İslam’a hizmet etmiş alimlerin, görüşlerinden istifade etmek için, beden akıl ve kalp bir bardak gibidir. Bedende hücrede haramlar ve şüpheliler, akılda yanlış bilgiler, kalp de günahlardan oluşan kalp karalıkları olan hastalıklar, batıllar terk edilmeden günahların geldiği yerlere karşı savaş verilmeden eski öğrenilen yanlışa ait bilgiler temizlenmeden hak yolunun yolcusu olunmaz. Alimlerden faydalanmanın yolu, peygamber ahlakını yaşamına geçirme, Hz İsmail a.s. ın bıçağın altında kesilme teslimiyetinde bulunma hali ile kesme işlemini yapan Hz. İbrahim a.s.ın takvası gibi batılları kesecek doğru kişiye; riya kibir göstermeden, aşk ile hizmet etme, alçak gönüllü tevazu sahibi merhametli güler yüzlü güzel ahlaklı, hoşgörülü, edepli, cömert, sabır ve fedakârlık göstermeyle güzel ahlakla bağlanmayla başlar. Aksi takdirde yanlış bilgileri tutkuları ve düşünceleriyle inatlaşarak tartışarak Fatiha da verdiği sözden dünya ve ahrette gidilecek yoldan uzaklaşmaya başlar.
Allah'ın rızasını kazanacak dünya hayatını geçirme ve bu dünyada yapılan her şeyin hesabının verileceği o gün kurtuluşa erenlerden olma varken, ölüm sonunda varılacak yeri akıl etmeyenler, dünya hayatını gerçek hayat olarak kabul etmeleri sonucu zengin ve başarılı olmak için ayet hadis bakmadan yaşamayı tek amacı haline getirenler Allah'ın varlığına şahadet etseler bile; Onların bunu kavramamalarının nedeni, kendilerini her tür sorumluluktan uzak ve tamamen bağımsız kabul etmeleri, günahsa benim sana ne diyen ve nasılsa, Allah affedicidir, şefaatle de peygamberimizi beni kurtaracak düşüncesiyle, tüm zevklerden faydalanarak yaşamını sürdürmeleridir.
“Hz. Peygamber S.A.V. buyurdu ki: Benim en büyük üç emelim var: gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, zulmedene ayniyle mukabele bulunmamak” buyurmuştur.
Abdülhakim Arvâsî hazretleri; “Çok kitap okuyan, çok şaşırır, yolunu sapıtır. O kitap öyle diyor, bu kitap böyle diyor. Hakikate kavuşmak için çok kitap okuyan, hakikatten uzaklaşır. Ancak bir mürşid-i kâmilden İslamiyet’i öğrenen, onun dediği yolda yürüyen, onun eserlerini okuyan kurtulur. Fakat o mürşid-i kâmilden istifade etmek için de eski bilgileri yok etme uğraşısında olmak, bilgiçlik taslamamak, akıl yürütmemek, nankör ve inatçı olmamak, Ene duygusu olan kendini aradan çıkarmak şarttır” bildiriyor.
Allahü teâlâ, bizleri hüküm ve hikmetiyle yeryüzü sofrasında uygun gördüğü bir yerde istihdam ediyor. Bulunulan yerdeki insanlar cehalet ve gafletiyle isyana malayaniliğe küfre hizmet ederken, ya onlara uyup onlar gibi olmaya ya da her şeyini feda ederek, bulunulan yerdeki insanların dünya ve âhiret saadetlerine kavuşmaları için dinin gereğini anlatmaya çalışıyor. Dünya ve ahret saadeti için Allah’ı ve ölümü unutmamayı, Geçici yer olan Dünyanın çekiciliğine ve nefsin arzularına uymamayı ve ahretin ziyan olmamasını yaşamıyla sözleriyle anlatıyor. Ya da bulunduğu yerdeki insanlar gibi yaşayarak gaflet ve cehalet içinde kabre gidiyor.
Yaşam için verilen ömrü, bulunacağı yerlerde iki meleğin rahmanî telkinlerine duyarlı olmaz ise, şeytanın vereceği vesvese ile nefsinin arzularını tercih etmesi sonucu şeytanlaşmış insanların ve şeytanın adımı olan haller bulaşır. Allahü teâlânın sevdiği, bir zatı rehber edinmemişse, yani mürşidi yoksa artık onun mürşidi şeytan olur. Şeytanın ve nefsin elinde oyuncak olur ve doğru yoldayım zannıyla sapıtır.
‘’Ya Rabbî, bana doğru imanı, Ehl-i sünnet itikadını göster, o büyüklere ihsan ettiğin yolu bize de nasip et, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği o kötü insanların küfründen, dalaletinden, bozuk yolundan beni koru!’’ diye Allahü teâlâdan duayla istemeli. Batıl olan günahların geldiği yollara karşı cihatta samimiyet göstermeli, müşriklikten, kâfirlikten, fasıklıktan, münafıklıktan şakilikten ve sapıklıktan Ona sığınmış, küfürden korunmuş ve aynı zamanda bir daha günahlara dönmemek adına samimi tövbe etmiş olalım. Günümüzde haram helâl, iç içe olduğu için, imana küfür karıştığı için, haramları hafif görerek veya dinî bir hususla yalan sayarak veya alay ederek küfre düşen çok sayıda insan, küfre düştüğünü bile bilmiyor, Örnek; özellikle spor yöneticilerine hakem ismi bilinçli konulmuş hademe denilebilirdi. El Hakem c.c. de Yüce yaratıcımızın bir esma ismi olup hakeme küfür eden bir toplum haline dönüştürülmüş. Kadere iman imanın şartı olup, kadere isyan galiz küfür, neden seninle evlendim nereden çıktın karşıma isyanlar gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Günün birinde köy halkı yağmur duasına çıkmayı kararlaştırdılar. O gün geldiğinde sadece küçük bir çocuk elinde şemsiyesi ile gelmişti. İşte bu samimi katışıksız saf inançtır.
Ne zaman ki, bir bebeği sevmek için havaya fırlatsan bebek kahkahalar atar çünkü o bilir ki siz onu tutacaksınız. İşte bu size olan özgüvendir.
Her gece rahat bir şekilde yatağa gideriz. Sabaha uyanacağımıza bir garantimiz yoktur ama yine de alarmı kurarız. İşte yaşama sevinci ahrete yapılacak Salih amel ümididir.
Biz, yarınlar için büyük planlar yaparız fakat geleceğimiz sadece tahminlerden ibarettir ve sıfır bilgiye sahibizdir. İşte bu rahatlık ve gayba imandır.
Biz ayrılıkları ve evliliklerdeki problemleri görürüz fakat yine de evleniriz Buda sünneti seniyeye uyma aşkıdır. Selam ve duayla…