CHP’li Kılçdaroğlu konuşmasa

Zafer Çam

İlle de ben dedikçe CHP ‘lideri kaybediyor mu? Gemi kaptanı gemiyi batırır da götürür de diye boşuna dememişler.

Bugün koalisyon liderleri bu geminin kaptanıyım her şeyi ben yaparım demeleri tabanın sesine kulak vermemeleri.

Partilileri telaşlandırıyor. Altılı ortak bir türlü aday bulamıyor. Bulduklarından da net olamıyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu masum oyunları karşısında kimi ana oldu kimi baba oğul oldu arkası yarın oldu.

Ankara Belediye Başkanı Yavaş olayları izliyor güvendiği İYİ Parti lideri pas vermiyor.

CHP’li seçmen Yavaşa sıcak bakmıyor. Masa toplantıları çaylı pastalı dağılıyor.

Çünkü her kafada bir ses yükseliyor. CHP lideri ben varım dese de masa kulak tıkıyor.

İYİ Parti Akşener ben adayım diyemiyor. Akşener kendi adaylığı için altılı masada okey çıkmayacağını biliyor.

Altı masa Temel Karamollaoğlu'nu, Ahmet Davutoğlu'nu ve Ali Babacan'ı, Gültekin Uysalı çeşit olarak durduruyor. Karamollaoğlu’nu, Babacanı, Davutoğlu’nu ve Uysalı altılı basa bunları sadece ortak görüyor.

Aday göstermiyor. Kılıçdaroğlu'da bir türlü benim diyemiyor. Dediğinde altılı masanın tavrı ne olacak onu biliyor.

Ne garip değil mi yüz yılık Atatürk’ün partisi iktidar olmak için yana yana ortak arıyor.

Siyasi görüşleri parti tüzükleri uymasa da seçim sürecinde bir olalım diyor.

Yılların partisi CHP’ye halk neden güvenmiyor.

Yüz yılık Atatürk’ün partisi niçin silme götüremiyor. Sizce bir yanlışlık yok mu? Bırakın yetmiş yıldır tek başına iktidar olamıyor.

Bugün Kılıçdaroğlu CHP’li seçmenlerine altı masasız bu iş olmaz diyor.

CHP’li lider Amerika diyor, İngiltere gidiyor olmadı Almanları da dinleyim diyor.

Hani Amerika emperyalizmine, İngiliz sermayesine Alman modeline karşıydınız.

Ne değişti? Anlaşılan Amerika İngiliz alman değişmedi değişen CHP’liler olmuş.

Kılıçdaroğlu ortaya ne attıysa hepsi döndü geldi başına kondu.

"Başörtüsüne kanun güvencesi" vaadiyle ortaya atılmasından sonra çıkan Anayasa değişikliği meselesi hâlâ çözülememiş durumda.

Muhalefet bu konuda tam olarak aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumunda.

Ve bu çıkışın yarattığı sorunlar çözülmemişken şimdi de "İstanbul'da erken seçim" fikrini ortaya attı.

Durup dururken bu fikri atmasının altında ne var dersiniz. Bu nasıl bir politika hamlesi?

İmamoğlu iki yıl daha görev yapabilecekken niye şimdi erken seçim yapılsın?

Diyelim ki Erdoğan kabul etti, CHP'nin yeniden kazanabileceğinin garantisi nedir?

İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarlanması, muhalefete ya da CHP'ye ne kazandıracak dersiniz.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu seçimlere kadar daha çok üzerine olmayan görüşlerden bulunacak gibi gözüküyor.