Masa’nın sahibi Kemal Kılıçdaroğlu, önüne gelene mavi boncuk dağıtarak, durumu iyi idare etti.
Fakat deniz de bitti.
Şimdi siyasetin gerçekleriyle yüzleşme vakti.
Önümüzdeki kısa bir zaman dilimi içinde, partilerin milletvekili aday listeleri YSK’ya verilecek.
Arkasından da 9 şiddetinde bir liste depremi geliyor.
Liste konusunda Cumhur İttifakı partilerinde büyük fırtınalar beklenmiyor.
MHP kendi listesini yapıyor ve başka partilerden kendi listesine kimseyi alma mecburiyeti yok.
BBP de seçime kendi listesiyle gireceğini açıkladı.
İttifaka son katılan YRP de kendi logosu ve listesiyle seçime giriyor.
Yani Cumhur İttifakı’nın üç partisi, liste konusunda sadece kendi aday adaylarıyla muhataplar.
Yalnızca Hüda-Par, AK Parti listelerinden seçime girecek.
Hüda-Par adaylarına, başta Batman ve Diyarbakır olmak üzere, dindar-muhafazakâr Kürt seçmen üzerinde etkili olduğu bazı seçim çevrelerindeki listelerde yer verilmesinin, AK Parti içinde ciddi bir sorun oluşturmayacağı öngörülebilir.
Milletvekili aday listeleri konusunda Millet İttifakı bileşenlerini zor günler bekliyor.
Konu mankenliği dışında bir etkinliği ve tabanı olmayan DP’ye, CHP listelerinden kaç vekillik garantili yer verilebilir?
Bugüne kadar kendi adlarına hiçbir seçime girmemiş ve anketlerde de oy oranları bindeli hanelerde görülebilen Davutoğlu-Babacan partilerinin kaç adayına CHP listelerinde yer verilebilir?
Karamollaoğlu yönetiminde, CHP’den daha fazla CHP’lileşen ve kalan tabanının tamamına yakınını da AK Parti ve Yeniden Refah Partisi’ne kaptıran; neticede CHP ve ittifakına kaydadeğer bir oy getirisi kalmayan Saadet Partisi adaylarını CHP listeleri nasıl taşıyacak?
Dolayısıyla, listeler hazırlanırken, CHP’de dananın kuyruğunun kopması kimseyi şaşırtmasın.
Masa ittifakının, listeler konusunda eli en rahat olan partisi İP gibi görünüyor.
Fakat İP masadan kovulup, burnu sürtüldükten ve kulağından tutularak masaya yeniden oturtulduktan sonra, yüzde 7’lik seçim barajını aşacağına dair sağlam şüpheler oluştu.
Muharrem İnce’nin partisinin son günlerde anketlerdeki yükselişi buna işaret ediyor.
İP adayları için, listenin neresinde bulunacağı bir yana, partinin barajı aşıp aşamayacağı bile kuşkulu hale geldi.
DİREN MUHARREM
Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce, CHP ve yancılarının hiç beklemediği bir performansla, Cumhurbaşkanı adaylığı için gerekli 100 bin imzayı toplamayı başardı.
Kendisini ve örgütünü tebrik etmek lazım.
İnce’nin adaylık hakkını elde etmesiyle birlikte, CHP ve yancılarından ağır hakaretler ve tehditler gecikmedi.
Hakaret ve tehditlere, Millî Eğitim Bakanlığı ambalajında bir ‘havuç siyaseti’ de eşlik ediyor.
Muharrem İnce, tüm bu baskılara şimdilik direniyor.
Sonuna kadar direnir mi, şahsen emin değilim.
Bu mevzuda aklımın erdiği şudur:
Eğer Muharrem İnce, bir bakanlık karşılığı veya baskı ve hakaretler karşısında sinerek, adaylıktan vazgeçerse, bir daha hiçbir zaman 100 küsur bin imzalı destekçisi olmayacak.
Dahası, ‘Lider’ sıfatını da yitirip, sıradan bir kasaba politikacısı olarak siyasî ömrünü tamamlayacak.
Yok, eğer baskılara direnip, sonuna kadar giderse, işte o zaman ‘Liderliği’ tescillenip, asıl siyasî ömrü bundan sonra başlayacak.
14 Mayıs’tan sonra, bugün masa etrafında toplanıp, birbirleriyle didişerek ülke yöneteceklerini sanan liderciklerin hepsinin tasfiyesine tanıklık edeceğiz.
Muharrem İnce, bundan sonrası için gerçek bir lider olmak ve CHP tabanını konsolide etmek istiyorsa, çıktığı yoldan dönmemesi, sebat etmesi gerekiyor.
Unutulmaması gereken bir nokta daha var: Kemal Bey’in kaybettiği seçim, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı faslından yanına monte ettiği Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın da kaybettiği seçim olacak.
Yani bu şişirilmiş ikili, Muharrem İnce için sıkı rakipler olamayacak