Önceki gün akşam saatlerinde EGO otobüsüne binip işten evime gidiyordum. Ankaralılar bilir akşam iş çıkışları özellikle saat 6 ile 7 buçuk arası çok yoğun olur. Tabiri yerindeyse iğne atsan yere düşmez. Evine yetişmek isteyenler durağa yanaşan otobüse hücum eder biran önce binip evime gitmek için.
Otobüse binince de iş bitmiyor. Binmeye çalışan yolcular bağırır kardeşim yürüsene, ya orta taraf boş niye yürümüyorsunuz. Biraz sıkışalım aşağıda kaldık ne var sanki biraz yürüyün. Bu tür sözleri ve konuşmaları çok duyarız otobüse binenler. Bindikten sonra otobüsün ani fren yapması da cabası ve neredeyse o frenle üst üste çıkar insanlar elde olmayan nedenlerle.
Otobüse bindiğimde o kalabalık ve hengamenin içinde yaşlıca bir amca otobüse bindi. Neredeyse ayakta duracak hali yoktu. Kim bilir belki işten geliyor, kim bilir başka yerden. Yorgun argın ve terlemişti. Son anda bindi otobüse yanıma kadar geldi ve hemen yanımdaki koltuğun başındaki demirden tutundu.
Beş on dakika geçmemişti ki adamcağızın içi geçti ve biran kafası benim omuzuma düştü. Hemen uyandı ve özür diledi. Çok yorgunum inanın çok yorgun. Gözlerime baktı gülerek sonra bir şey demedi. Belli gerçekten yorgundu ve bitkindi. Hayat onu yormuştu bu belli oluyordu.
Biraz daha gittik haliyle vücut yorgun olunca, sabah erken kalkıp işe gidip te ağır şartlarda çalışınca ister istemez insan yoruluyor ve yaşta ilerleyince birde otobüs sıcak olunca insanın uykusu geliyor. Bir kez daha aynı durum yaşandı. Bu kez öteki yanındaki adamın omzuna düştü başı.
Ortalık birden ısındı. Omuzuna yaşlı amcanın başının gelmesi sanırım diğer yolcuyu bayağı rahatsız etti. Sesini yükselterek konuşmaya başladı. Amca önüne baksana niye uyuyorsun kafan omuzuma düştü. Senin ne işin var bu saatte otobüste. Görmüyor musun iş çıkışı saati ve sen bedava kartı almışsın binmişsin. Derdin ne evinde otursana evinde diyerek adama sert çıkıştı.
Bu duruma kayıtsız kalamadım dedim lütfen biraz saygı biraz anlayış lütfen. Nereden biliyorsun o adaman ne için dışarıda olduğunu. Yazık günah değil mi? Bak adam nasıl yorulmuş deminde benim omuzuma düştü özür diledi. Ne var bunda büyütecek dedim. Yine söylenmeye devam etti. Ortam gerilince diğer yolcular araya girdi ve tartışma sona erdi.
Şimdi düşündü yazık bize ne hale gelmişiz. Birbirimize en ufak tahammülümüz kalmamış ve en küçük bir tartışmada birbirimizin üzerine yürüyüp kavga etmeye ne kadar hazırız. İnan üzüldüm ne diyeceğimi bilemedim. Bir kez daha diyorum ki lütfen biraz sabır, biraz anlayış, biraz birbirimize hoşgörü gösterelim. Bunu yapmak çok zor olmasa gerek.