Bolu Beben bölgesi dünya turizmine açılıyor (2)

Eflatun Neimetzade

Bolu’nun Seben ilçesinde M.Ö. 1200’lü yıllardan kalma tarihi mekânlardaki izler günümüze dek kapalıydı yurt dışı insanlarına. Burada Frigya’lılar kayaları oymuşlar, burada 4, 5 katlı yaşam mekânları yaratmışlar. Bir nevi düşmanlardan saklanmışlar. Öncelikle Hititlerin meskeni olarak M.Ö. 334 yılından sonra Bolu ile birlikte Bitinya sınırları içine dahil olmuş. M. Ö. 1000’li yıllarda ise bölge Frig, Lidya, Pers egemenliğinde kalmıştır. M.Ö. 74 yılında Bitinya toprakları Romalılar tarafından işgal edilir; önce Roma, ardından ise 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması sonucu Doğu Roma, yani Bizans egemenliğine girmiştir. Zaman zaman Abbasi Ordularının da bu yörede görüldüğü tarihi kayıtlarda belirtilir.

BOLU, DÜNYA TURİZMİNE AÇILIYOR

Orta Asya’dan kopup gelmiş ve 1071 Malazgirt zaferinin ardından Anadolu’ya giren Türkler ile bölge Türkleşmeye başlıyor. Türk toplulukları ile birlikte yöreye gelmiş ve bugün de hala aynı adla anılan Alpagut, Kızık ve Yuva gibi Türk boylarının adlarına burada rast gelinir.

Haçlı seferler zamanı yöre el değişmiş, sonunda Osmanlı hâkimiyeti yıllarında 1332 yılında yörenin Süleyman Paşa tarafından fethedildiği kabul edilmektedir. Osmanlı tarihinin en parlak padişahlarından olan muhteşem Süleyman, yani Kanuni Sultan Süleyman şehzadelik döneminde Bolu’ya yönetici olarak atanmıştır.

Seben, önce Çeharşenbe (Çarşamba) adıyla meşhur olmuş, 1946 yılında kuzeyinde yer alan Seben Dağlarına atfen bu adı alarak ilçe olduğu aşikârdır.  Bana göre er ya geç yeniden Çarşamba adını taşıması doğru olur. Çünkü Seben ismi hiç ne ifade etmiyor.

Bolu Büyükşehir Belediyesi ve Seben İlçe Belediyesinin birlikte aldıkları kararı alkışlıyoruz. Bu kararın alınmasında TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov’un, Türk halklarının ortak sanatı, müziği, edebiyatı ve kadim ananelerini tebliğ etmek tanıtmak amacıyla tarihi öneriyi getirmesi hakkında önceki yazımda söyledim. Sağ olsun Bolu Belediyesi ki öneriyi hemen organize etti ve Solaklar Kaya Evleri’nin turizme kazandırılmasına yönelik çalışmalar son buldu. Seben Belediyesi tarafından 8 adet bungalov inşa edilerek Türk dünyasının ünlü bestekârlarının isimleri verildi. Resmi açılışı 25 Nisan’da yapıldı.

TÜRK BESTECİLERİN KAYA EVLERİNİN AÇILIŞI

Seben Belediyesi sayesinde Solaklar Kaya Evleri bölgesinde Türk dünyasının tüm dünyada tanınmış bestecilerinin adları ebedileştirdi; Seben Kaymakamı Tahir Yılmaz, Seben Belediye Başkanı Süleyman Özbağ, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, TÜRKSOY Genel Sekreteri Prof. Düsen Kaseinov, Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat Purtaş, rejisör, Prof. Dr. Eflatun Neimetzade, üye ülkelerin temsilcileri, Türk dünyasından kadın besteciler, AK Parti Seben İlçe Başkanı Hüseyin Özçelik ve vatandaşlar katıldılar. Konuşmaları öten yazımda aktardım. Sadece bu şerefli çalışmalardan dolayı Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz’a ve Seben Belediye Başkanı Süleyman Özbağ’a Türk dünyası kültür ve sanat adamları adından teşekkürümü bildiriyorum. Bu gün sekiz besteciyi, yarın sekiz yazarı, ressamı, müzisyeni, heykeltıraşı, daha nice kültür insanlarımızı dünyaya tanıtmakla birliğimizi, kardeş olduğumuzu, ortak kültür mirasına sahip olduğumuzu dünyaya tanıtacağız. Bu alanda çok-çok geç kalıyoruz nedense…

