CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de katıldığı açılış törenlerinde, “Kavgadan ne AK Parti, ne CHP kazanır; ama millet kaybeder…” demiş. El hâk, doğru bir tespitte bulunmuş.
Zaten siyasette normalleşme uğruna, CHP’nin hazmedemeyeceği kadar usul-erkân açılımı yapmamış mıydı? Yaptı yapmasına da diğer eş genel başkanlardan ve urlaşmış teşkilatlardan gelen sert tepkiler üzerine, geri vitese takmaktan da kurtulamamıştı.
Her neyse… Önemli olan, siyasî kavgadan rahatsızlığını dile getirmesidir.
İyi de kavgaya karşıysanız, Harp Okulu mezunu teğmenler üzerinden sergilenen ve ‘Demoklesin kılıcını sallandırma’ anlamları yüklenen, korsan yemin törenine sahip çıkmanız neyin nesi?
Kılıç çeken teğmenler ne demiş? “Mustafa Kemal’in askerleriyiz…” Bu sözden kimse rahatsız olmaz, değil mi? Yanlış… Bu söz, herkesi rahatsız etmeli. Bu ülkede, FETÖ’nün, ABD kucağında yeltendiği 15 Temmuz 2016 darbe-işgal girişimi dâhil, tüm vatan-millet-devlet düşmanı cuntacı darbeler, hep ‘Atatürkçülük’ kılıfına saklanarak yapıldı.
100 küsur yıl öncesinde de “Din elden gidiyor!...” avazeleriyle darbe fitili ateşlenirdi.
Hal böyleyken, darbeciler ve darbe heveslileri “Mustafa Kemal’in askerleriyiz…” diye sokağa döküldüğünde, “Aferin!... Elinize sağlık… Aynen böyle devam edin…” diyerek, sırt mı sıvazlayacağız?
HER ÇIKINTILIĞA KALKAN OLMAK
Normalleşme.. Nasıl? Bir yandan her türlü kötücüllüğün, vatan ve millet düşmanlığının önünde, arkasında, yanında, yöresinde olacaksın… Bir yandan da normalleşme, demokratikleşme, yurtseverlik, Atatürkçülük diyeceksin…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve ona oy veren yüzde 52’lik millet çoğunluğuna sinkaflı küfürler kusan zavallı bir insan müsveddesini baş tacı edeceksin…
Harp Okulu'ndan mezuniyet töreninde, daha çocuk sayılacak yaştaki teğmenlerin kanunsuz ve alternatif yemin töreni ile kılıç çekme ukalalığına sahip çıkacaksın…
Neredeyse her gün işlenen kadın cinayetleriyle… Hatta çocuk cinayetleri ve taciz-tecavüz alçaklıklarıyla İslam arasında bağlantı kurma cüreti sergileyeceksin… Daha 8 yaşında, kimlerin hangi günahını örtbas etmek uğruna, aile fertlerinin merkezinde yer aldığı menfur bir cinayete kurban edilen Narin’in, Kur’an Kursuna gitmesi üzerinden gerekçe üretip, Müslümanlığa saldıracaksın…
Yeryüzündeki tüm inanç ve ideolojiler içinde, kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve haksızlığı en sert eleştiren ve cezalandıran İslâmiyet'i, tam ters bir yoruma tabi tutacaksın…
İsrail’deki üniformalı devlet teröristleri tarafından, keskin nişancı ateşiyle şehit edilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin katledilmesinde dahi İslam izi arayacaksın…
Yahu İslam, savaş halinde düşmana yönelik öldürme hariç, “Öldürün!..” mü diyor? Yoksa tam tersine, ahiret cezası ayrı olmak üzere, haksız yere öldürenin kısas edilmesini mi emrediyor? Hangi akıl veya akılsızlık, İslam ile kadın ve çocuk cinayetleri arasında doğrusal bir bağ kurabilir?
KEMALİSTLER VE ATATÜRK DÜŞMANLARI OMUZ OMUZA
Gelelim Atatürkçülük yalanına… Atatürk, Türk Devletinin varlığının ve birliğinin simge isimlerinden birisidir. Bu devletin ‘Türk’ kimliğini pekiştiren Atatürk’tür. Bu milletin ‘tek ve bütünleşik bir millet’ olmasının temel kurgulayıcısı Atatürk’tür. Bu ülkenin, ‘üniter yapılı bir Cumhuriyet’ olması, Gazi Mustafa Kemal’in emekleri sayesindedir.
