Dublör Genel Başkan çıkıyor; “DEM ile kent uzlaşısı sağladık…” diyor.
Zurnanın alt kademe delikleri çıkıyor; “Bize iftira atmayın. DEM’le ittifak yapmadık…” diye höykürüyor.
Tamam, anladık. Bir önceki seçimde, HDPKK masanın altındaydı.
Üstelik ultra milliyetçi Meral Abla da masadaki dekorun ‘milliyetçi dozunu’ ayarlıyordu.
Bu defa Asena Meral de yok yanınızda. Yani üzerinizde hâlâ kamuflaj var sanmayın.
Ki, masanın altındaki PKK uzantıları da orada iki büklüm beklemekten sıkılmış, masanın başköşesine oturmuşlar.
Şimdi kalkıp, “Yuvarlak masanın köşesi mi olurmuş?” gibi anlamsız sorular sormayın.
Bu kez masa yuvarlak değil, dikdörtgen.
Masanın kısa kenarlarının birinde Kandil terör baronlarından Mustafa Karasu, tam karşısındaki tek kişilik koltukta da DEMPKK’nın iki eşbaşkanı sıkışık vaziyette oturuyor.
Tabii CHP’nin dublör Genel Başkanı da hemen başının arkasında esas Genel Başkanın silueti olduğu halde, sıkıntıdan ter basmış vaziyette oturuyor.
Arada bir masadan kalkıp pencereye gidiyor; dışarıdaki ‘atadan CHP’li’ garibanlara birkaç slogan sallıyor.
Ne mi diyor?
Atatürk’ün ruhuyla iletişim kurduğunu; Gazi’nin, CHP teşkilatlarına, “CHP’liler!... İlk hedefiniz Akdeniz’dir… Pardon, yerel seçimleri kazanmaktır!...” buyruğu verdiğini sallıyor.
Dublör Genel Başkan sonra tekrar masaya dönüyor, PKK temsilcileriyle Esenyurt ve Akdeniz’den başlayıp, hangi belediyeleri PKK’lı CHP’lilere vereceklerinin pazarlığını yapıyor.
Elbette yalnızca belediye başkanı pazarlığı yapılmıyor; meclis üyelikleri de ‘al papazı ver kızı’ kıvamında paylaşılıyor.
Hatırlatayım; bu fakir, aylar öncesinden, “CHP’nin, bazı belediyeleri DEM’li adaylara vermesine gerek yok; bizzat kendi elemanları içinde, DEMPKK’lıları aratmayacak keskinlikte PKK muhibbi var. Onlardan bazılarını aday yapabilir…” diye, bu sütunda dile getirmişti.
Her neyse…
CHP-DEMPKK pazarlığı, bütün Türkiye’nin gözü önünde yapılıyor. Gizlisi saklısı yok. Pardon, gizlisi var. O çirkin pazarlıkla verilen tavizlerin tam olarak ne olduğu, bu işin ‘giz’ kısmı.
Seçimden sonra çıkar meydana. Nasılsa bir yerde öküz ölecek, ortaklık bozulacak. Hani ultra-süper ırkçı bir parti başkanıyla, CHP Genel Başkanının yaptığı ‘satış protokolü’, seçim kaybedilince faş olmuştu ya… İşte seçimde yiyecekleri seçmen tokadından sonra, CHP-DEMPKK pazarlığının çirkin gizemleri de ortaya çıkar.
Bizim burada anlamakta güçlük çektiğimiz mesele şudur ki; dublör Genel Başkan’ın ‘kent uzlaşısı’ ambalajıyla da olsa kabul ettiği CHP-PKK ittifakını, zurnanın alt delikleri ile medya ve sosyal medyadaki kiralık kalemleri kabul etmiyor.
Hatta bu şürekâdan bazısı, canlı yayında azıcık üzerine gidilince, bozuk atıp stüdyoyu terk ediyor. Sonra da sosyal medyadaki karalama tahtasından, bir yığın erestek-kerestek laflarla, CHP’nin DEMPKK ile ittifak yapmadığı yalanını üfürmeye devam ediyor.
İyi de muhteremler, kafanız plajın yumuşak kumlarına gömülü; lakin arkanız kabak gibi açıkta duruyor.
Tuvalet terliğine tıpış tıpış oy vermeye mahkûm ettiğiniz seçmenleriniz dahi, kumdan dışarıda kalan arkanızı görüyor.
KARAMOLLAOĞLU’NUN DERDİ NEDİR?
Hepimiz şahidiz; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kayıp trilyon davasında, CHP yancısı yargıçlar tarafından hapse mahkûm edilen merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın hapse girmemesi için her şeyi yaptı.
Neticede, Erbakan’ın, haksız ve hukuksuz verilen cezayı çekmek için hapse atılmasına, Tayyip Erdoğan mani oldu.
Efendim, “O zaman Erdoğan Başbakandı. Erbakan’a ceza verilmesini niye engellemedi? Niye polislerin Erbakan’ı gözaltına almak üzere evine varmalarına mani olmadı?” diye sorulabilir.
Dönemin şartlarını bilen birisi, böyle bir soruyu sormaz.
Öyle bir dönem ki; AK Parti’nin kapatılması için dava açılmış, Erdoğan ve Hükümeti bürokrasiye hâkim değil, yargıda CHP’liler ve FETÖ aparatlarının borusu ötüyor.
Dahası CHP, gerek TBMM’de, gerekse kamuoyu nezdinde, Erbakan’ın ‘zimmet suçundan’ hapse girmesi için elinden geleni ardına koymuyor.
Peki, tüm bunları SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bilmiyor mu?
Bal gibi de biliyor. Nitekim kendisi de CHP tarafından, 1993’ten 2022 yılına kadar, tam 29 sene boyunca, ‘Madımak katili’ olarak anıldı.
O halde, Karamollaoğlu, Erbakan’a bizzat CHP desteğiyle verilen hapis cezası üzerinden, üstelik bu cezayı uygulatmamak için her türlü siyasî riski göze alan Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a neden iftira atıyor?
Nedir bu adamın derdi? Ki, şirazeden tamamen çıktı?
CHP payandalığı, şimdi Milli Görüş mü oldu?
Erbakan mezardan kalksa, ilk işi Karamollaoğlu’yu bu ülkeden Britanya’ya kadar kovalamak olur.
Bugünkü CHP ve başındaki zevat ne kadar Atatürkçü ise, Karamollaoğlu ve şürekâsı da o kadar Erbakancıdır.