Azerbaycanlı besteci Gara Garayev, Kazak Erkegeli Rahmadiyev, Kırgız Kalıy Moldobasanov, Türkmen Nuri Halmamedov,  Türkiye Ulvi Recep Erkin, Başkurt Zagir İsmayılov, Tatar Nazip Jiganov’un adları dünya turistlerinin dilinden düşmeyecektir. Çünkü her evin üzerinde adlar yazılıdır, içeri odalarda resimler asılmıştır, bestecilerin müzikleri seslenmektedir... Fevkalade anlamlı, muhteşem bir proje böylece gerçekleşmiş oldu. Deha düşüncedir; kurur vericidir, şahanedir diyorum. Aramızda Başkurt besteci İsmayılov’un kızı Leyla İsmayılova’nın sevinçten gözleri yaşardı, bunu yapanlara minnettar olduğunu ifade etti. Kazak Bolnur Kıdırbek kendini Rahmadiyev’in yatağına bıraktı, sevinçten gözyaşlarına boğuldu... Her birimiz onurluyduk, gururluyduk…

Akşam, “Cermodern” salonunda Türk Dünyası Kadın Bestecileri Özel Konseri gerçekleşti. Gecede tanınmış şef, Ertuğ Korkmaz’ın denetiminde Başkent Üniversitesi’nin Akademik Orkestrası eşlik etti. Bellidir ki bu yıl Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlıklarının 25. yılı, ayrıca Türkiye ile olan diplomatik ilişkilerin de 25. yılı vesilesiyle organize olunan konserin başka bir özelliği de vardır. Türkiye’de ilk defa Türk dünyası kadın bestecilerinin konseri sesleniyordu. Eh, bunu organize etmek TÜRKSOY için o kadar da kolay olmadı. Sağ olsun Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı, iyi ki varsınız. Ne mutlu bizlere…

ANKARA’DA ANLAMLI KONSER

TÜRKSOY hep ilklerle adeta tarih yazıyordur. İlk defa Nevruz Bayramı ile start aldı, Paris ve Strasburg’da keyifli, neşeli “Nevur Şöleni” temsilini sergiledi; daha sonra Türk Dünyası usta şan sanatçılarının iştirakiyle Uluslararası “Köroğlu” (Ü. Hacıbeyli) ve “Birjan ve Sara” (M. Tulebayev) Operalarının Türk devletleri başkentlerinde yüksek başarıyla sergilenmesi mega projelerini gerçekleştirdi; edebiyat, müzik, resim, heykel ustalarının tanıtılması, sempozyumlar, Kongreler yapması; aralıksız Türk dünyası kültürünün Türkiye ve yurt dışında tanıtması TÜRKSOY’un son yıllardaki en başarılı çalışmaları, daha neler, neler.... Ve TÜRKSOY – Türk Dünyasının UNESCO’su rolünde dünyada Türk kültürünü fevkalade tanıtımına devam ediyordur.

Foyada Türk dünyası Bayan kadınlarının resim sergisi de büyük merak konusu oldu.

Konser öncesinde Prof. Düsen Kaseinov ve SANKON Genel Sekreteri Nezaket Emine Atasoy (konserin sponsoru) açılış konuşmalarını yaptılar. Bembeyaz Kazak milli giyiminde elinde dombra sahneye gelen Elmira Janabezgenova (Kazak) kendi bestelediği “JırBastan” şarkısıyla salondakileri selamladı. Daha sonra Kazak Operasının usta soprano şan sanatçısı Gulzat Daurbayeva, dünya şairi Oljas Suleymanov’un sözlerine Gaziza Jubanova’nın bestelediği iki şarkıyı söyledi. Piyanoda kendisine Melahat İsmayılova eşlik etti. Sıra Türk Bayan bestecilere gelmiş oldu. Başkurt besteci Leyla İsmayılova alkışlar altında sahneye geldi. Kendi bestelerini çaldı.

Sırayla Kırgız besteci Nargiza Kurmanova aynı zamanda Violonsel çaldı, besteleri seslendi; Türkiye’den Özge Gulbey Usta; Azerbaycan adına Almanya’dan gelmiş Hadice Zeynalova; Türkmenistan’dan Jeren Kurbanklyceva; Kazakistan’dan Balnur Kıdırbek, Tataristan’dan Elmira Galimova ve sonunda Özge Gulbey Usta’nın Oda Orkestrası ve Fagot, Keman, Piyano için ritmik eseri seslendi. Büyük alkışlar altında Bayan besteciler sahneye davet olundular. Kendilerine TÜRKSOY Ödülleri, hediyeler takdim olundu.

TÜRKSOY böylece aynı günde iki önemli etkinliğe ev sahipliği yapmış oldu. İyi ki varsın – TÜRKSOY! Onur ve kıvanç duymağa değer.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.