Çalışma hayatında talepler, kadınlar…

Dursun Erkılıç

Türkiye’de cinsiyet ayırımı her alanda sürüyor. Özellikle de istihdamda. Söz konusu istihdam olunca sosyal güvenlik de sorgulanır oluyor ki o konuda kadınların mağduriyeti çok büyük.

Adı var kendi yok ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ dolayısıyla basın mensupları ile bir araya gelen Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay ve Genel Başkan Yardımcıları, kadın istihdamının en yoğun olduğu 5 Numaralı Dokuma, Hazır Giyim ve Deri İşkolu’nun en güçlü hak/hukuk savunucusu olarak önemli talepleri, verileri paylaştı kamuoyu ile.

Buluşmada konuşan Rafi Ay’ın konuşmasından bazı hususları hatırlatmakta fayda var:

-İşkolu Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri.

-Yayımlanmış son istatistik olan Ocak 2019 verilerine göre işkolunda 1 milyon 42 bin kişi çalışıyor. Sendikalı işçi sayısı ise 95 bin 278.

Doğal olarak, “Bu kabul edilemez bir durum” diyen Rafi Ay, hedeflerini “İşkolumuzda çalışan işçilerin çoğunluğunun sendikalı ve toplu sözleşmeden yararlanır hale getirilmesi” olarak duyurdu.

TÜİK’in ‘Temel İşgücü Göstergeleri’ndeki kadın konusundaki acı gerçeklere geçmeden önce, Genel Başkan Yardımcıları Muzaffer Birdoğan, İbrahim Yıldız, Engin Doğan, Turgay Ulutürk, Genel Sekreter Samet Ceylan, İstanbul İl Başkanı İsmail Demirkoparan, Basın Danışmanı Didem Boztaş,  Hak-İş ve bağlı  sendikaların basın danışmanları da katıldığı medya buluşmasında, Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay’ın dile getirdiği diğer konuları da kayıt altına alalım:

-Türkiye’de bütün sektörlerde çalışan her 10 kadından 1’i tekstil, hazır giyim ve deri sektöründe çalışır…

-Tekstil ve hazır giyim yılda 25 milyar Dolardan fazla ihracat yapılan sektördür.

-Düzenli olarak yıllık 20 milyar dolar dış ticaret fazlası veren bir sektördür. Her yıl ülkenin cebine net 20 milyar dolar döviz konuyor.

-İmalat sanayiinde çalışan her iki kadından biri, Türkiye’de bütün sektörlerde çalışan her 10 kadından 1’i tekstil, hazır giyim ve deri sektöründe çalışır.

Buna rağmen devletin gereği kadar sahip çıkmadığı sektörde, “Bir grup işveren var ki, Anayasal hak olan örgütlenmenin önüne çok çeşitli engeller çıkarıyor.” Bunun önüne geçilmezse iş barışı da iş güvenliği de üretim de tehdit altında demektir. “Vergi adaletini sağlamak için bir dizi adım atmalıyız” çağrısı, vergisini daha maaşını almadan ödeyen çalışanlar adına çok önemli bir talep. KDV iade sisteminin getirilmesini istemek ise yoksulluk sınırının altındaki çalışanların nefes almasına yarayacak bir talep…

“Emekçiler, iş güvencesiz kıdem tazminatını kabul etmez” direnişi de elden alınmak istenen bir hakkın gaspa dönüşmemesi adına mutlaka dikkate alınması gereken bir konu. Evet, “Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi vb. modeller hiçbir zaman ‘işçiyi işten çıkarmanın kolaylaştığı’ bir yapıya dönüşmemelidir. İş güvencesi sistemi, bütün işyerlerine, çalışan ve çalıştıranın bulunduğu her türlü işyerini kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır.”

Hem vurup hem de imdat çığlığı atmaya örnek şu olsa gerek:

“İşsizlik Sigortası Fonu işçinindir. Kamu ya da işveren katkısı nedeniyle zaman zaman çatlak sesler çıksa da herkes biliyor ki bugüne kadar İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işçinin yararlandığı tutarın birkaç katı tutarda işverenler yararına kullanım yapılmıştır…”

Oysa:

“Bu fon işçi için vardır ve bugünler için kurulmuştur. Başka alanlara değil, işsiz kalan emekçilere daha fazla katkı verilmelidir.”

TÜİK tarafından açıklanan ‘Kasım 2017 Temel İşgücü Göstergeleri’ndeki veri tabanına göre 15 yaş ve üzeri toplam nüfusumuz 60 milyon 223 bin. Bu nüfusun 30 milyon 399 bini kadın, 29 milyon 824 bini erkek. Yani nüfus oranında bir ‘eşitlik’ var! Hayatın içine girince iş değişiyor. Eşitsizlik, haksızlık had safhada. Şöyle:

-İşgücü olarak nitelendirilen nüfus 31 milyon 790 bin; bu sayının 10 milyon 287 binini kadın ve 21 milyon 503 bini erkek.

-İstihdam edilen nüfus içerisinde toplam 8 milyon 904 bin kadın varken 19 milyon 612 bin erkek bulunuyor.

-15 yaş üzeri toplam nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde yüzde 65,8 iken kadınlarda bu oran yüzde 29,3.

2017 yılı içerisinde işgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 72,1, kadınlarda ise yüzde 33,8 olarak gerçekleşmiş.

Kadınların işsizlik oranı da erkeklerinkinden daha fazla. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 8,8 iken, kadınlarda bu oran yüzde 13,7.

Eğitim durumu ve cinsiyete göre istihdam oranı da açık ara kadının aleyhine.

-Veriler, kadınların iş gücüne katılabilmeleri için yükseköğretim mezunu olmalarının daha önemli olduğunu gösteriyor. Türkiye'de yükseköğretim mezunu kadınların yüzde 21,3'ü işsizken, 28 AB ülkesinin ortalaması sadece yüzde 5,1.

-Çalışan kadınların yüzde 65,2'si ücretli veya yevmiyeli, yüzde 1,4'ü işveren, yüzde 9,3'ü kendi hesabına ve yüzde 24,1'i ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor.

-Kadınlar büyük oranda tarım ve hizmet sektöründe yer alıyor.

-Kadın girişimciler ve yöneticiler de oransal olarak yetersiz.

Okullaşma oranından akademik alana, siyasi alanda temsilden kadın cinayetlerine, çocuk gelinlerden çocuk annelere kadar tam bir cinsiyet ayrımın yaşandığı Türkiye, bu ayıptan kurtulmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.