ABD Başkanı Donald Trump, son yıllarda dünyanın en kanlı diktatör rolünü oynamaya devam etmektedir. Önceki Başkanlar Libya Lideri Muammer Kaddafi’yi hünkârca öldürdüler ve ülkedeki tüm petrollerine ve zenginliklerine el koydular. Dünya insanları bunun canlı şahidi oldular. Sıra Irak’a geldi ve ülkenin Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyni dünyanın gözleri önünde vahşice astılar. Güya kimyasal silah kullanmıştır, diye. Oğul, Başkan Bush’un itiraflarını ekranlarda kendim izledim, “Saddam, kimyasal silah kullanmadı…”, dedi. Fakat ne yazık ki dünya devletleri bu vahşi katliama sustular. BM, Avrupa’nın ırkçı devletleri Amerikan Başkanlarının bu gaddar davranışlarına tepki bile göstermediler… Çünkü dünyada Hıristiyanlar, Müslümanlara karşı katliama başlamışlardı. Beş yüz yıl buluşamayan Vatikan ile Hıristiyan liderleri aniden Küba’da neden buluştular, dersiniz? Gündemde tek konu vardı – dünyada Müslümanlar çoğalıyor, mutlaka tedbir almalıyız, dediler ve Araplara karşı katliama başladılar.
AMERİKA, DÜNYAYA ADETA MEYDAN OKUYOR?
Bugün Afganistan dâhil Arap ülkelerinde her gün ortalama yüz, yüz elli Müslüman öldürülüyor ve dünya devletleri suskunluklarını sürdürüyor. İsrail, Filistin topraklarını parsel- parsel işgal ediyor, imarına devam etmekte. İsrail polisi ise istediği anda kadın, çocuk, ihtiyar demeden öldürüyor ve gaddarlığına devam ediyor. İsrail uçakları aralıksız olarak Filistin topraklarına, insanlarına mermi yağdırıyor ve dünya yine bu manzaraya susuyor.
Amerika, Türkiye’ye karşı beslediği ve eğitmiş olduğu - PKK, YPG ve DEAŞ teröristleri her türlü ağır silahlarla donatmaya devam ediyor. Beş bin uçak dolu ağır silahları ABD göndermiştir. Amaç – Türkiye sınırlarında PKK devletini kurmak ve ileride nehirden nehre kadar topraklarda büyük İsrail devlerinin zeminini yaratmaktır. Bunu daha önce de yazmışımdır. Bütün bunlar hakkında “Yükselen Türkiye ve Haince Darbe” (Ankara, 2018) kitabımda geniş yazmışım. PKK dışında bir de FETÖ gibi mikrobu sinesinde besliyor ve Türkiye’ye karşı darbe girişiminde bulunmuştur. Darbenin mimarı yine Amerika devletidir. Buna sebep, Cumhurbaşkanımız, Sayın Tayyip Erdoğan’ın dik duruşudur. Ülkemizin çıkarlarını, topraklarımızın bütünlüğünü koruyarak sınırlarımızda terör devletinin kurulmasına karşı duruşudur, diye biliriz. VATAN, TOPRAK, BAYRAK, DEVLET şiarını savunarak Büyük Atatürk’ün kurmuş olduğu bu muazzam ülkemizin dünyadaki onurunu ve bütünlüğünü korumakla dik duruşuyla şerefimizi savunuyor olmasıdır. İşte zalim ve gaddar Amerikan Başkanı Trump’u kızdıran da budur.
Sayın Erdoğan dünya ülkelerini uyardı ve sınırlarımızda güvenli bölge oluşturmak, teröristleri güvenli bölgeden çıkarmak ve ya yok etmek amacıyla “Barış Pınarı” hareketine başlamıştır. Türkiye, Suriye topraklarında huzur ve barış istiyor ve Suriye halkına zulüm ve işkence yapan terör gruplarını bu topraklardan çıkarmayı hedefliyor. İster Astana, isterse de Moskova toplantılarında da bu talebi dünya devletleri, özellikle ABD, Rusya ve İran Başkanları önüne koymuştur. Dünya basını bunu defalarca ekranlarda dile getirmiştir. Türkiye ayrıca ABD’in 120 saat ve Rusya’nın 150 saat isteğine de uyarak beklemiştir. Fakat PKK, YPG ve DEAŞ militanları geri çekilseler de Hastaneleri, Okulları, insanların toplu yaşam merkezlerini bombalayarak gittiklerini de ekranlarda, dünya basınından okuduk ve ekranlardan da izledik. Teröristlerin çoğu Batılı devletlerin vatandaşı oldukları anlaşıldı. Zaten terörün vatanı Batılı devletler, İsrail ve Amerika’nın olduğunu hepimiz biliyoruz.
