Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in dünyadaki son günleriydi. Hastalığından dolayı mescide gidememiş. Evinin mescide bakan penceresini araladı ve namazı kılan ashabını bir müddet seyretti. Ashâb-ı kirâmın, saf tutarak Hz. Ebû Bekir’in imametinde cemaatle huşû içerisinde namaz kıldıklarını görünce çok sevindi, tebessüm etti ve Rabbine şükretti. Huzur ve güven vaat ederek bizleri bir araya toplayan cami, İslam’ın sembolü, birliğimizin ve dirliğimizin ibadette 27 derece sarıkla kılınan iki rekât namaz, sarıksız olarak kılınan yetmiş rekattan daha fazla feyzinden ve imamın arkasında namaz kılana yüz namaz sevabı, sağ taraftakine yetmiş beş namaz sevabı; öteki saftakilere yirmi beş namaz sevabı Erkeklerin teşkil ettiği safların en hayırlısı birinci saftır. En kötüsü de en son saftır. Kadınların teşkil ettikleri safların en hayırlısı en son saftır, en kötüsü de en önde olduğu hadiste bildirilmiştir. Peygamber fendimizin ifadesiyle camiler, “Allah katında en makbul mekânlardır.” (Müslim, Mesâcid, 288. ) Ezanlarıyla insanlığı esenlik yurdu cennetlere çağıran, mihrabıyla batıla, küfre ve cehalete savaş açan, minber ve kürsüsüyle ilim ve hikmetin basamaklarında yücelten, omuz omuza saf tutan müminlerin kardeşliğini ve ümmet olma şuuru ve bilincini pekiştiren Kabe’nin şubeleri olan mukaddes bir mekânlardır. Nasıl oraya gitmek için çalışıyorsak burada da aynı gayreti sarf etmeliyiz.
Cemaat olmak, tevhit bilinciyle kaynaşmak, vahdete ermek topluca yapılan ibadetlerle mümin kardeşliğine, birliğe dirliğe, huzura güvene İslam’ın güzelliği ile dostluk ve kardeşliğini elde etmektir. Cemaat olma ile Yüce Allahın rızasını kazanmaya gayret eden kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin-fakir, engelli-engelsiz toplumun her kesiminden, her yaştan ve her sınıftan, ırktan ve etnik yapıda olan, Müslüman’ı içinde barındırır.
Cemaat; medeniyetimizde yer etmiş, dinî bir kavramdır. Etnik yapısıyla rengiyle, ırkıyla değil inançta kardeşlik şuuruyla ibadet amacıyla Allah’ın huzurunda bir araya gelip namaz kılan kadın erkek çocuk gönülden ibadet aşkıyla inananların mekânıdır.
Cemaat ve tarikatlar da bir takım kendini bilmez dini değerlerden uzak kendi doğrularını dinmiş gibi ortaya koyan ve istismar eden çarpıtarak ve ayrışmaya yol açacak şekilde bu kutsal yerlerde hocanın arkasında namaz kılmam ben o camiye gitmem diyerek camiden soğutma ve inançta kardeşlik bağlarını yok edenler, fitne ve fesatla, ayrılık ve ihanetle beraber cemaat olma şuurundan uzak hale getirmişlerdir. O camiye ve hocaya gitmem diyenler bir gün caminin teneşirine konup, arkasında kılmam dediği hocanın cenazesini de kıldırması da söz konusu olabilir.
Camide bulunmanın ve cami cemaati olmanın bazı kuralları ve adabı vardır. Ahrette imandan sonra ilk sorgulanacak ve gönül dünyamızı durulaştıracak olgunlaştıracak namazdır. Camiye giderken temiz elbiselerle gitmenin yolda zikir etmenin sevabı önemlidir. Araf suresinde: “31 - Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde güzel giysilerinizi giyin ve yiyin, için, fakat israf etmeyin, Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” Beden ve elbise temizliğine, namazın şartlarından olan setr-i avrete nur 30 erkeklerin nur 31 de kadınların giyinmesine ait ayete uygun hem ibadette hem de iş yerinde, çarşıda, sokakta, pazarda gezerken uygun olmasına özen göstermelidir. Her türlü erotizmi sergileyen, varlık figürlü giysileri moda diyerek inancımıza aykırı giyinmemeye, vücudunda dövme olmamasına erkeklerinde diz üstü şortuyla camiye gelmemesine dikkat etmelidir.
