(Evveli -28, 29, 30 Ocak ve 1 Şubat sayılarımızda)
Kazakistan Cumhurbaşkanı, Sayın Nursultan Nazarbayev’in, Büyük Türk Dünyasına kitaben yazmış olduğu “Büyük Bozkırın Yedi Yönü” makalesi geniş Türk coğrafyasında büyük yankı uyandırdığına şahit oluyoruz. Çünkü konu, Yer kıtasının tüm köşelerinde yaşayan Türklere hitap ediyordur. Büyük Dedemiz Oğuz Hanı hatırlayalım: kadim Türkistan topraklarında Türk boylarını birleştiren muazzam güç olmuştur. Reşadettin’in “Oguzname” Destanında Oğuz Han ve oğlu Kün Han ile birlikte Orta Doğu, Asya, hatta Firengistan’ı (Fransa’yı) bir zamanlar Türk topraklarına katmıştır. Yüz elli bin Ordusuyla Kün Han Frengistan’a geliyor, ülke sınırlarında kamp kuruyor, savaşmıyor, oturup bekliyor. Oğuz oğlunu savaşa yola saldığında aynen şöyle diyor:
KÜN HAN, FRENGİSTAN SINIRINDA KAMP KURUYOR
“Frengistan sınırında kamp kurun, oturup bekleyin. Kesin savaşmayın, 150 bin Ordu ile savaşacak güçleri yok, hemen huzuruna gelecekler…” Öyle de oldu, Frenkler korku ve heyecanla geliyorlar, “Ne istiyorsunuz bizden?” soruyorlar. O zaman şöyle diyeceksen, Oğuz evladı Kün Han’a anlatmıştı savaşa gittiğinde: “Biz, diyeceksin, Frengistan’ı Oğuz eli yapıyoruz. Buraya yeni Vali atacağız. Ve üç yılın vergisini de hemen alacağız”. Kün Han babasının söylediklerini Frengilere söyler. Onlar da: “Kabul ediyoruz, ama lütfen savaşmayın, ne olur”, derler. Üç yılın vergisini alıyor, yeni Vali atıyor ve babası Oğuz’un huzuruna gelir: “Evet, baba, söylediklerini aynen yaptım. Üç yılın vergisini aldık, yeni Valimizi atadık” Frengistan’ı Oğuzeli ilan ettik. Frenkler savaşmadığımıza çok sevindiler ve yeni Valimizi de şerefle karşıladılar… Efsanede aynen böyle yazılmıştır… Oğuz böylece büyük coğrafyada Türk Elini yaratıyor.
Sevgili Nizami muallim, siz Türk tarihini en iyi bilen, tanınmış edebiyat ve bilim adamısınız. Yüksek Akademik (Bilimde Mareşal) unvanına sahip değerli devlet adamı, Milletvekili ve kıymetli şahsiyetsiniz. Büyük Atatürk’ün adına layık Azerbaycan Atatürk Merkezinin Başkanısınız. Azerbaycan Dili ve Türk dilleri konusunda sizinle kıyaslanacak bilim adamına Türk dünyasında bile rastlanamaz. Güzel biliyorsunuz ki, tarih boyunca Türk toprakları zaman zarfında avucumuzdan uçmuştur. Devamlı küçülmüştür. Vahşi Emperyalist devletler Osmanlı’yı çökerttiler; I. Dünya Harbinde Tanrısal Ruha sahip Büyük Atatürk, dev Emperyalist devletlerin sırtını ezdi ve layık Türkiye Cumhuriyetini yaratmıştır.
ATATÜRK, DEV DEVLETLERİN SIRTINI EZMİŞTİR
Türkiye çok zikzaklı dönemler yaşamıştır ve şükürler olsun Atatürk’ün çizgisinden farakat etmemiş, aksine daima yücelmiştir. Ama ne yazık ki diktatör Lenin tarafından beş Türk devletleri uzun zaman komünist diktatörlüğü denetiminde asimle olma sınır noktasına dek ayakta dura bilmiştir. Sovyet sistemi döneminde milyonlarca Türkler Pantürkizm ve Panislamizm adı astlında Sibirya’da kuşsuna dizilmiştir. Fakat Türkler yok edilemediler ve şükürler olsun ki beş Bağımsız Türk devletleri bu gün çiçeklenme dönemini yaşıyorlar. Yakınlarda Kazakistan Cumhurbaşkanı, Sayın Nursultan Nazarbayev, “BÜYÜK BOZKIRIN YEDİ YÖNÜ” adıyla çok kıymetli bir ilmi araştırma niteliğinde makale yazmıştır. Burada Türklerin, Bozkırın göbeğinde yaratıldılar ve dünya uygarlığı Türkistan topraklarından dünyaya yayılmıştır. Siz bu makale hakkında neler düşünüyorsunuz? Bunu okurlarımızla paylaşmanızı diliyorum.