AMERİKALI BEYAZLAR TARİHTE GERÇEKTEN SOYKIRIM YAPMIŞLAR
Amerika, hala Orta Çağlardan öncelerde bu toprakların gerçek sahipleri olan ve bin yıllarca bu topraklarda meskûnlaşan, bu toprakların hakiki insanları - 55 milyon Kırmızı derili Müslüman kardeşlerimizi yok ederek tarihin en büyük soykırımını yapmıştır. Trump, tarih kitaplarını açmalı ve korkunç katliamın beyaz Amerikalılar (içlerinde Avusturyalı, İngiliz, Alman, Fransız ve daha nice küçük-küçük ülkelerin beyaz vatandaşları olmuştur) tarafından nasıl yapıldığına göz atmalıdır. Çünkü bu katliamda Trump’un Alman baba ve dedelerinin, sülalesinin de parmağı olduğu aşikârdır. Zaten II. Dünya harbinde onun hemşerisi Adolf Hitler de çoğunluğu İsrail dâhil olmakla - 27 milyon dünya insanlarını öldürmüştür. Ve İsrail, savaşta soykırıma maruz kalan 7 milyon Yahudi vatandaşının öldürülmesi karşılığı Almanya Devletinden 45 milyar Mark sıcak para aldığını dünya basını iyi hatırlıyor.
Başka vahim olayı anlatayım. Rus Çarı I. Nikolay ile Amerika Cumhurbaşkanı arasında imzalanan gizli Protokolü ben, Saint-Petersurg Tarih Müzesi’nde okumuşumdur (1972-de). Orada açıkça şöyle denir; Rusya Orta Doğu ve Asya topraklarında Müslüman Türklere karşı her türlü vahşilik, asimle yapa bilir, Amerika ona karışamaz. Ve Rusya da Amerika’nın dünya devletlerinde yapacağı soykırım ve müdahalelere karışamayacaktır. Ayrıca Alyaska Adasını Rusya’dan 100 yıllığına kiralamıştır. Öten yazılarımda Amerika’ya seslendim ve şöyle dedim: “100 yıllığına kiraladığınız Alyaska Adasını neden geri vermiyorsunuz? Süre çoktan bitmiştir ve Rusya’yı da kınadım ki neden Adanızı geri almıyorsunuz. Rus Sefirliği de yazıya suskun kaldı, kimse cevap veremedi… Peki, Amerika için Alyaska Adası ne ifade ediyor, dersiniz? Anlatayım.
KIZILDERİLİLER-AMERİKA TOPRAKLARININ HAKİKİ SAHİPLERİ OLMUŞLAR
Bu Adanın Kuzey kutbunda yaşayan Yakutta ve Başkurdistan’dan Müslüman Türk soyundan olan insanlarımız, bin yıllar öncesinde Alyaska Adası’ndan inerek Okyanusu kayıklarla aşmışlar ve Amerika topraklarına yerleşmişlerdir. Yani bu insanlar bizim kanımızı taşıyan Müslümanlar olmuşlar. Piri Reisin haritaları ortadadır ve Kolumb tarafından kopyalanmış ve çalınmıştır. Hırsızca ve iki yüzlülük yaparak. Bunun tarihi kanıtları ortadadır. Amerika’yı ilk Müslüman Yakut ve Başkurtlar bulmuşlar. 3 Kasım tarihinde “Bengitürk” TV’de Amerikan çekimi “Küçük Dev Adam” filmini sabah izledim. Kanalın Genel Yayın Yönetmeni, Metin Özkan’a teşekkürümü ifade ediyorum. Tam zamanında filmi gösterdiniz, sağ olun. Kırmızı derili Müslümanların yok edilmesi, soykırımı hakkında Amerika’da çok filmler çekilmiştir. Bu filmde de, bir beyaz Generalin, Kırmızı derili Müslümanların tümüyle yok edilmesi emrini bağırarak nasıl soğukkanlılıkla verdiğine şahit oluyoruz. Siz ey, sakin dış görünüşlü Başkan, Trump! Sizler tarih boyunca soykırımlara imza atmış ırksınız. Müslümanların Alaska Adası’ndan inmelerinin yolunu kesmek için Adayı yüz yıllığına kiraladınız, şimdi ise geri vermiyorsunuz. Neden, anlatın olayı dünya insanlarına.
