Geçen ki yazımızda sizlere küçük alâmetlerden bahsetmiştim, birazda büyük alâmetler den bahsedelim.
Sevgili okuyucularım. Kıyametin yaklaştığını haber veren küçük alâmetlerin tamamının ortaya çıkmasından sonra, on büyük alâmet daha meydana gelir. Bunlar meydana çıkmadan kıyamet kopmaz.
Sevgili peygamberimiz buyuruyor ki; On büyük alâmetler görülmeyince kıyamet kopmaz.
Bu alâmetleri bildiren hadis o şerifte buyuruldu ki: Ateş, Deccal, Dabbetül-erd güneşin batıdan doğması İsa Aleyhhisselam’ın gökten inmesi, Ye'cüc ve Me'cüc ün çıkması, doğuda batıda ve Arabistan da ay tutulması olacak, bunlardan sonra yemen den bir ateş çıkıp halkı bir araya getirecektir.
Kıyametin büyük alâmetlerinden biri de kıyamet kopmadan önce Mehdi’nin gelmesidir.
Kıyamet kopmadan önce Allahü tealâ benim evladımdan birisini yaratır ki ismi gibi benim ismim gibi babasının ismi benim babamın ismi gibi olur ve dünyayı adâletle doldurur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken onun zamanında dünya adâletle dolar.
Büyük alâmetler den birisi ortaya çıkınca, diğerleri de birbiri ardından ortaya çıkar.
Yeri gelmişken şunu da ifade edelim ki; ölüm, kabir, kıyamet ve ahiretle alâkalı olarak aklın muayyen hudutlarını aşan bilgilerin insanoğluna verilmemiş olması; beşerî hayat nizamının bozulmaması hikmetine binaen, Cenâb-ı Hakk’ın ayrı bir rahmet tecellisidir. Zira insanoğluna idrâkini aşan bilgiler de verilmiş olsaydı, o buna tahammül edemeyip cinnete sürüklenir, bu da hayatı yaşanmaz kılardı. Halbuki insana verilen ölüm ve ötesine dair ilâhî ve nebevi bilgiler, hayatın nizamını bozmak için değil, bilâkis hayatı nizama sokmak içindir.
Buna rağmen, “zalûm ve cehûl” olan insanoğlu çoğu zaman, kendisine lâzım olan hakikatlerin peşine düşmek yerine, öğrendiğinde kendisine zarar verecek şeyleri merak edip bilmek ister. Hâlbuki bazı hususları bilmemesi, ona ilâhî bir lütuf ve rahmettir.