Olur mu, olmaz mı derken, İYİ Parti Merkez Yürütme Kurulu, CHP’den gelen ‘seçim ittifakı’ önerisini oyçokluğuyla reddetti.
Akabinde Meral Hanım TBMM Grup Toplantısında, yine bildik celalli üslubuyla, 6+bilmem kaçlı masa sürecine ilişkin verdi veriştirdi. Ve CHP’ye bir kez daha kapıları kapatır gibi yaptı.
‘Kapattı’ diyemiyorum, çünkü o kadar emin değilim. Mesele sadece, Meral Hanım’ın masayı devirdikten 72 saat sonra süklüm püklüm getirilip tekrar oraya oturtulmasındaki ilkesizlikten ibaret değil.
Kendisi ve parti sözcüleri, nedense hep ‘ittifak yapmamaktan’ söz ediyorlar. Ama biliyoruz ki, perde gerisinde başka bir tavır, ‘yerelde işbirliği’ gibi laflar etrafında şekillendiriliyor.
CHP’NİN ATTIĞI GOL
Hatırlanırsa, İzmir Büyükşehir için adayını aylar öncesinden açıklayan İP, henüz İstanbul ve Ankara için aday açıklaması yapmadı.
Aylardır dillendirilen “Seçimlere, 81 ilde özü başımıza, bağımsız, müstakil olarak gireceğiz…” laflarına rağmen, Ankara ve İstanbul için perde gerisinde ciddi pazarlıkların döndüğü anlaşılıyordu.
Kulislere, “Tamam, İstanbul’da Ekrem Başkan CHP’den aday olsun; Ankara’da Mansur Başkan İYİ Parti adayı olsun…” şeklinde bir söylem sızdırılıyordu.
14 Mayıs 2023 seçimleri öncesindeki tavırlara baktığımızda, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın hangi partinin belediye başkanı olduğu da pek belli olmuyordu.
İmamoğlu, İYİ Parti ile HDPKK arasında bir yerlerde duruyor; belediyenin yönetim düzeyinde ve gelir getirici alanlarında ‘dağın desteğini dikkate alan’ üleştirmeler yaparken, kentin her tarafındaki açıkhava reklam panolarını da, ‘Meral Ablası’yla birlikte verdiği pozlarla süslüyordu.
Buna bir de Kemal Kılıçdaroğlu ile ‘baba-oğul kavgası’ görüntüsü de eklenince, İP-HDPKK tahterevallisindeki sakil görüntü perdelenmiş oluyordu.
Meral Hanım, masadan kalktığında İmamoğlu ve Yavaş’ın da kendisini takip edeceğini sanmıştı. Oysa onlar, ablalarının sadık kardeşi olmak yerine, ‘siyasetin gerçekliğini’ kabul etmiştiler. Yani kurtlar sofrasında, düşeni kimse kaldırmazdı…
Bunca yaşananlara rağmen Meral Hanım, son bir umutla, Mansur Yavaş’ın, CHP tarafından İYİ Parti’ye Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hediye edilmesini bekledi.
Dikkat ediniz!... Pazartesi günü İP’in MYK’sı toplanıp, ‘ittifak’ konusunda karar verecek olduğu halde, Mansur Yavaş 2 gün öncesinden, cumartesi günü CHP’ye adaylık başvurusu yaptı.
Yani CHP, Meral Hanım’a bir gol daha attı.
GEÇTİ BOR’UN PAZARI
Atılan bu gol, aslında esaslı bir 'kazık' olarak nitelendirilebilir. Bir bakıma Meral Hanım’a, “Siyasette, kendinden saydığın insanlara o kadar da güvenme…” mesajı verilmiş oldu.
Elbette bu son kazık, Meral Hanım ve yakın çevresini çileden çıkarmış olmalı. Ki, pazartesi günkü toplantı sonrasında CHP’ye kesin bir dille ‘Hayır’ cevabı verildi.
Ardından, Meral Hanım grup konuşmasında daha sert mesajlar verdi. Hatta isim vermeksizin, Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlarının ne kadar başarısız olduklarına atıflar yaptı.
Söylediklerinin hepsi doğruydu. Ne İmamoğlu, ne de Yavaş, yönettikleri şehirleri umursamadı. Mansur Yavaş, Ankara’yı ‘kendi rutinine’ terk ederken; Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u ölüme mahkûm hale getirdi.
Geride kalan 4.5 sene zarfında, her iki kentin de perişan edildiğini, vazgeçtik yeni ve büyük yatırımlardan, günlük rutin hizmetlerin dahi verilemediğini bilmeyen yok.
Fakat görünen o ki, Meral Hanım bu iki belediyenin içine düşürüldüğü durumu yeni idrak etmeye başlamış.
Meral Hanım!... Siz Saraçhane Tiyatrosunda, hakaretten alınan hapis cezasını, Ekrem kardeşinizle sarmaş dolaş kutlarken de İstanbullu belediye hizmetlerinden dertliydi.
Sizin ve İmamoğlu’nun açıkhava panolarındaki tandem portreleri, Kılıçdaroğlu’suz şekilde arz-ı endam ederken de İstanbullular trafikte çile çekiyor, bozulan belediye otobüslerini ve metrobüsleri itekliyordu.
İmamoğlu, İngiliz Büyükelçisi ile lüks lokantalarda balık tuzlarken, İstanbul’un tuzlanmamış caddelerinde, vatandaşlar kar ve fırtına ile boğuşuyordu.
Siz, Kılıçdaroğlu’na karşı İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı Adayı yapmak için çırpınırken de İmamoğlu ‘temel atmama törenleri’ icra ediyordu.
Bor’un pazarı geçmiş, eşeği Niğde’ye doğru sürme zarureti ortaya çıkmış olsa da… Ve bir hayli geç olsa da, seçilmesi için ölümüne çalıştığınız belediye başkanlarınızın başarısızlığını görebilmeniz de bir meziyet sayılır.
DAHA ÇOK SU KALDIRIR
Tüm bu tabloya rağmen, şahsen İP’in, CHP ile seçim işbirliği defterini tümüyle kapattığını düşünmüyorum.
Dile getirilen aksi yöndeki söylemlerin satır aralarında halen ikircikli manalar görüyorum.
Mesela, “İttifak siyaseti çok kötüymüş… Kesinlikle ittifak yapmayacağız… 81 ilde özü başımıza seçime gireceğiz…” diye, neredeyse yemin billah ederken bile, “Ankara ve İstanbul’da İYİ Parti kendi adaylarıyla yarışacak. Bunlar da şu isimlerdir…” diyemiyorlar.
Yarın kalkıp da büyük bir pişkinlikle, “Biz ‘ittifaka karşıyız’ dedik. ‘Yerelde iş birliği yapmayacağız’ demedik…” derlerse… Ki, buna benzer manevralarına az tanık olmadık.
Dolayısıyla bu hamur daha çok su kaldırır.
Yerel seçimin tarihi 31 Mart 2024…
Ben 17 Mart 2024 tarihine kadar, İP’in başta Ankara ve İstanbul Büyükşehir olmak üzere, birçok il ve ilçede kendi adaylarıyla seçime girip, yalnızca kendi adaylarına destek vereceğine inanmayacağım.
Muhtemelen o tarihe kadar İP sözcüleri ve Meral Hanım, yemin billah ederek, ‘özü başına’ seçime gireceklerini söylemeye devam edecek; ama el altından yürütülen pazarlıklar da sürecek.
Umarım Meral Hanım bizi bu kez yanıltır.