31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin ardından yönetimi el değiştiren belediyelerde "borç listesi" asma geleneği devam ediyor. Belediyelerin borç listesine geçmeden önce müsaadenizle bir gerçeği kayda düşmek istiyorum.
Öyle bir toplum haline geldik ki sürekli geçmişe "küfretme", geçmişi "karalama", geçmişle "hesaplaşma" geleneği oluşturduk. Yeni gelenler, gidenlerin izini silme, yaptığını yok sayma, onları karalama ve "düşman" gösterme gayretine girişiyor. Bunun en somut örneğini siyasette görüyoruz.
Yakın bir tarihte Türkiye yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gitti. Oy veren vatandaşlar kendilerini daha iyi yöneteceğini düşünerek 5 yıllığına ya aynı isimleri yeniden görevlendirdi ya da yeni isimlere şans verdi. 16 milyon seçmen ise ümidini kestiği için sandık başına bile gitmedi.
31 Mart Pazar günü yapılan yerel seçimlerin ardından kazanan ve el değiştiren belediyelerde ilk icraat kaybeden eski başkanların ismini silmek, ardından "şatafatlı bir yönetim" algısını (bazılarında ise gerçeğini) deşifre etmek, sonra da borç listelerini belediye binalarında devasa afişlerle kamuoyuna duyurmak oldu.
GAZETECİLERİN SORUMLULUĞU
Tabii bunlar yapılırken, "öç alma" duygusuyla hareket edenler, bazen seleflerinin hakkına da girebiliyor. Bir de bu isimlere çanak tutan gazeteciler var.
Burada bir hatırlatmayı yapmak gerekiyor. Gazeteciler, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ düzenlemesini dikkate almak zorundadır. Birilerinin beslemesi, kalemşörü, tetikçisi olursanız o zaman başkaları üzerinde ciddi hasarlar bırakabilirsiniz ve bunun telafisi de pek mümkün olmayabilir.
31 Mart'tan sonra en çok tartışılan belediyelerden biri Sancaktepe Belediyesi oldu. Bir kısım gazeteci ise bu olayın sosyal medyada mihmandarlığını yaparak "jakuzi" tartışmasını ortaya attı ve ardından "Reklamın iyisi kötüsü olmaz!" durumunu yaşadık. Jakuzi olayı gerçeği yansıtmayınca bu sefer banyo ve tuvalet görüntüleri, toplantı masaları vs. paylaşımları dolaşıma sokuldu. Bu durum yargıya intikal ettiği için üzerine fazla konuşmaya gerek kalmadı. Peki, bu örneği neden hatırlattık?
Ankara başta olmak üzere el değiştiren belediyelerde bir önceki dönemden kalan borçlar boy boy afişlerle asılmaya başlandı. Her vatandaşın ikâmet ettiği beldede, ilçede ve ilde belediyesinin ne kadar borçlu olduğunu öğrenme hakkı olabilir; ancak burada asıl mesele aynı partiden devam eden ama isimleri değişen başkanların bir önceki yönetimden kalan borçları açıklamamasıdır! Ankara'da da Gölbaşı, Beypazarı, Kahramankazan, Mamak, Keçiören gibi el değiştiren birçok belediyenin devrenden borcu açıklandı.
AK PARTİ VE CHP'Lİ İSİMLER PARSİNİN ADAYINA NE KADAR BORÇ BIRAKTI?
Siyasette samimiyet de şeffaflık kadar önemlidir. O nedenle Ankara'da aynı partiden devam eden belediyeler başta olmak üzere Türkiye'nin her yerinde bu borçların açıklanması gerekiyor.
Mesela; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kendisine ne kadar borç bıraktı?
Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, selefi Alper Taşdelen'den ne kadarlık borç devraldı?
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, kendisine ne kadar borç devretti?
Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, kendisine ne kadar borç bıraktı?
Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, AK Partili isim olan Asım Balcı'dan ne kadar borçla devraldı?
Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, kendisine ne kadar borç bıraktı?
Kızılcahamam Belediye Başkanı Süleyman Acar, yeni dönemde kendisine ne kadar borç devretti?
Akyurt, Çubuk ve Elmadağ Belediye Başkanları da yeni dönemde kendilerine ne kadar borç devrettiler?
Bu soruları uzatabiliriz...
CHP'nin kurumsal sosyal medya hesabından Türkiye genelinde el değiştiren bazı belediyelerin borç tablosu açıklandı. Samimiyet ve şeffaflık açısından bir çağrı yapmak istiyoruz.
AK Parti ve CHP başta olmak üzere tüm partilerin el değiştirmeyen belediyelerindeki borçların da açıklanması doğru olanı değil midir?