Diktatör Stalin, bir anda Türkistan topraklarını Çin’e hibe etti. Orada kadim Uygur Türkleri yaşıyorlardı ve siz Amerika devleti olarak neden sustunuz? Rusya Kırım topraklarını işgal etti ve siz Amerika yine sustunuz. Siz Libya’yı, Irak topraklarını, tüm petrol kuyularını bile işgal ettiniz, bu sefer Rusya sustu, sesini çıkarmadı. Anlaşma var ya? İyi uyum içinde olduğunuz tarihi belgelerde saklıdır. Hala Mısır topraklarındaki kadim kütüphaneleri dağıttınız, yüz binin üzerinde tarihi kitapları, tüm zenginliği taşıdınız ülkenize. Rusya da Orta Asya topraklarında at oynatıyor, Türk köylerinin isimlerini değişiyor, tam asimle ediyor Türk insanlarını; bu sefer siz susuyorsunuz. Aranızda kadim anlaşma var ya? İyi uyum içindesiniz Rusya ile… Ortada ölenler, yok edilenler Türkler ve Müslüman Araplardır. Ey, siz Araplar, dünya Müslümanları, ne zaman uyanacaksınız, söyleyin? Zaman içinde yok ediliyorsunuz, ey, siz Araplar, uyanın, birleşin, tek yumruk olun, güçlü olun. O zaman kimse size dokunamaz.
OĞUZ, FRENGİSTAN’I TÜRKELİ YAPMIŞTIR
Siz ey, Fransa Cumhurbaşkanı Makron? Oğuz, Frengistan’ı Türkeli yapmıştır, bunu biliyor musunuz? Mini Napolyon gibi davranıyorsunuz, işitiyorsunuz mu? Cezair’de vahşice yaptığınız soykırım tarihe ebediyen yazılmıştır. Ey, Makron, bedeninizde Türk kanı akıyor. Siz kim oluyorsunuz da Ermeni soykırımı kanununu tanıyorsunuz? Ortaya belge koyun da, bizler de inanalım, sizi destekleyelim? Osmanlı İmparatorluğunun çökmesine başta sizler –Fransa, Almanya ve İngiltere sebep oldunuz, evet. Ya borca soktunuz, ya Savaşa soktunuz ve saire senaryolar düzenlediniz Osmanlıya karşı.
Evet, tarihte Osmanlı kadar adaletli ikinci İmparatorluk olmamıştır. Türkler uzak ülkelerde savaştıklarında, Osmanlı karar alıyor - azınlıklar savaşa gitmeyecekler, diye. Ermeniler ve Yahudiler rahatça ticaret yaptılar, zengin oldular. Ayrıca Türklere karşı kıyamlar yaptılar, sırtından vurdular. Osmanlı güvenli şekilde bu terörü yapan aileleri (tüm Ermenileri değil elbette) Suriye illerine göçürmüştür, olay bundan ibarettir.
Sayın Tayyip Erdoğan, Ermenistan Başkanına defalarca yüksekten seslendi ki, açalım Arşivlerimizi, dünya bilim adamları baksınlar; ne varsa kabul etmeye hazırız, demiştir. Karşı taraf teklife yaklaşmıyor, açmıyor Arşivini? Neden mi? Çünkü tarihte soykırım falan olmamıştır, tek belge bile yoktur, bundan. Evet, yol boyunca hastalıklardan ne yazık ki, ölenler olmuştur, bu bir gerçek… Bu bir siyasi oyundur, senaryosunu ise Batılı devletler, Amerika, Fransa ve Ermeni Diasporası uyduruyor. Avrupa’da (Strazburg’da) karar alındı, Ermeni soykırım olmamıştır, diye. Peki, neden karşı çıkmadınız bu karara? Neden sustunuz?
Yazı bittiğinde Amerika’daki hemkarım bana çok önemli bir kanıt göndermiş oldu. Eski Başkan R. Reagan’ın danışmanı Fein’in araştırmasının el yazısında Ermenilerin neden Arşivlerini açmadığı hakkında bomba gibi haber vardır. Bu olağanüstü, önemli tarihi araştırmayı gelen yazıda sizlere sunacağım!
Devamı vardır!