Sevgili okuyucularımız; bu güzel ülkemiz o kadar ilginç şeyler yaşamamıza sebep oluyor ki gündemimiz her saniye değişiyor maşallah. Taraftar kanallar, 24 saati 48 saat yaparak CHP öncelikli olmak üzere muhalefeti tartışsalar da sokakta, evde, çarşıda, pazarda, otobüste vatandaşın soluk aldığı her yerde gerçek gündem ekonomi, geçim derdi geçim…
-1 Eylül’de balık mevsimi başladı. Her yerde konuşmayı ihmal etmeyen Cumhurbaşkanı, yeni av sezonunun açılışında yaptığı yüksek ufuklarla dolu konuşmasından sonra yürekli ve cesaretli bir gazeteci tarafından sorulan ‘hangi balığı seversiniz?’ sorusuna yanıt verdi. Yani bu çok zor soruya verdiği cevaplarda; araya fakirin balığı olan hamsiyi de (onun da kilosu 150 TL) ‘içine sos yaparak kızacaksınız ama’ diyerek, KALKAN balığı sevdiğini açıkladı. Estağfurullah niye kızalım karnımız aç olarak alkış tutarız, siz yüce keyfinizi bozmayın lütfen. Kalkan balığının kilosu 2000 TL. Bir kalkan 12000 TL 6 kilodan hesaplarsak. 6 kg’dan fazla gelirse 2 asgari ücret ediyor neredeyse, Cumhurbaşkanı maşallah hiç ucuz şeyi yemiyor, gıdasına dikkat ediyor. İyi beslenmesi için “ot reklamlarının aranan adamı” olan Profesör Başdanışmanı bile var. Manda yoğurdu, ejder meyveli smoothie, kilosu 400 TL olan Medine hurması, kilosu 1000 TL’den başlayan kestane balı, zencefil şerbeti, dut pekmezi, yulaf ezmesi. Cumhurbaşkanı’nın beslenmesine ayda sadece 3 defa yiyebilmek için 2 asgari ücret harcamak gerekiyor. Diğer 27 gün salçasız makarna ve kuru ekmek yesek sadece 4 kişilik bir aileye 1 asgari ücret daha eklememiz gerekecek. Bu sadece yemek; barınma, elektrik, su, ısınma, yol giderini de kattığımızda ortalama bir evin geçimi için 6 asgari ücret yetmiyor. Ancak; sağ olsun Cumhurbaşkanı bizi hayal âleminde bile olamayacak, rüyada bile görülmeyecek yeme, içme, beslenme tarifleriyle avunduruyor. Açlıktan başı dönen Necip Halkımız da soğan ekmeği bile bulamayarak da olsa kendilerinden dualarını ve yüksek oranda oylarını esirgemiyorlar.
-Böyle seçmeni kim bulsa başının üzerinde taşır. Cumhurbaşkanı, bu güzel yemek tarifleri ve zatıalilerinin yedikleri ile gururlanan ekmeği bile zor bulan vatandaşı ile ne kadar övünse az. Her birinin açlıktan guruldayan karınlarını da gösteren heykellerini diktirmeliyiz ki gelecek nesillerimize örnek olsun ve unutulmasın diye. Hatta her ay “Açlıktan Karnı Guruldayanlar Bayramı” yapılarak bu heykellerin önünde saygı duruşları da yapılmalıdır.
-Ne diyelim yiyen memnun, alkışlayan memnun. Böyle geçinip ömür tüketeceğiz nasıl olsa. Öbür dünyada fakirlere cennet garantiymiş. Kendini hoca sanan cahil şaklaban “Haşa Hz. Muhammed’in giydiği terlik” diyor. Terlik pazarlayan öyle diyor; biz onun sözünden medet ummayanlar olarak sadece gülümsüyoruz. Ancak; bu düzmece hikâyeciye inanan milyonlar var. Yani alıcısı bol, hocamız tamam, fetvamız tamam; bize sadece sevinç çığlıkları yetiyor. Bu yalan dünyada aç kalmanın, susuz kalmanın, kuru ekmeğe muhtaç olmanın karşılığını öbür dünyada cennetle ödüllendirilerek göreceğiz. Hem de zenginlerden, iyi beslenen, yüksek gelirli idarecilerimizden tam 500 yıl önce görecekmişiz inşallah. Gıda dediğiniz nedir ki onlar yesinler, biz övünelim.
-Bize gıda, sağlıklı beslenme hiç gerekli değil, “Bize Cennet Lazım Cennet”!!
-Aç kalmaya devam…!
-İş, aş, ekmek aramaya devam, şükretmeye devam…!
-Yüce Mevlamız herkese nasip etsin. Amin, amin, amin…