“BİR KUŞAK, BİR YOL” Projesi ve ülkemiz tarımına olası etkileri

Dr. Mevlüt Şahin

Tarih boyunca önemli ticaret yolu olan ve imparatorlukların hâkimiyet elde etmek için birbirleriyle savaştıkları İpekyolu, Çin’in 2013 yılında ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ adıyla açıkladığı proje kapsamında yeniden hayata geçirilmeye çalışılacak. Bu proje ile Asya, Afrika ve Avrupa arasında ulaşım, sanayi, ticaret ve lojistik ağı oluşturulması hedefleniyor.   Günümüzde Çinliler tarafından oluşturulmaya çalışılan yeni İpekyolu iki farklı güzergâhtan geçmektedir. Birincisi, Çin’den başlayarak Orta Asya üzerinden devam eden, Türkiye’yi de içine alarak Doğu Avrupa ve Rusya’ya uzanan karayolu hattıdır. İkincisi ise, Deniz İpekyolu hattıdır. Deniz hattı ile özellikle Güney Çin Denizi, Hint Okyanusu ve Ortadoğu’da ki körfez Ülkeleri arası ulaşım sağlanacaktır.                                                                                            

Bu projede 65 ülkenin yer alması beklenmektedir. Bu girişimlere genel olarak batı dünyası temkinli yaklaşmaktadır. Dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisinden oluşan G7 ülkelerinden sadece İtalya bu projeye destek vermektedir.                                                                                       

Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan "Çok geniş bir coğrafyada hayata geçirilen bu girişim, ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel alanlarda birbiriyle bağlantılı yepyeni bir sistemin tesisi anlamına geliyor. Bu projenin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma vasıtasıyla vatandaşlarımızın hayat standartlarında gerçekleştireceği artış, hepimizin ortak başarısı olacaktır" diyerek bu projeyi desteklediklerini ve içinde olduğumuzu ifade etmiş oldu.    

Benim uzmanlık alanım tarım olduğu için, bu projeyi ve işbirliğini tarımsal açıdan değerlendirmek istiyorum.                                                                                                                                  

Çin Halk Cumhuriyeti, dünyada üçüncü, Doğu Asya’da ise en büyük ticari ortağımızdır. Çin, 2018 yılında Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 16. sırada, Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise Rusya’dan sonra 2. sırada yer almaktadır.  Çin’e 2018 yılında 2.91 milyar dolar ihracat, Çin’den de 20.1 milyar dolar ithalat gerçekleştirmişiz.                                       

Çin’le yapılan ithalat ve ihracatımızda çok önemli dengesizlik göze çarpmaktadır. Türkiye’nin Çin ile dış ticaret dengesi aleyhimize işlemektedir. Oysa bu dengesizliği tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile bir ölçüde gidermek mümkündür. Çin yılda 5 milyar dolarlık gıda ve tarım ürünü ithal etmektedir. Ancak bu ithalatın 319 milyon dolarlık kısmı Ülkemizden karşılanmaktadır. Türkiye’den yapılan bu ihracat kalemleri içinde en önemli payı kuru meyveler almaktadır. Kuru incir, kuru kayısı, çekirdeksiz kuru üzüm, fındık gibi ürünler ilk sıralarda bulunuyor. Lokum ve helva gibi geleneksel ürünler ile süt ve süt ürünlerinin (özellikle süttozu) Çin pazarlarında alıcı bulabileceği bilinmektedir.                                                                 

Türkiye'nin un üretim kapasitesinin 32,5 milyon ton olmasına karşın üretiminin 14,5 milyon tonda kaldığı, kapasite kullanım oranının yüzde 45'leri ancak bulduğu bilinmektedir. Bunun yanında Türkiye’nin biyodizel üretim tesisleri 2018 yılı itibariyle %33 kapasite ile çalıştığı da bilinmektedir.  Bu projenin hayata geçmesi ile birlikte atıl durumda olan tahıl işleme ve biyodizel üretim fabrikalarımızın kapasite kullanımlarının da artması söz konusudur.       

Tarım Bakanlığının ve tarımsal sanayi kuruluşlarının, tarımsal alanda büyük yatırımları olan veya yatırım yapmayı düşünen yatırımcıların bu projenin hayata geçmesi durumunda ülkemizin ve kendilerinin kazançlı duruma geçmesi için şimdiden fizibilite çalışmaları yaparak hazırlıklı olmalarında yarar vardır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.