Peki… Nasıl oluyor da “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!...” diye gürleyenler, “Hadi oradan, Mustafa Kemal’in itleri!...” diyen bit yavrularıyla aynı safta toplanıp, aynı cepheden Türk Milletine ateş edebiliyor?
Nasıl oluyor da ‘Atatürkçülükten nefret ettiği kadar hiçbir şeyden nefret etmediğini’ saklamayan bir terör örgütü yancısı, CHP’de İl Başkanlığı düzeyine kadar çıkabiliyor. Yine aynı Atatürk nefretiyle malul bir ucube, CHP’den milletvekili seçilip, sonra da ait olduğu terör uzantısı partiye irtica edebiliyor?
Eğer Özgür Özel CHP’yi normalleştirmek istiyorsa… Önce bu partinin yazılı kayıtlarına ve gedikli yöneticilerine ‘demokrasinin ne olduğunu’ anlatarak işe başlamalı.
Ya ‘darbeseverlik’ hastalığından nasıl kurtulacaksınız? İsterseniz, askerin siyasete müdahalesinin, bırakın demokrasiyi, despot rejimlerde dahi meşru bir zemine oturtulamadığını… Bu yüzden adına ‘darbe’ denildiğini kabullenerek başlayın, demokrasi dersine.
HER DARBENİN ŞAKŞAKÇISI CHP
Sultan Abdülaziz’in bürokratik darbeyle hal edilmesini geçelim hadi. Miladı, 1908’deki 31 Mart kumpası ve Selanik’ten Hareket Ordusu’nu getirip İstanbul’u basan… Sonra da Sultan İkinci Abdülhamit’i tahttan indiren… Ardından ülkeyi, kazanamayacağı bir savaşa sokup, 600 yıllık imparatorluğu 4 senede mum gibi eriten cunta kafasına bakın… Aynı kafa, Gazi Mustafa Kemal’e karşı da çeşitli teşebbüslerde bulundu. 1938’deki vefatı dahi kuşkulu bulunan Atatürk’ten söz ediyoruz.
Peki, 27 Mayıs 1960 darbesine, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanının alçakça idamına ne dersiniz? Sizce 27 Mayıs neydi? Demokrasi ve hukuk dışı bir ‘cunta darbesi’ mi? Yoksa ‘devrim’ mi?
Talat Aydemir ve 12 Mart Muhtırası vakalarını hiç konuşmayalım; zira hem darbe destekçiliği hem de darbecinin idamı dolayımında, ucu gelip CHP’ye batıverir…
12 Eylül 1980’e karşı soğuk duruşunuz, ilk defa bir darbeden CHP’nin de zarar görmesinden dolayı mıdır?
1997’de merhum Necmettin Erbakan’ı Başbakanlıktan uzaklaştıran 28 Şubat Postmodern Darbesinin neresindesiniz? Hadi bir deneyin; 28 Şubat ahlâksızlığına ‘darbe’ diyebiliyor musunuz?
Arada bir de AK Parti’ye Cumhurbaşkanı seçtirmemek için, sizin ittirmenizle, dönemin Genelkurmay Başkanı tarafından 27 Nisan 2007’de verilmek istenen e-muhtıra var. O nereye düşer ki? Hani şu, eşinin başörtüsünden dolayı Cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalıştığınız; fakat Tayyip Erdoğan karşısında Cumhurbaşkanı Adayı yapmaya yeltendiğiniz, Kraliçenizin de pek sevdiği, kıymetliniz Abdullah Gül’den bahsediyoruz…
FETÖ hainlerinin 15 Temmuz 2016’daki darbe-işgal girişimini ne olarak görüyorsunuz? Hâlâ sabık Genel Başkanınız gibi, ‘kontrollü darbe’ mi diyorsunuz? Yoksa ABD-NATO kanadının, devşirme FETÖ namussuzları üzerinden denediği pis bir darbe-işgal girişimi olarak mı görüyorsunuz?
Sayın Özgür Özel!... Atatürkçülük satmak için, daha 40 fırın ekmek yemeniz ve Anıtkabir’de 40 yıl inzivaya çekilmeniz gerekiyor.
Kadınlara yönelik suçlar içinse… Yakın zamana kadar sık sık gündeme gelen, CHP içindeki taciz-tecavüz vakalarında üzerine yattığınız sol kulağınız uyuştu. Bir zahmet oraya da azıcık el atıverin… Ki, tıpkı demokrasi dersinde olduğu gibi, kadına yönelik şiddet ve cinayetler konusunda da alfabenin ‘Elif’inden başladığınızı anlayalım.