Anne dokuz ay on gün karnında taşır. O sürede bazen hasta olur, bazense düşük tehlikesi atlatırlar. O zorlu geçen süre dolar. Binbir acı çektikten sonra bir çocuk doğar.
Ne kadar mutludur anne, çocuğu olunca. Ondan sonra başlar uykusuzluklar. Aman yavrumun karnı acıktı. Karnını doyur, yok altını pisletmiş onu değiştir. Bazen çocuk zırıl zırıl ağlar hasta mıdır, nedir. Binbir telaş başlar annede. Bazen oda annesine sorar çözüm bulamazsa. Olmadı bir bilene danışır. Bazen de koştur koştur doktora gidilir ya da hastaneye. Nesi var kuzucuğumun. Çocuk ağlar, anne ağlar. Yavrusu ağlamasında, tek yıkılsın dağlar. Gün geçtikçe büyür çocuk ama dertleri, sıkıntıları da büyür elbet. Çünkü bahar gibidir, çocuk. Güneş gibi doğar, çiçekler gibi açar. Bazense hava kapatır. Şimşekler çakar. Mutluluğu da hüznü de beraberdir. Ana işte yaşar hepsini. Hayatın gerçeklerini. Yavrusunun mutluluğuna ortak olduğu gibi sızısını da duyar yüreğinde. Çünkü bir çiçek gibidir evlat. Allah evlat acısı vermesin kimseye. Hep güzel görmek ister anne çiçeğini. Üstüne titrer, her zaman başı dik, onurlu, güzel dursun ister. Çok sıcakta kol kanat gerer yanmasın diye. Yağmurda, soğukta sarıp sarmalar ıslanmasın, üşümesin diye. Aman öksürmesin aman hasta olmasın der anne. Kendi üşür de üşütmez çiçeğini, kendi solar da soldurmaz çiçeğini. Hayat bu ya! Ne fırtınalar geçer, ne soğuklar atlatılır. Bazen baba ölür. O zaman anne, hem ana olur, hem de baba. Okullara gönderir çocuğunu hayatta başarılı olsun kendi kendine yetsin. Her aştığı zorluğu sanki oğlu/kızı rekor kırıyormuşçasına övünür. Başaramazsa da hep motive eder ana. Bazen motive şekli farklı olsa da! Hani ananın vurduğu yerde gül biter ya!
Zordur anne olmak bazen de hep çocuk kalan çocuklar vardır ya! Özürlüdür. Allah kimsenin başına vermesin elbet. Anne işte, ne yapsın. Bitmeyen bir mücadeledir onun için çocuk büyüse de çocuktur, yavrusu. Hiç büyümez, gözünde. Dertleri hiç bitmez. Ölmesini de istemez. İster mi ana yüreği. O çocuk onun için hala bir çiçektir. Büyümeyen bir çiçektir. Ama anne ölürse kim bakacak, kim o çiçeğin bakımını üstlenecek. Bakan onun gibi bakamaz elbet. Ya kimse bakmaz da arada kalırsa, bakımsızlıktan ölürse. Yaşarken bile bin kere ölür anne.
Çocukları büyüyen anneler ise onları evlendirir. Bahçesi büyümüş çiçekleri çoğalmıştır, artık. Adı ya Anneanne ya da Babaanne olmuştur artık. Ama sonuçta yine anne çocuklarını düşünen anne torunlarını düşünmez mi. Kapı zilini bekler çocuklarım, torunlarım gelsin diye, bir kulağı da telefondadır, her zaman. Arasalar da seslerini duysam der. Arananlar mutlu, olur ama aranmayanlar, bahane hazırdır, her zaman. İşi çıkmıştır, canım yoksa arardı der. Onlar için bir bahane uyduruverirler düşüncelerinde. Bir gerçek var ki en çok kızlar arar annesini. Ne de olsa onlarda anne. Bilirler annelerinin halinden. Biz erkekler biraz uçarı mıyız neyiz. Aslında çok severiz annemizi ama kızlar kadar vefalı değil miyiz ne?
Demem o ki! Anne olmak sanattır. Anne olamayanlarda var elbet. Allah vermeyince ne yapsınlar. Bence onlarda benim gözümde birer anne. Yüreklerinde beslerler o çocuğu. Yeğenlerini çocuğu gibi sahiplenirler. Komşu çocuklarını bile hasretle sever. Hele evlat edinen ailelere ne mutlu! Hem merhametli hem de yüce gönüllülerdir. Birde çocuklarını doğar doğmaz çöpe atanlar var. Onlar anne değil canavarlardır. Gerçi canavar bile yavrusuna kıyamaz. Hayat böyle işte, son nefesi verinceye kadın için annelik hiç bitmez.
Öncelikle canım annemin anneler gününü kutluyorum. Elbette bütün annelerimizin anneler günüde kutlu olsun. Bu vatana evladını şehit veren annelerimizin anneler gününü de özellikle kutluyorum.
Unutmadan annemi kız kardeşlerim kadar çok arayamıyorum ama anneler affeder. Affet beni olur mu?
Kızlar günde üç kere arıyor. Ben ise iki üç güne bir arıyorum. Unuttum sanma sakın sen benim canımın içisin anacığım.
Aslında anneler günü bir gün değil her gündür. Annelerimizi üzmeyin sakın.
Tamam mı?