İsrail, tonlarca bombayla savunmasız sivil insanların üzerine ölüm yağdırırken bir günde 700’den fazla insanın katledilmesi bile dünyanın vicdanını titretmeye yetmedi. Öyle anlaşılıyor ki; bölgedeki enerji kaynaklarını, suyollarını ve stratejik noktaları işgal edene kadar de titremeyecek o yürekler…
***
Bu ahval ve şerait içinde “Kudüs ve…” başlıklı yazıma rastlayınca, o yazı bir sızı olup çöktü yüreğime. 2017 yılının sonunda kaleme almışım; 16 yıl olmuş… Neden yazdın derseniz, Amerika Başkanı Donald Trump’ın, “İsrail’in başkenti olarak Tel Aviv’i değil, Kudüs’ü tanıyacağım” sözünü yerine getirmesi üzerine yazmıştım…
Bilindiği gibi Amerika, bundan 28 yıl önce, 1995’te, “Kudüs’ü Yahudi başkenti sayacağız” demiş, Trump da Başkan seçildikten sonra bu yönde mesajlar vermişti…
“Trump neyine güveniyordu da böyle bir işe kalkıştı” soruma cevabım şuydu:
- Ticari, askeri, siyasi gücüne…
- İslam dünyasının içinde bulunduğu zillete…
***
Dostlar; ticari, askeri, siyasi güçler dönemsel olarak değişebilir ama boynuna kölelik halkası takılmış insanların, toplumların içine düştüğü zilletten kurtulması neredeyse imkansızdır… Çünkü o halka, onlar için öğretilmiş aşağılanma aparatıdır ve bundan rahatsız olmazlar!
Gazze’de soydaşlarını, kardeşlerini katleden İsrail’e gık çıkaramadıkları gibi ona her türlü ölümcül desteği veren, uçak gemilerini Akdeniz’e salan Amerika’ya, İngiltere’ye de ses edemezler…
Onlar, Vietnam’ı kana bulayan Amerika’ya;
Bütün insanlık adına
Amerika katil katil
Kanun yapar kendi teper
Amerika katil katil
Diyen büyük ozan Aşık Mahzuni Şerif kadar cesur olamazlar.
Mahzuni’den tornistan, (Vietnam’ın yerine Gazzelinin diyerek);
Gazzelinin suçu nedir
Hür yaşamak ayıp mıdır
Atom patlat ister kudur
Amerika katil katil
Desinler de görelim onları. Diyemezler, dedirtmezler. Derlerse, sefa sürdükleri koltuklarda oturamazlar, oturtmazlar…
***
Sözünü ettiğim yazının “Türkiye Dışında Yok…” ara başlığının altındaki, “Gerçekçi olalım… Türkiye dışında ayakta duran, bölgesel ve küresel sorunlara müdahil olan, çözüm yolları arayan, öneriler getiren, sefaletin pençesinde kıvranan (yüzde 90’ı Müslüman) insanlar için umut olan bir başka İslam ülkesi var mı?” soru mu da hatırlatmak isterim… Çünkü durum hiç değişmediği gibi daha da vahimleşti…
***
Sözünü ettiğim yazımın sonunu günün anlam ve önemine binaen paylaşmak istiyorum:
MEHMET AKİF İNAN HOCAM DER Kİ…
Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde okurken Yeni Türk Edebiyatı dersimize giren, yani fakülteden hocam Mehmet Akif İnan’ın “Mescid-i Aksa” şiirine sığınalım!
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu.
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yeraltı nehri kaynıyordu.
(…)
SONUÇ OLARAK BEN DE DERİM Kİ…
(16 yıl öncedeymişsiniz gibi okuyun lütfen):
Her dönem olduğu gibi, artık oyalama süreci başlayacaktır… Sayısız toplantılar, BM kararları ve sair ortamlarla oyalanan Müslümanlar her konuda olduğu gibi bir bıkkınlık, yılgınlık içine itilecektir. Bunun belirtileri bazı Arap yöneticilerde görülmeye başlandı bile…
Ölümcül sürecin önü sonunda
Görün kim kalacak Kudüs yanında
Aha çizik attım dünya önünde
Türkiye dışında hiç kimse kalmaz
***
(Öyle olmadı mı ve hâlâ da öyle değimli?)