Dünyanın başına bela olan korona virüs yani namı diğer Kovid-19 salgının etkisi hala devam ediyor.
Ne yazık ki vurdumduymazlığımız had safhada. Ne tedbir, ne kural ne de uyarılar bize kar etmiyor, edecek gibi de görünmüyor.
Vaka sayısı yapılan bütün ikaz ve uyarılara rağmen düşmek yerine yükseliyor. Böyle giderse hafta sonları yeniden sokağa çıkma kısıtlaması kaçınılmaz gibi geliyor.
Bu salgın döneminde bütün dünyanın olduğu gibi ülke olarak bizde gerek maddi gerekse manevi anlamda sıkıntılar çektik ve çekmeye devam ediyor.
Vatandaşlara moral olsun, biraz nefes alsınlar diye İletişim Başkanlığı “İstanbul Yeditepe Konserleri” adı altında 60 sanatçının yer alacağı konserler dizisi Sibel Can’ın sahne almasıyla başladı.
Konserler başladı eleştiriler, karalamalar, kin ve daha kötüsü nefret söylemleri bir biri ardına sosyal medya üzerinden yayılmaya başladı. Neymiş efendim devlet bu sanatçılara bizden gerek iban yoluyla gerekse SMS yoluyla topladığı 30 milyon lira vermiş.
Yok efendim bu dönemde konser olur mu, yok efendim ölen insanlar var onlara saygısızlık ediliyor, yok efendim konser parası benim cebimden çıkıyor, devlet benim paramla bu sanatçılara nasıl konser verdirirmiş?
Küçümseyerek söyledikleri “bu sanatçılar” lafları gerçekten onur kırıcı. Ne demek bu sanatçılar. Sen insanları hakir ve hor görerek, aşağılayarak kendini ne sanıyorsun. Sana bu hakki kim veriyor. Alt tarafı izlemezsin olur biter bu kadar basit.
Fakat bu acımasız eleştirileri yapanlar izlememek yerine, hem izliyorlar, hem eğleniyorlar hem keyifleniyorlar, hem kafayı çekiyorlar sonra kalkıp eleştiri yapıyorlar. Siz neyin kafasını yaşıyorsunuz anlaşılır gibi değil.
Kininiz, nefretiniz neden? Bunun altında yatan sebep nedir ki düzenlenen bu konserlere bu kadar karşısınız ve adeta kininizi kusuyorsunuz.
Hal böyle olunca İletişim Başkanlığı, bazı sosyal medya hesapları ve haberlerde yer alan "İstanbul Yeditepe Konserleri'nin 30 milyon liraya mal olduğu" şeklindeki ifadelerin gerçeği yansıtmadığını belirterek, konserlere ilişkin asılsız iddia, yalan ve çarpıtma ile algı operasyonu yapanlar hakkında hukuki yollara başvurulacağını bildirdi.
Binlerce müzisyene ve binlerce insana istihdam sağlayan bu konserler sayesinde bir nebze olsun hem sektörün çarkları yeniden döndü hem de vatandaşların kültür-sanat etkinlikleriyle buluşmasına imkan doğmuş oldu.
Kimi bir anlığına sıkıntısını, kimi bir anlığına stresini unuttu, kimiyse geçmişe daldı gitti. Neden gitmesin ki sahnede Cengiz Kurtoğlu, Arif Susam ve Ümit Besen olunca maziyi anmamak olmazdı.
Sibel Can ile hem Türk Sanat Müziğinin eşsiz nağmeleriyle keyiflendik, Türk popunun divası Ajda Pekkan ile enerjimizi tazeledik. Yani buna bile hakkımız yokmuş bazılarına göre. Bu sanatçılar devlet yanlısı ve onlar hiçbir şeyi hak etmiyor ki…
Ama kendi görüşlerine yakın olan, kendileri gibi düşünen sanatçılar gerçek sanatçı başka partinin konserine çıkınca yandaş, yalaka oluyor. Nasıl bir çelişkidir anlamak mümkün değil. Hatırlayın bir belediye başkanı vardı başkan seçilir seçilmez üç kuruşluk sanatçılara dünyanın parasını ödeyerek konserler verdirmiş ve o zaman bu güruh dut yemiş bülbül gibi sessiz ve dilsizleri oynamıştı.
Şunu belirtmek lazım. Nefretleriyle örülü karanlıklarında gerçekleri perdelemeye çalışanlar bilmelidir ki müzik susmaz ve susmayacaktır. Bu milletin hem müziğe hem tatile hem de her şeyin en güzeline layık olduğunu da akıllarından çıkarmasınlar…
Lütfen, maske, temizlik ve sosyal mesafe kurallarına uyarak işi zorlaştırmak yerine kolaylaştıralım ve sevdiklerimizi koruyalım…