Biz neyi kaybettik?

Süreyya Terzioğlu

Dünyada ve ülkemizdeki Kayıp Çocuk Sorunu, yüreğinde birazcık sevgi ve merhamet kırıntısı olan her bireyi endişeye ve üzüntüye boğarken; insani değerlerini kaybetmiş olanlar kaybolan ve öldürülen Narin için utanmadan “duymaması gereken bir şeyler duymuştur” yani kısaca ölmeyi hak etmiştir gibi bir açıklama yapabiliyor…

Ülkenin kimlerin elinde olduğu acı gerçeğini görebiliyor musunuz? Topluca tecavüze uğrayan, yatılı erkek öğrencilerimizin başına gelen vahşet içinde, dönemin anne olmaktan hatta insan olmaktan çok uzakta olan bir bakanı “bir kereden bir şey olmaz” başka bir utanmaz “çocuğun rızası var” diyecek kadar rezil açıklamalarda bulunmuşlardı. Yani diyeceğim o ki; hani önceki yazımda “geleceğimiz olan çocukları korumak anne babanın, öğretmenin, bütün toplumun ama öncelikle devletin güvencesi ve sorumluluğu altındadır” özetindeki açıklamalarda bulunmuştum ya …Haaahh işte devletten kastım bu rezil düşünceye sahip olanların yönettiği bir ülke yönetimi değil.

Bizler çocuklarımızı sokaklarda rahatça oynatabilen, okula, parka giderken geri döneceğinden emin olduğumuz bir ülkeyi çocukların başına gelen korkunç olayları olağan karşılayanları başımıza getirirken kaybettik.

Biz çocuklarımızı ve geleceğimizi 1950'de İsmet İnönü’nün Amerika ile imzaladığı Fullbriht Antlaşması ile eğitim sistemimizi Amerika’nın insafına bıraktığımızda kaybettik.

Biz kendi ülkesinde öldürülen bir mücadeleci için bayrağımızı yarıya indirirken, aynı hassasiyeti kendi vatanını korurken şehit düşen askerimiz için yas ilan etmediğimizde onları yok sayarken kaybettik.

Biz tek adam rejimine geçerken Atamızın bıraktığı demokrasiye ve Cumhuriyete karşı hareket ederken kaybettik.

Biz anneleri TV karşısında eğitimsiz, umursamaz, çocuğuna terbiye ve eğitim verecek bilince sahip olmayan, üretmeyen, kendi ayakları üzerine duramayan kadınlar ve annelerin yetişmesine engel olmadığımızda, gelecek nesilleri yetiştiren anneleri cahil bıraktığımızda kaybettik.

Biz bir çocuk ortadan kaybolduğunda, bir çocuk örselendiğinde sokaklara dökülüp tekrarının olmaması için ayaklanmadığımız gün için kaybettik.

Aslında özet şu cümlede; biz bu ülkeyi, bayrağımızı, ezanımızı, Cumhuriyetimizi, ahlakımızı, insanlığımızı Atatürk’ün yolunu ve ilkelerini izlemekten ve korumaktan uzaklaştığımızda kaybettik.

Kılavuzumuz karga olunca durum ortada ….Ama Hayaldi gerçek oldu. Şimdi yapılması gereken şey ise silkelenip “kendine gel “ sloganı ile uyanmak ve çocuklarımıza, geleceğimize sahip çıkmak için bir araya gelip el ele çalışma başlatmak. Bu, toplantılar yapıp ayrılmak niteliğinde olmayan , gerçekten ülkesinin geleceğini düşünen samimi sivil toplum kuruluşları ile olabilir ancak.

Çocuklarımız için el ele verdiğimiz ve onların artık sadece mutluluk çığlıklarını duyduğumuz günlerin gelmesi ve hak ettiğimiz yönetim şeklinin bu olmadığını idrak ettiğimiz günlerin gelmesi dileğiyle hoşça kalın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.