Deprem gerçeği

Orhan Aksakal

Geçen Cuma akşamı ülkemiz İzmir’de bir kez daha deprem gerçeğini yakından gördü. Rabbim daha beterlerinden korusun ama bu gerçeği ne yazık ki sürekli göz ardı ediyoruz. Çünkü yapılması gerekenleri sürekli ertelenince ortaya çıkan acılar bütün ülkeyi derinden yaralıyor.

30 Ekim Cuma akşamı İzmir ve çevre ilçelerinde meydana gelen uzmanlar tarafından 7 AFAD tarafındın 6.6 olarak açıklandı depremin şiddeti. Yani yıkıcı bir deprem yaşadı güzel İzmir. Binlerce vatandaşımızı hayatlarının korkusunu ve en büyük üzüntüsünü yaşadı.

Depremin ardından AFAD bir açıklama yaparak şu ifadelere yer verdi, “30 Ekim'deki depremin ardından 45'inin büyüklüğü 4'ün üzerinde olmak üzere toplam 1713 artçı sarsıntı kaydedildi. Depremde 114 kişi hayatını kaybetti, 1035 kişi yaralandı, yaralılardan 898'i taburcu edildi, 137 kişinin ise tedavisi devam ediyor. İzmir'de arama ve kurtarma çalışmaları yürütülen 17 binadan 15'inde çalışmalar tamamlandı, 2 binada ise arama ve kurtarma çalışmaları sürüyor.

Hayatını kaybeden 114 canımız için mi üzülsek, yoksa yerle yeksan olan 17 binanın altında kalan vatandaşımızın acısına mı yansak inanın insan söyleyecek söz bulamıyor. Hele hele saatler sonra kurtarılan çocuklarımızın sevinci ile ne kadar mutlu olduğumuza mı sevinsek.

Yani üzüntünün tarifi yok. Maddi kayıplar yerini alır ve daha güzel ve daha sağlam evler yaparız fakat yitip giden en sevdiklerimizi nasıl geri getireceğiz. Onların yerine neyi koyabiliriz, acılarımızı nasıl dindiririz.

Deprem çalışmalarında şunu rahatlıkla söyleyebilirim Türkiye gerçekten örnek alınacak ülkelerden birisi. Devletimiz depremin hemen ardından olay yerine bakanları, milletvekilleri ile koşarak yaraları sarıp vatandaşının yanında olduğunu onlara hissettirdiler.

Dayanışmanın ve yardımlaşmanın en güzel örneklerini bir kez daha ortaya koyduk ve el ele verdiğimizde neler yapacağımızı bütün dünyaya gösterdi.

Ülkemizin deprem gerçeğini artık ertelemek diye bir şey olamaz çünkü görünen köy kılavuz istemiyor. Bu gerçek karşımızda dururken birbirimizi suçlamanın bir anlamı yok. Sen yaptın, ben izin vermem, sen yaparsın ben buna müsaade etmem. Artık oy kaygısını bir yere bırakıp vatandaşın yarasına merhem olmanın zamanı geldi de geçti bile.

Lütfen devletimiz bu işe artık gerekli önemi veriyor fakat daha fazla özen göstermeli ve başta İstanbul olmak üzere deprem riski yüksek yerlerde gerekli tedbirleri bir an önce hayata geçirmeli. Hepinize sağlıklı günler diliyorum…