9 rotasyon ile çıkılmasına rağmen rakibini sahasında sürklase etti, çok rahat oynadı. Farklı kazanması gereken maçı 2-1 aldı. Hatta son dakika bir şanssızlık olsa maç 2-2’de bitebilirdi.
Buradan İsmail Kartal hocaya bir tavsiyemiz olacak. Tabi bizi kendisi duymaz ama inşallah bizim akıl ettiğimizi o da akıl eder. Trnava ciddi bir rakip değil. Fakat hiçbir maça bir önceki maçtan 9 farklı oyuncu ile çıkılmaz. Tamam rotasyon yapılır, yapılmalıdır da. Ama bunun bir ölçüsü olur, 4-5 futbolcu ile rotasyon yaparsın, fizik gücü ve yaşı 30’u geçmiş futbolcuları dinlendirebilirsin. Genç futbolcular için rotasyon şart değildir, sakatlığı veya başka bir problemi yoksa. Rotasyon harmanlayarak yapılır, keskin olmamalıdır. İnşallah İsmail hoca bunu düşünür bundan sonra.
Galatasaray’a gelince; Cim-Bom ilk maçında Kopenhag ekibini yenememiş, hatta 1 puanı zor kurtarmıştı ve bir nevi hayal kırıklığı yaşatmıştı bize. Çünkü Galatasaray’ın en dişine göre takım Kopenhag’dı grupta. Onu kendi evinde mutlak yenmen gerekirdi. Çünkü bu işin UEFA ligini de düşünmelisin. Manchester United ve Bayern München Cim-Bom için daha sonraki rakipler idi. Fakat Sarı-Kırmızılı futbolcular öyle bir maç oynadılar ki İngiltere’de, alkışlamamak, tebrik etmemek elde değil.
İşte “Avrupa Fatihi” diye boşuna denmiyor, hiç ummadığın zaman çıkıp inanılmaz işler yapabiliyor Galatasaray takımı. Buradan Okan Buruk hocayı da çok tebrik etmek istiyorum. Şahsi görüşüm duruşu, konuşması, endamı bir numara küçük geliyor gibiydi Cim-Bom’a. Fakat haftalar ilerledikçe ne kadar hakim olduğu, sakinliği ve akıl ortaya koyduğu belli oldu. Ben dahil çoğu futbol otoriteleri Sarı-Kırmızılıların bu grupta en fazla 3. olabileceğiydi, ilk 2 için kimse şans vermiyordu Aslan’a. Hatta bazı futbol yorumcuları grubu sadece 1 puan ile bitireceği konusunda iddiaya bile girdiler.
Fakat bu haftaki Mancshester maçından sonra herhalde görüşler değişmiştir. Benim şahsen değişti. Cim-Bom bu grubu ilk 2’de bitirebilir. Ama Old Trafford’da yaptıklarını her zaman tekrarlamaları koşulu ile.