Böyle müttefik olmaz olsun!

Selami Mutlu

Dost ve müttefik olarak bildiğimiz ABD ve aynı kuyuya taş atan Rusya, PYD ye kol kanat germiş durumda. Yıllar boyu kuyruğuna takılıp küçük ABD olacağız diye çaba gösterdiğimiz müttefikimiz PYD gibi Türk düşmanı bir terör örgütüne ağır silahlar verip duruyor. Stratejik müttefik mi yoksa stratejik düşman mı belli değil! Ayağına kadar gidip derdimizi anlatmamızda ayrıca iç karartan bir olay. Rusya’ya gelince SUPUTNİK haber sitesine konuşan PKK-PYD-SDG sorumlusu pervasızca kendilerine zırhlı HUMMER araçları, tank ve ağır silahların verildiğini, ısı güdümlü füzelerin geldiğini açıkça söylüyor.

Bu mesele uzunca bir süredir başımızı ağrıtıyor. Her ne kadar Barzani yönetimiyle dostane ilişkimiz olsa da o bölgeye yuvalanmış terör odakları yine eylemlerine devam ediyorlar. Türkiye için bir beka meselesi oluşturan PYD-YPG varlığı ile rahatsızlığımız sürüyor. Sınırda oluşan her türlü taciz ve tehlikeye rağmen Türk tarafı tedbirlerini almış bekliyorlar.

Tam da aleyhimize oluşan görüntüdeki tabloda denklemi bozacak hamle için Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın küresel ve bölgesel güçlerin ellerinden Kürt kartını alacak stratejisini belirtmek için ABD Başkanı TRUMP ile buluşuyor. Türkiye’nin çıkışı ve oluşan sorununu dile getirişi sert ve kesin. Virgül yok nokta konacak. Ancak ABD Başkanı yine yuvarlak bir geçişle PKK ortak düşmanımızdır. Türkiye dost bir ülkedir. Suriye de Türkiye’nin yaptığı fedakarlıklar takdir edilir durumdadır gibi yuvarlak laflarla işi geçiştiriyor. Kapalı kapılar ardında konuşulanlar ise önümüzdeki günlerde rengini belli edecek. Gönül alıp baştan savma değilse eğer, virgülünde noktanın da gündeme gelmesi gerek.

Suriye de YPG-PYD varlığı zayıflatılabilirse Suriye ye barışın gelebileceği umudu doğacak. Zira barışın geleceği ile YPG işlevsiz kalacak. Silahlar susarda barış sağlanırsa, ilişkilerde barış ortamında geliştirilerek sürdürülebilir düşüncesi hakim. Barış ortamı sağlanabilir ise, Suriye ile kültürel-Ekonomik-Güvenlik anlaşmalarına gidilerek ticari ilişkilere başlanabilir. Bu gelişmede bölgeye istikrar ve dinamizm sağlayabilir.

Vaktiyle OBAMA yönetime geldiğinde yurt dışı ziyaretinin ilkini Türkiye’ye yaparak umut dağıtmıştı. Ancak zaman içersinde ilişkiler gerginliğe kadar uzanmış ve kopmalar yaşanmıştı. Yeni seçilen TRUMP farklı bir tutum sergileyebilir umudu da PYD’ye ağır silahlar verilmesi sonucu hem ikili ilişkiler gerilmiş hem de Kürt güçlerinin meşruiyet kazanmasına yol açılmış olacak. Artık Türkiye’nin hamaset nutuklarını duygusallığı meydan okuma dilini bir tarafa bırakıp daha rasyonel politikalar üretmesi gerek. Ölen insanlar benim ülkemin şehitleri onların değil! Nasıl hamaset sonucu Suriye politikasında yalnız bırakıldıysak, oluşturacağımız yeni ve rasyonel politikalarla da NATO ve AB deki yerimizi de daha sağlama alma yolunda ilerleme kaydetmeliyiz.

Karşı karşıya olduğumuz sorun sadece sınırlarımızdaki güvenlik sorunu değil! Aynı zamanda toprak bütünlüğü sorunudur. Huzuru ve geleceğinin inşası sorunudur. ABD ve Rusya’nın Suriye de anlaşarak bunu da davul-zurna eşliğinde yedi düvele duyurduğu artık aleniyet kazanmış durumda. Ülkeyi maceraya sürüklemeyecek oyun değiştirici hamlelerle tehlikeyi barışa yönelik, ideolojik saplantılardan arınmış inatlaşmadan uzak bir yol izleyerek bertaraf edebiliriz. Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak YPG’nin bir terörist organizasyon olduğunu dile getirerek ısrarcı olması, YPG’nin varlığını virgül koyarak ortada bırakması değil nokta koyarak sonlandırması gereği vardır.

Bu gün ülkemiz olağanüstü bir süreçten geçmektedir. Türkiye nin ülke ve Ulus bütünlüğü, Laik devlet yapısı da saldırı altındadır. Türkiye’nin Ulusal bütünlüğünü sağlayan değerler yok edilmekte ülkeyi birleştiren ve çimentosu değerindeki ATATÜRK’E ait varlıklar ayaklar altına alınmaktadır. Heykelleri kırılmakta annesine varacak ağır hakaretler yapılmaktadır. Bu ayrıştırmacı-kamplaştırıcı zihniyet devam ettiği sürece biz değil nokta koymak dost bildiğimiz müttefiklerimize virgül bile koyamayız. Böyle bir süreçte gerek ABD den gerek Rusya’dan gerekse AB ülkelerinden dost ve müttefik olmalarını beklememiz hayal olur. Her ülke önce kendi vatandaşını ve vatanını kollamak durumundayken bizim ele güne biat etmemizin yararı olamaz.

Kendi öz değerlerimizi koruyup kollayarak varlığımızı ATATÜRK ün bize emanet ettiği değerlerle barışı kurarak geleceğe taşıyabiliriz Onun bunun kapısını aşındırarak değil. YPG’yi BARZANİ’yi işlevsiz bırakacak barış ortamının yaratılması IŞID oluşumuna karşı ortak tavır alınmasını sağlayarak umut getiren bir yol izlenmesi bizimde bölgenin de yararına olacaktır.