Elbise, insanın bir ziyneti, süsü olup, tavaf ve namaz halinde elbisenin, en güzeliyle hâl ve durumda bulunması ibadette huşu (vücut organlarının saygısı anlamına kullanılma “genel saygı) anlamını ve hudu (Eğilmek, bükülmek, küçülmek ve tam teslim olup itaat etmek, sözü en güzel şekilde ifade etmek) ya dikkat etmektir. Edep dışı vücudun çirkin yerlerini açmak insanın en büyük ayıbı günahı olduğundan namazda ve tavafta da nur 30 erkeklerin nur 31 de kadınların ayete göre farzdır.
Şehrin güzelliği bakımından tanzim ve teşkilâtında câmi ve mescitlerin civarları en güzel yerleri ve temiz tutmaya cami etrafında oturup dünya konuşmamaya buraları ilim irfan meclisleri haline getirmek her birimize düşüne ulvi görevdir. Her mescide girişte güzel elbiseleri giyinme ve güzel temiz ve helal - içeceklerden yararlanma, kardeşine rahatsızlık vermeme, namaz kılmayı engelleyen hal ve davranışlardan kaçınmaktır. Kulluk görevini ifa ederken kul hakkına girmemeye özen gösterir.
Çıplak ayakla girip hem halıları ıslama kirleme em de ayaktaki mantar hastalıklarını yaymamaya, soğan sarımsak yiyenlerin saflara girmemesine dikkat çekiyor. Helal yiyecekler de böyle yaklaşmamayı tavsiye ederken sigara v.b. kokularla gelenler de dumanını etrafa yayarak çevre kirliliği ve karşıdakini pasif içici ederek kul hakkını oluştur. Sigaraya verilen parada israf olup isra suresine göre şeytanın kardeşi olmayalım. Bu nedenle sigarayı bırakmaya cihad edelim.
Sevgili Peygamberimiz. “Dikkat edin! Hepiniz Rabbinize münâcât ediyorsunuz. Birbirinizi rahatsız etmeyin!...” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 25) Camide Vaaz ve hutbeler, insanlığı imana, irfana, ahlaka davet eden bir adap içinde hatibi dinlemek dini bir gerekliliktir. Yanındakiyle konuşmak, başka şeylerle ilgilenmek, cep telefonuyla meşgul olmak hutbenin özünden uzaklaşmaya, mesajını kaçırmaya farzı terk etmeye ve sevabından mahrum kalmaya sebep olur. Temiz ve İslam’a uygun elbise giymek namazda ve tavafta da farzdır. Ve bir Müslüman'ın namazda mümkün olan en güzel durum ve şekilde bulunması sünnettir ki, cemaat ile namazda safların intizamı ve câmiye giriş çıkış ve oturuş duruşta edep ve hayâ, vakar ve ağırbaşlılık da bu zinet ve güzel sûret anlayışının işaretin de dahil olur.
İslâm şehrinin güzelliklerinde tanzim ve teşkilâtında câmi ve câmi civarları en güzel yerleri ve zinet merkezi noktaları edinilmelidir. Bununla beraber bütün bunların içinde mescitlerin asıl süsü, ibadet ile mamurluğu ilim meclisi darda kalanlara yardım etme ve ibadetlerle oluşan mekanlardır. Fenalar, en güzel yerleri insanları kirletir ve çirkinleştirir. İyiler, en kötü yerleri bile temizler, güzelleştirir insanlara güzellikleri öğretir. Bu nedenle istenen davranışlar insanların iyiliği ve güzelliği olduğundan Haramı helâl kılmak veya helâlı haram yapmak veya yemek ve içmekte, giyinmede yaşamımızın her konusunda hırs ile yapılan harcamalardan zaman israfından kaçınmalıyız. İman ehli ifrat-tefrid etme yani orta halli vakar olmak zorundadır.
Selam ve duayla kalınız…