“Aziz kardeşim, makaleyi okudum. Evvela Sayın Nazarbayev koyu bir Türk insanıdır. Müdrik Aksalımızdır ve kendisine büyük değer veriyorum. Bu makale bir daha sübut ediyor ki Sayın Nazarbayev, hakiki manada gerçek koyu Türk’tür. Bak ki makale nasıl başlıyor: “Mekân her şeyin, zaman ise tüm vakaların ölçüsüdür. Mekân ile zaman birleştiği çağda ulusun tarihi başlar”. Türk ulusunun tarihi ve yaratılışı elbette ki Türkistan topraklarında mevcut olmuştur. Ayrıca Bozkırın bu ufuksuz çöllerinde yalnız at belinde dolaşmak mümkündür. Makalede at geleneği, at besleme kültürü de Bozkırda yaşayan kadim Türklerin kültürü sayıla bilir, bu çok doğru tespittir. Ayrıca makalede bazı kıyaslamalara yer veriliyor. Hint, İtalyan ve Alman halklarının yaratılışını vurguluyor, Sayın Nazarbayev ve şöyle diyor: “Almanların, İtalyanların veya Hint halklarının yıllıklarına baktığımızda bu milletlerin binlerce yıllık tarihlerindeki büyük başarıların önemli bir kısmının mekân tuttukları bölgelerle bağlantısı meselesi akla gelmektedir. Elbette kadim Roma demek bugünkü İtalya demek değildir, lakin İtalyalılar tarihî kökleriyle övünebilmektedir. Bu övünç, yersiz değildir. Bunun gibi eski Gotlar ile bugünkü Almanlar da aynı ulus değildir, fakat onlar da Almanya’nın zengin tarihî geçmişinin bir parçasıdır. Çok uluslu zengin bir kültüre sahip eski Hindistan ile bugünkü Hint halkını tarihî süreçte kesintisiz gelişmesini sürdüren tek bir medeniyet olarak kabul etmek mümkündür”. Aslinde dünya Türklerine bir nevi çağrı yapıyor, köklerinize inmelisiniz, diyor. Kıpçakları örnek gösteriyor, kendi tarihimizi iyi araştırmalıyız, diyor; örf adetlerimizin ve geleneklerimizin, tüm uygarlıkların yaratılışı da Türklerin köklerinden koparak dünyaya taşınmıştır. “Bugünkü toplumun vazgeçilmezleri hâline gelen birçok eşya, vaktiyle bizim ülkemizde icat edilmiştir. Büyük Bozkır’ı mekân tutan eski insanlar nice teknik şeyler icat etmişler, o vakte değin görülmemiş yeni araç ve gereçler yapmışlardır. Günümüzde insanoğlu, dünyanın dört köşesinde hâlâ kullanmaktadır…” Büyük devlet adamının bu fikirlerine aynen ben de katılıyorum.
NAZARBAYEV, DÜNYA TÜRKLERİNE ÇAĞRI YAPIYOR
-Nizami muallim, Batı eğitim ve bilim adamları bize diyorlar ki, Rönesans, XIV yy. Batı’dan Doğu’ya intikal etmiştir. Bilkent Üniversitesindeki bir Sempozyumda (1998) İngiliz bilim adamı bu sözleri söylediğinde sözünü kestim, itiraz ettim. Kendisine ; “Neden Dünya şiirinin Piri, Nizami Gencevi’nin “Leyli ve Mecnun” eserinin el yazısı Londra’da, Kraliyet Müzesinde korunur? El yazıyı Azerbaycan’dan çaldınız ve geri vermiyorsunuz? Rönesans Doğu’da yaratılmıştır ve Batı’ya intikal etmiştir. O İngiliz bilim adamı özür istedi ve sözlerimin doğru olduğunu ifade etti. Şimdi Sayın Nazarbayev’in yazdıkları bu bakımdan çok doğrudur, değil mi?”.
