Deniz bitti, gelsin sıradaki!

Selami Mutlu

Her şeyi tek başına bilen siyasi muktedir yine gündeme nokta koyarak dikkatleri ülkenin gerçek gündeminin dışına çıkarmayı başardı. Konu İş Bankasıydı. Atatürk’ün Türk halkına miras bırakarak emanet ettiği, ülkemizin de tek Ulusal bankasıydı. Denetimini emanet ettiği CHP’nin konuya ilişkin konuşan ağızları, Bankayı ele geçirmeye çalışan zihniyete karşı tavır koyup olmazları ve olamayacakları miras hukukuna, yasalara aykırı olduğunu sıralamaya başladılar.

Her şey den önce İş Bankası patron bankası- holding bankası ya da yabancı bir Uluslararası banka değildi. Atatürk’ün kurup CHP’nin denetimine emanet ettiği tek ulusal bankaydı. %40.12 si banka çalışanlarının oluşturduğu munzam sandık vakfının, %31.79 halka açık hisseleri olan halkımızın, %28.09 Atatürk’e ait bir bankadır. Atatürk ölmeden önce kendine ait hissesinden Türk Tarih Kurumuna, Türk Dil Kurumuna temettü olarak verilmesini istemiş ve bu hisselerin temsil hakkını da CHP’ye vererek vasiyetinde belirtmiştir. CHP’nin bankadan tek kuruş aldığı bile yokken koparılmaya ve dikkatleri bu yöne çekmeye çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. Miras olarak bırakılan bir varlığın vasiyetle belirtilmiş olmasına rağmen hukukun arkadan dolambaçlı yollarla çiğneyerek Kaos yaratmanın, miras hakkını yok ederek el koyma yollarının aranmasının altında yatan neden nedir?

Ülkede Cumhuriyet tarihinin en zorlu ekonomik krizinin yaşanmasına rağmen, Merkez Bankasının ihtiyat akçesine bile el uzatılmışken, İş Bankasının varlıklarına el koyma çabasının altında Bankanın maddi bilançosu olan 25 Milyar 700 Milyon tutarında ki varlığına el konularak bankanın varlık fonuna devredilip rehin gösterilerek kredi temini yoluna gidilecek olmasıdır. TÜRKSEL-TELEKOM- BOTAŞ-TANK PALET ve diğer varlıklarımız gibi bir akıbet İş Bankasını da beklemektedir. Ancak asıl sebep oluşturan bir diğer ayağının da Atamıza ve onun yarattığı Cumhuriyet varlıklarını yok etme çabasıdır. Atamızın isminin geçtiği Havalimanı- Atatürk Orman Çiftliği kurduğu fabrikalara karşı yapılan düşmanca ve ihanet içeren yok etme çabaları şimdi de İş Bankasını hedef almıştır.

Bu mirasyedi zihniyet lüksün şatafatın, israfın ve ihanet eden histerik duyguların İş Bankasını da kendi dümen sularına katarak saltanatlarını sürdürme çabalarıdır. Balığı tükenen denizin son yaşayan balığını da yutma yok etme çabasıdır. Miras hukukunun ve yasaların hiçe sayılarak böyle bir yola girilmesi ile yarın Mehmet ağanın çiftliğine, Ali beyin tesislerine de vatandaşın sahip olduğu gayrı menkule de el uzatmanın yolunu açacaktır.

İş Bankasının arka bahçesi olan Bor Cam-Şişe cam gibi varlıkların yönetim kurulunu oluşturan Banka mensuplarından oluşan kişilerin yerine siyasi muktedir kendine yakın eş dost akraba ve yandaşlarını getirerek yer açacaktır. Bütün bunlara rağmen yetinmeyen aç ve gözü dönmüş zihniyet sahipleri ülkenin her zora girişinde dışta ve içte her kayba uğramasında, bazen darbe tehlikesini bazen beka mücadelesini söz konusu edip gündem saptırma çabalarını oluşturması perde arkası görünen gayretlerindendir.

CHP’nin, toplumun büyük bir kesiminin, aydınların, gazetecilerin bunu görerek tepkilerini dile getirmesi doğaldır. Siyasi muktedire yapılan her çağrı ve yol gösterme çabaları hiçe sayılarak ülkeyi bodoslama bir tehlikenin içerisine atması büyük felaketlere yol açacaktır. Zira ülkemizin içine sokulmak istenen çok ciddi içte ve dışta sorunları vardır. Ekonomik krizi yıllardır çözemeyen, Suriye konusunda ABD’nin kurduğu tuzağın ipine sarılan, alınan vergilerin nereye gittiğinin hesabını veremeyen, şeffaflık sergileyemeyen, hukuku ve yasaları hiçe sayan bir tutum içinde olan, hesap veremeyen bir zihniyetin son çırpınışları ülkeye kan kaybettirdiği gibi giderayak yaşamımızda da tahribat yaratmaktadır.

Siyasi hayatımıza yön verenler için yaratıcı gerilim konuları yok değil. Gündeme sokulan konuların biri sıkışınca hemen bir diğer toplumsal ve siyasi gerilim yaratacak konu bulmakta ustaca davranılıyor. İDLİP’ ten bir sonuç çıkmazsa, gelsin sırada ki Kıbrıs- Ege adaları- Kanal İstanbul –İş Bankası gibi toplumsal gerilim yaratacak konular zaten çantada keklik misali. Toplumun gerçek sorunları ertelenerek dağ gibi büyümüşken siyasetin dilbazlarına düşen de laf yarıştırmak. Yıllardır süre gelen bir alışkanlık. Ölme eşeğim ölme yağmur yağacak yonca bitecek yalanları ile toplumu uyutma din sosu ile de susturma çabaları dürüp gidecek.

Ekonomide ki kötü gidiş, Türkiye’nin üretim sürecinden koparılması,  kaynakların verimsiz kullanılıp sonra da satışı, lüks ve israfın sürmesi,  liyakatsiz yöneticilerin uygulamaları, yapılan ve yapılmak istenen her işin altında ki Rant beklentisi. Demokrasi,  İnsan Hakları,  Hak Hukuk ve Adalette ki yerimiz.  Ekonomimizde yaşanan zorluk,  İşsizlik, Eğitimde ki yerimizi, sürdürülen dış politikayla oluşan yalnızlığımızı pek sorgulayan yok. Varsa-yoksa her hafta siyasi partilerin TBMM’de yaptığı grup toplantılarında ki Salvolar.

Halk işsizlikten ekonomik zorluklardan yorgun düşmüşken inim- inim inlerken siyasetin sen-ben kavgaları içinde süren yaşamında bu yalan tutmadı gelsin sırada ki yalan…