“En büyük silahı korku olan” modern sağlık sistemi, “içimizdeki yaşlanma, hastalık ve ölüm korkularını kullanarak,” trilyonlarca dolarlık ilaç endüstrisini daha da semirtebilmek için yaptığı promosyon kampanyalarıyla, “hasta olmanın anlamını değiştiriyor.”
Hayat kurtarıp acıları azalttıkları için alkışlanabilmeleri gereken ilaç devleri, “artık sadece hasta insanlara ilaç satmakla tatmin olmuyor.” Yoğun “reklamlar ve iki yüzlü bilinçlendirme kampanyaları yoluyla, sağlığına dikkat eden sağlam insanları da endişeli hastalara çeviriyor.”
“Küçük sorunlar ciddi hastalıklarmış gibi resmedilerek,”
-Utangaçlık “sosyal anksiyete” isimli bir hastalık belirtisi sayılıyor…
-Eğer çocuğunuz yaradılışı gereği (normal olarak) biraz fazla hareketli ise “hiper aktivite” isimli bir hastalığın sahibi oluyor…
-Kadınlarda adet öncesi gerginlik “regl öncesi premenstrüel disforik bozukluk” (PDB) isimli bir zihin hastalığı olarak tanımlanabiliyor…
-İnsanların cinsel hayatındaki gündelik dalgalanmalar “cinsel işlev bozuklukları” olabiliyor…
-Kadınlar için hayatın doğal değişimlerinden biri olan menopoz “ bir hormon (progesteron) eksikliği hastalığı” olarak adlandırılıyor…
-İşyerlerinde dikkati dağılan çalışanların ise artık “dikkat eksikliği sendromu” isimli bir hastalığı var…
-Orta yaşı geçmiş sağlıklı kadınların neredeyse tamamının “osteoporoz denilen sessiz bir kemik hastalığı var…”
-Orta yaşın üzerindeki erkeklerin ise “yüksek kolesterol isimli” bir ömür devam edecek hastalıkları var…
Yukarıda birkaç tanesini örnek olarak verdiğim “hastalıkların hiçbirisi de gerçek hastalık olmamasına rağmen, sadece daha çok para kazanabilmek adına, sağlıklı insanlara hasta damgası vurularak,” çok ciddi yan etkileri (bazen ölüm nedeni) olabilecek kimyasalları ölene kadar kullanmak zorunda bırakılıyor…
Kendimizde “check up'larla hastalık aratmak yerine,” Yaradan tarafından çok muazzam sistemlerle donatılmış olan vücudumuzu tanıyıp güvenerek, “hastalık nedenlerini öğrenip uzak kalmamız” hem kendimiz hem de devletimiz için büyük kazanç olacaktır…