-Ben “Büyük Bozkırın Yedi Yönü” makaledeki konuların tümünün doğru olduğu kanaatindeyim. Deneyimli devlet adamı Sayın, Nazarbayev’in bütün söylediklerine aynen katılıyorum. Bana göre de bütün uygarlıkların ana vatanı Doğu olduğu, özellikle Türkistan toprakları olduğunu düşünmekteyim. Örneğin, makalede denir ki, “…büyük kültürel başarılar dışarıdan getirilip önümüze hazır biçimde konmamıştır, bilakis bunların büyük kısmı bu uçsuz bucaksız ülkede medyana gelmiş, sonra da Batı’ya, Doğu’ya, Kuzey’e ve Güney’e yayılmıştır”. Çok doğru fikirlerdir, bu bir gerçektir. Başka bir yerde ise, “bizim millî tarihimizin köklerinin bugüne değin ifade edilen çağlardan çok öncelere dayandığını göstermektedir. Avrupai bakış açısı Sakalar, Hunlar gibi bugünkü Türk halklarının tarihî ataları sayılan etnik toplulukların, tarihî teşekkülümüzün ayrılmaz parçaları olduğu” tastık ediyor. Sayın Nazarbayev bu iddialarını yazarken başka halkları rencide etmek istemiyor. “Biz başka ulusların rollerini küçülterek kendi büyüklüğümüzü göstermek çabasında değiliz. Tam tersine sağlam bilimlik belge ve bilgilere dayanarak dünya tarihindeki rolümüzü dikkatli ve doğru biçimde tespit etmek zorundayız”.
-Madençilik hakkında da Sayın Nazarbayev’in makalesinde kıymetli iddiaları vardır. Biz Türkler dünya uygarlığına büyük katkılarımız olmuştur, değil mi Nizami muallim?
-Doğru söylediniz, dünyadaki bütün uygarlıkların beşiği elbette ki Türkistan’dır. “İlk çağlardan beri Kazakistan’ın Orta, Kuzey ve Doğu bölgelerinde maden ocakları açılmış, tunç, bakır, çinko, gümüş ve altın alaşımları elde edilmeye başlamıştır”. “Bozkır halkı öz önderine böyle tazim etmiş, onu Güneş seviyesine çıkararak ululamıştır. Kurgandan çıkan süslü ve işlemeli eşyalar, eski atalarımızın bir entelektüellik geleneğine sahip olduğunu da göstermektedir. Askerin yanında bulunan gümüş kâselerin birinin üstünde oyularak yapılmış işaretler mevcuttur. Bu ise Orta Asya bölgesinde o güne değin bulunan en eski yazı örneğidir”.
-Makalede Türklerin yaratılışı ve Türkistan topraklarından dünyaya açılması Bozkır Kazaklarının timsalinde söylenmesi bana göre başka dünya halklarının rencide olmamalarına göre böyle denilmiştir. Aslinde Türkler Türkistan’dan başlayarak Doğu ve Orta Asya topraklarından dünyaya yayıldıkları bir gerçektir. Büyük Oğuz Kağan da Türkistan topraklarının genişlenmesine vesile olmuştur. Doğru değil mi?
-Aynen öyle olmuştur. Reşadettin’in “Oğuzname” Destanında bütün bunlar hakkında geniş yazılmıştır Eflatun Hoca. Ulu Oğuz, Türkistan çevresindeki ülkeleri, Irak’ı, Mısır, İspanya sahillerine dek uzanan bu topraklara sahip olmuştur. Oğuz Han, Güney, Kuzey, Doğu ve bu günkü Batı topraklarında 150 bin Ordusuyla dolaşmıştır. Doğu’dan Batıya yayılan Türk uygarlıkları Büyük İpek yolu sayesinde mümkün olmuştur. Makale de bunlar hakkında da yazılmıştır: Okuyoruz: “Büyük Bozkır halkı, İlk Çağ ve Orta Çağ’daki çok önemli ticari ilişkilerin de başlıca aracısı sayıldı. Bozkır’ın yüzü Çin, Hint, Fars, Akdeniz, Yakın Doğu ve İslav medeniyetlerini birbiriyle buluşturdu”.
Sayın Nursultan Nazarbayev ayrıca geçmiş tarihimizi derinden öğrenmemiz için önerilerde de bulunuyor. İlmi Konferanslar, Sempozyumlar, Kongreler yapmalıyız diyor ve tüm dünya halklarına bu gerçekleri anlatmalıyız. Bunun için ayrıca yeni Müzeler yaratmalıyız. Ve ilk adımını da kendisi atıyor. Gelen yıl Astana’da Türkoloji alanda İlmi Kongre yapmayı öneriyor. Böyle bir öneriyi alkışlamamız lazım. Ben bütün önerileriyle Sayın Nazarbayev’in bu önemli makalesini son yılların çok kıymetli bir buluşu olarak görüyorum”.
Azerbaycan Atatürk Merkezi Başkanı, Prof. Dr., Akademik, Nizami Ceferov, Dünya Türkolojiksinde geniş tanınan isimdir. Binin üzerinde ilmi makaleleri, araştırmaları vardır. Pek çok kıymetli kitapların da yazarıdır. Bu gün kendisiyle Sayın Nazarbayev’in “Büyük Bozkırın Yedi Yönü” makalesi hakkında konuştuk, çok kıymetli düşüncelerini öğrenmiş olduk. Kendisine teşekkür ediyoruz.