Cemrenin kelime anlamı “kor ateş”tir. Arap, Fars ve Türk toplumlarının kültürlerinde, ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa bağlı toplumlarda karşımıza çıkar. Moğol, Çin ve Gerk’lerde de olduğu belirtilmektedir.
Cemrenin birer hafta arayla havaya, toprağa ve suya düştüğüne inanılır. Birinci cemre 19-20 Şubat’ta havaya, ikinci cemre 26-27 Şubat’ta suya, üçüncü cemre 5-6 Mart’ta toprağa düşer.
Cemre düşmesiyle ilgili pek çok rivayet anlatılır. Geçimini hayvancılıkla sağlayan bir Türkmen beyinden dinlediğim, beni çok etkileyen bir rivayeti sizlerle paylaşmak isterim. Göçebelikten yarı yerleşik hayata geçmeye başlayan Türkmenler kendilerine 3 odalı evler inşa ederlermiş. Bu 3 odanın her birine aralarına yaptıkları kapılarla geçiş sağlarlarmış. Soğuklar şiddetlenip, kara kış bastırdığında, dışarıya kapısı açılan birinci odayı boş bırakırlar, ikinci odaya hayvanlarını yerleştirirler, en sondaki üçüncü odaya çocuklarıyla birlikte yerleşip ateşi burada yakarak ısınırlarmış. Birinci cemre toprağa düştüğünde, çocuklarıyla birlikte ikinci odaya geçer, hayvanlarını birinci odaya taşır, üçüncü odadaki ateşi söndürürlermiş. İkinci cemre suya düştüğünde, kendileri birinci odaya yerleşir, hayvanlarını avluya çıkarır, ikinci odadaki ateşi söndürürlermiş. Üçüncü cemre toprağa düştüğünde, birinci odadaki ateşi söndürüp, hayvanlarıyla birlikte yaylaya çıkarlarmış. Her bir ateşin sönmesine “cemrenin düşmesi” derlermiş.
Arap kültüründe cemre düşmelerine “sükut-u cemre” yani “sessiz ateş” denilmesi de kor ateşin sönmesi anlamına gelmekte.
Hangi kültürde, nasıl yaşanırsa yaşansın, baharın ayak sesidir cemre. Müjdedir. Gelmekte olan bolluğun, bereketin, umudun habercisidir.
En çok ihtiyacımız olan şu günlerde, cemrenin yüreklerimize düşmesi dileğiyle…
Sağlıcakla kalın…