Her seçim döneminde yaşamaya alıştık.
Çok şükür, şimdi mazide kalmış olsa da darbe hazırlıklarının olmazsa olmazıydı.
Hele bir de, ‘laylon’ Fadime ve ‘telezikir’ Ali Kalkancı sürülürse piyasaya… Medya leşkerleri için, Genelkurmay ışıklarını sabahlara kadar takip nöbeti gelmiş demekti.
Ardından, ‘Genç subaylar rahatsız’ manşetini ‘anti-Cumhuriyet’ atardı.
Derken, Amiral Gemisi’nin başına çöreklenmiş zevk-ü sefa düşkünü utanmaz, isimsiz generallere atfen, ‘Gerekirse silah da kullanırız’ manşetini üfürürdü.
Şimdilerde bu kirli oyunun yeni versiyonu olan Sürüm 2.0 tedavülde…
ABD’nin başındaki ‘yürüyen mumya’, henüz Başkan seçilmeden önce, 2019’da işaret fişeğini çakmış; Başkan Erdoğan’ı ‘seçimler yoluyla’ indireceklerini söylemişti.
O badireyi 14 ve 28 Mayıs’ta atlattık, hamdolsun.
Lakin mahallenin puştlarının rahat duracağı yok. Yerel seçimlere sadece 80 gün kaldı. Son 2 haftada yaşadıklarımıza bir göz attığımızda, artık kanıksadığımız bayat oyunların yeniden sahne aldığını görüyoruz.
Bayram değil seyran değilken, Süper Kupa Maçı, Suudi Arabistan’da yapılmak isteniyor.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un, son dakikada Kemalistliği depreşiyor; takımlar tam da sahaya çıkacakken, yapay bir kriz çıkartıyor.
Krizin mimarları henüz ülkeye dönmeden, CHP ve yancıları, Suudi Arabistan-Kemalizm ekseninde gürültü koparmaya başlıyor. (Oysa Suudi rejimiyle, CHP’nin Baasçı rejimi arasında sadece uygulandığı ülke farkı var; başkaca da bir fark göremezsiniz.)
Anıtkabir’de bir densiz çıkıyor ortaya, “Şeriat isterük!...” diye ünlüyor. Elbette ‘meczup’ faslına yazılıyor.
Derken, 1 Ocak sabahı ‘Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lânet’ yürüyüşünden dönen bir vatandaşa, elinde taşıdığı Kelime-i Tevhit sancağını beğenmeyen, evladı yaşındaki bir dıngıl yumruk atıyor.
Medyada kalem sahibi olmuş bazı utanmazların, babası yaşındaki adamın suratını yumrukla dağıtan eşşeğe “Eline sağlık…” çektiğini unutmayın. (Ki o utanmaz, 28 Şubat 1997 sürecinde başörtülü kızlara ‘fahişe’ deme namussuzluğunu da yapmış, akabinde merhum Hasan Karakaya ağabeyden hak ettiği ‘alyans anahtarlı’ cevabı almıştı. Not: Alyans anahtarlı cevabın ne olduğunu merak edenler, merhum Karakaya’nın bahse konu yazısını bulup okuyabilirler.)
BU KİRLİ OYUNLARDAN BIKTIK
Dahası, CHP’nin, saldırganın tutuklanmasına itirazını ve kendisine sahip çıkmasını göz önünde bulundurun…
Arada atladığım bir yığın ‘münferit’ kışkırtmalar olabilir; nihayet Fatih Camii imamına, öldürme kastıyla yapılan bıçaklı saldırı… Yanılmadınız; o da ruhsal sorunları olan bir ‘meczup’…
Bunlara bir de MİT’in, terör örgütü İsrail’in istihbarat teşkilatı MOSSAD’ın, Türkiye’de kurduğu bir casusluk şebekesini deşifre edip, yargı önüne çıkarmasını ekleyin…
Ne kadar tanıdık olaylar ve eylemler değil mi?
