Son birkaç gündür İran’ın başına kim geçecek gibi Türkiye’nin bütün sorunlarını bir kenara koyup bu konuya yoğunlaşan medyaya kendi ülkesinin sorunlarından birine özellikle ülkeyi iki farklı görüş ile iki uç noktaya getiren önemli bir soruna tekrar dönmesini teşekkürle karşılıyorum.
Sokak hayvanlarının uyutulması ile ilgili Yasa tasarısı hakkındaki düşüncelerini paylaşan, henüz kendisi ya da sevdiği biri sokak hayvanları tarafından saldırıya uğramayan vatandaşlar ve hayvan hakları savunucuları, gündeme getirilen yasa teklifine haklı olarak büyük tepki gösterdi. Mesela
30 günde hiçbir sokak hayvanı sahiplenemeyen hayvanların uyutulması konusu gündemde, kısırlaştırılarak ama beslenmesine devam edilmesine devam edilmesi gerekirken yazık ki zamanında bilinçli davranma basiretini gösteremeyen belediyelerin yaptıklarının sonucudur bugün ki sorun. Her canlının en önemli hakkı yaşama hakkıdır. Ama unutulan bazı konuların olması da başka sorunları beraberinde getiriyor.
"VİCDANLI OLAN HİÇBİR İNSAN BUNA 'EVET' DEMEZ" diyenlere gelince ;
Yazık ki bir çok konuda olduğu gibi görevlerini yerine getirmeyen belediyeler, kısırlaştırma ile sokak hayvanlarının kontrolsüz artmasına ve baş edilemez bir popülasyona ulaşmasına sebep olmuşlardır. Yazık ki belediyelerin kendilerince her şeye ve her yere ödenek ayırabilir- ken hayvanların kontrolsüz çoğalmasına dur demek ve bu konuda iler-leyen süreçte uyutulmanın gelmesini acaba öngöremedikleri için bir beceriksizlik örneği daha mı gösterdiler yoksa ilerde bu popülasyona ulaşılacağını öngördükleri halde onların başına geleceklerini umursa- madıkları için mi bu duruma kadar gelindi bakmak lazım! Ancak bu hayvanların yüzde 80-90'ı son derece uysal ve insanlarla birlikte uyumlu yaşayan hayvanlar diyenler henüz hiçbir sokak hayvanının saldırısına uğramadıkları için böyle üst perdeden hayvan haklarını savunuculuğuna soyunmalarını kısmen de olsa anlıyorum, ve destekliyorum. Zira söyledikleri gibi bazı sokak hayvanları sakin ve zararsız olabiliyor ANCAK bunu tek tek mi ölçmüşlerde “sokak hayvanlarının yüzde 80-90'na yakını zararsız “diyebiliyorlar bilemiyorum.
Umutlu Patiler Derneği Başkanı Gülden Yüce: "Bu dini ya da siyasi değil vicdani bir durum. Bu artık iyi insanlarla kötü insanların savaşı. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." Gibi maksadını ya da haddini aşan cümlelerle sokak hayvanlarının saldırıları yüzünden yaralanmış, zarar görmüş ve artık travma oluşmuş, kendisini ya da sevdiğini korumak isteyenlere bu haddini aşan cümleler kullanmış. Hayvan hakları savunucuları ya da başımızın tacı sanatçılarımız gibi lüks villalarda, sokak köpeklerinden arınmış sokaklarda yaşamayan vatandaşlarımız var. Her köşeye yerleşmiş sokak hayvanları tarafından her gün saldırıya uğrayanlar, yazık ki sabah işine ya da akşam evine dönerken her gün stres ve kötü vaka yaşıyor. Sokak hayvanlarının saldırısı ile kaçmak isterken bir kamyonetin altında kalan ve kafatası parçalanan yavruya ve ailesine, benim gibi yine sokak hayvanlarının saldırısı ile yine korkuyla kaçarken arabanın önüne kendini atıp metrelerce sürüklenip yaralanmış bir kadın olarak aynı stresi ve korkuyu sürekli yaşayanlar var. Parkta oyun oynarken iki köpeğin saldırısına uğrayarak yüzü parçalanan yavruya ve ailesine ve bunun gibi binlerce vakaya maruz kalmışlara rağmen “iyi insan kötü insan” gibi saçma sapan bir kıyaslama hakkını kim veriyor anlayabilmiş değilim. Empati yapmaktan acizlerin kendilerinin ya da yavrularının başına böyle bir saldırı geldiğinde de acaba hala kötü insan olarak mı adlandıracaklar kendilerini. Tabi bu maksadını aşan söylemler bir tarafa şuçlu olan tek taraf var o da zamanında her yere ödenek ayırmayı beceren beledilerin başı boş tüm hayvanları kısırlaştırmak yerine durumu akışına bırakıp sorumsuzluk örneği gösteren belediyelerdir. Tüm sokak hayvanlarını belediye başkanlarının evine alıp beslemesi ve pervasız davranışlarının cezasını ödemesini isterdim. Böylece işlerini yapmayı öğrenmeleri umulur. Sağlıcakla kalın okurlarım.