Halk yıllarca demokrasi baharı gelecek diyenlerin yanında oldular. Demokrasi diyenlerin sözlerine kandılar. Büyük şeytanın ve uşaklarının yanında durdular.
Amerika’ya Avrupa’ya ve İsrail’e emrinde olan satılmış kukla iktidarların safında yer aldılar.
Müslümanlara karşı oldular. Kendi elleriyle ülkelerini kana boyadılar.
Demokrasi hamisi olanlarla bir olup, ülkelerinin liderlerini öldürdüler. Bir türlü demokrasi baharına kavuşmada hep kışı yaşıyorlar.
Bugün kan, revan içinde ağıtlar yakıyorlar. Vatanlarından, yurtlarından, baba ocaklarında köle olmak için medeniyet arıyorlar.
Avrupa kapılarında dilenci gibi hor hakir görülüyorlar. Bedenlerine uymayan batının öngördüğü demokrasi gömleğine bürünmek isteyen İslam coğrafyası bugün içler acısı durumda.
Bir türlü demokrasiyi kavuşamadılar. Çünkü bu coğrafyaya demokrasi gömleği uymuyor. Her bedene, her elbise uymuyor, üzerlerine almak istedikleri bu toprakların elbisesi değil.
Ey atanmış Amerikancı batıcı liderler zorlamanızın gereği yok, üzerinize uyan elbiseniz varken, Amerika’nın batının cahile elbisesine niye kanıyorsunuz.
Sizlerin bin dört yüz yıldır sırtınızda taşıdığınız o güzel İslam örtüsü varken, bugün niye demokrasi örtüsüne talip olmak istiyorsunuz.
Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüş. Tüm eşekler köy meydanında toplanmışlar, tepinmişler oynamaya başlamışlar.
Yaşlı hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyor.
Ona gelmişler: “Haberin yok herhalde, semercimiz öldü” demişler.
“Ne olmuş öldüyse?”
“Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız…”
“Nasıl bir özgürlükmüş bu!”
“Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız…”
Yaşlı eşek gülmüş:
“Şaşarım aklınıza” demiş.
“Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız.
Bekir Usta, iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu.
Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.”
Sakın yanlış anlaşılmasın ha…
Kimseyi eşek veya semerci olarak görmüyorum, hatta bu hikâyeyi neden anlattığımı da bilin.
‘Nasihat bayat yenen ekmektir’ gerçeğinden hareketle yaşlı eşek, öğrendiği ama gerçekleştiremediği hayalini genç eşeklere nasihat yoluyla anlatmaya çalışıyor.
Yaşlı eşek kendilerine demokrasi deyip yurtlarını paylaşan haydutlarda gördüklerini yaşadıkları anlatıyor.
Ne zaman eşeklikte kurtulursunuz işte o zaman sırtınız semer vuran olmaz.
Demek istiyor. Siz eşek oldukça daha çok Amerika’sı, Avrupa’sı, yanı başınızda ki İsrail Yahudi’si sizlere daha çok semer vurur.
Gelin yeniden iman edin Allah’ın sizler için sunduğu İslam’ı yeniden hayatınızın her alnına koyun.
Allah’ın ipine sarılın kardeş olun. Ve ben Müslümanlardanım deyin. İşte o zaman Allah’ın sizler için vaat ettiği yurtlara kavuşursunuz, eşek olmaktan da kurtulursunuz.