Türkiye’nin iki büyük takımı arasında oynanacak Süper Kupa Finalini, kel bir alakayla, Suudi Arabistan’da oynatmak isteyeceksin. Ama maç öncesi maraza çıkararak, hem Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynayacak, hem de uluslararası bir krizi tetiklemeye çalışacaksın…
Bir yandan Anıtkabir’deki bir törende ‘şeriat isterükçüleri’ bağırtacaksın…
Hemen ardından, Türkiye’nin sembol camilerinden birinin imamına suikast düzenleyeceksin…
Hepsinin geri planında aynı pis ellerin, üst aklın olduğunu biliyoruz.
Bu kirli oyunlardan ziyadesiyle bıktık. 1950’lerden beri sergilenen bu tarz ucuz numaralar bayatladı, temcit pilavına benzedi.
Hele de son 20 küsur senedir, bu oyunları satın alan ‘toplum bozguncusu’ da kalmadı. (Olanlar da CHP’de emeklilik dönemini yaşıyor.)
Buna rağmen, ne kuklacılar kukla oynatmaktan vazgeçiyor, ne de kuklalar maruz kaldıkları aşağılanmaya isyan ediyor.
ALİ KOÇ’A, ‘HACI BAYRAM VELİ’ İÇERİKLİ BİR ÇAĞRI
Hadi, cevaplanmayı günlerdir bekleyen bir soruyu da soralım:
Sayın Ali Koç!...
Varsayalım ki, Riyad Tiyatrosunda, niyetiniz kötü değildi; sadece Kemalistliğiniz aklınıza geldi… Peki, arkasından yaşanan bir yığın kışkırtma eylemini gördükten sonra, hem kendinizi, ailenizi, şirketler topluluğunuzu ve Fenerbahçe’yi zan altında bırakmamak, hem de her şeyinizi borçlu olduğunuz bu ülkeye ve Türk Milletine karşı küçük de olsa bir görevi yerine getirmek adına, birkaç cümlelik bir açıklama borcunuz yok mu?
İsterseniz özür açıklamanızın metnini burada yazayım; ki bunun için sizden ücret bile istemem:
“Yüce Türk Milleti!... Atatürk’ün ‘övün, çalış, güven’ diye seslendiği asil topluluk!... Biz takımlarımıza biraz para kazandıralım diye, Süper Kupa Finalini Suudi Arabistan’da oynamak istedik. Fakat bazı hassasiyetlerimiz sebebiyle, hiç de arzu etmediğimiz bir tablonun ortaya çıkmasına sebep olduk. Nitekim sonrasında güzel ülkemizde meydana gelen ve Fatih Camii imamına suikast girişimine kadar uzanan bir dizi kışkırtma gördük. Ne şahsen, ne aile, ne de Fenerbahçe camiası olarak, ülkenin dirlik ve düzenini hedef alan olayları desteklememiz söz konusudur. Tam tersine; kişisel, kurumsal ve camia menfaatlerimizin, Türkiye’nin dirlik-düzeni, birlik-beraberliği sayesinde daha da gelişeceğinin farkındayız. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Türk Milleti!...”
Hani, soyunuzu Hacı Bayram Veli Hazretlerine kadar dayıyorsunuz ya!... Hacı Bayram Veli ahfadı olmak da bunu gerektiriyor olmalı.
Zeki insanlara lafın tamamı söylenmez, ama yine de bir ipucu vereyim: Sultan İkinci Murad’ın Hacı Bayram Veli Hazretleri bağlılarına verdiği imtiyazlar suiistimal edilince, o büyük velî tüm bağlılarını ağır bir sınavdan geçirmişti de, elinde ‘mürit’ diye kala kala toy bir genç ile yaşlı bir kadın kalmıştı.
Buyurun, siz de ülkenizin hayrına küçük bir açıklama yapın.