Kur’an ahlakının hakim olduğu bir toplumda, en önemli özelliklerinden biri fedakarlık olup, en büyük değer Allah'ın rızasıdır ve Allah'ın rızasını kazanmak için itikadı düzeltme, ibadetleri takvalı yapma, temizliğe, kerahiyet (hoş olmayan) ve istihsana (güzel olan şeylere), yasaklarından kaçınma, salih amel işleme, güzel huy ve ahlaka ait hükümler ile karzî hasen (Hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin sırf Allah'ın rızasını kazanmak ve din kardeşinin sıkıntısını gidermek amacıyla karşılıksız borç verme), infak ve her türlü iş alanında ticarette fedakarlık yapılarak uygulanır. Fertler, kendi şahsi menfaatlerini değil, yaşamı kolaylaştırıcılığı ile umumun genel menfaatlerine göre davranırlar. Ahlaki yozlaşmanın en belirgin özelliği olan fırsatçılık hem kazancında helale dikkat etmeme, topluma zülüm yüklemektir.
Çıkarcı ve bencil bir karaktere sahip, stokçuluk yapan fırsata çeviren eski fiyattan aldığı ürünleri dövizdeki artışı bahane ederek vatandaşa yüksek fiyatta satamaya çalışanlar, param ölüyor diye piyasanın anormal artışına sebep olması olan döviz satın alanlar, karaborsacılığa, haksız kazanca, sebep olmasından dolayı, ahret gününe inanmama olup, İslam'ın alışveriş ve ticaret ahlakına da uymamaktadır. "Dünyaya bir kere gelinir" zihniyeti kişilerde Allah korkusunun bulunmamasından kaynaklanır. Bu anlayışın uyanıklık olarak tanımlandığı ve daha fazla dünya nimeti edinmeyi hedefleyen çıkar yarışı, insana üstün ve saygın bir karakter yerine basit ve güvenilmez bir karakter kazandırır.
Fıkıh kitaplarında, stokçuluk ve karaborsacılığa “İhtikâr” denilmekte ve haramdır. İslam da Alışveriş ve ticaret ahlakına dair birtakım ilkeler koyduğu; dövizde yaşanan artışı ve piyasalardaki dalgalanmayı fırsata çevirmenin stokçuluk, karaborsacılık, alışverişte hile gibi haksız kazanç yolları içinde bulunamaz. Bu zor günleri sabırla, birlik ve beraberlik içinde dayanışmayla atlatmaya çalışmalıyız. On iki Eylül öncesi tüp yağ gibi kuyrukları kaos ortamı oluşmasına ve teröründe azmasına neden olduğu da bilinmektedir. Zorlaştıran değil kolaylaştıran olmalıyız. Gemisini kurtaran deyimine uygun bakış sergileyemeyiz. Din kardeşine kötülük yapmak olur. Bu tür ticari yaklaşımlar, Komşumuza, çarşımıza, pazarımıza ve insanımıza gönül rahatlığı ile bakabilecek bir hal de sergiletmez.
Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: "Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir." Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi. Peygamber Efendimizden bir dua: "Allahım! Kederden ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç yükünden ve insanların kahrından sana sığınırım…"
Anadolu Gazetesi okuyucu dostlar Selam ve duayla…