Adam gibi duran, Müslüman gibi emin olunan, kaç kişi tanıyorsunuz.
Etrafınızda kalaklı, kulaklı adam pek çok, ben Müslüman’ım deyip emin olduğunuz yok.
İktidarın yanında olup, gizlenen bek çok.
Her siyasi dönemde bunları gördük bugün bunları daha çok görmeye başladık.
Önümüz de mahalli seçim var ya, adaylar meydanlarda.
Bu adayların içinde sahi kaç kişi adam gibi adam dersiniz.
Ak parti iktidarı uzun süreli iktidar olunca Müslüman’la, adı Müslümanlar bir birine karışmış durumda.
Müslüman emin olunan değil mi?
Siyaset öyle bir değirmen ki içine gireni öğütüyor.
Gerçek Müslümanlar dışlanıyor, atılıyor tu, kaka oluyor.
Çıkarcı menfaatçi adı Müslüman olanlar itibar görüyor.
Çıracılar şunu unutuyor dünyalıklar gelip geçici, Kuran’ın dediği Müslüman her zaman kazanandır.
Allah onlara hem dünyada hem ahi rette güzellik vaat ediyor.
Peygamber (s.a.v) her zaman her zeminde Müslümanlara dik durma tavsiyesinde bulunur.
Çünkü dik duran her zaman takdir görendir diyor.
Müslüman herhangi bir makam, mevki ve çıkar karşısında eğilmez…
Yeri geldiğinde sözün doğrusunu söyleyendir.
Hakkı üstün tutan, adaleti koruyandır.
Kırşehirler söyler Müslüman oklava gibi dik duran...
Müslüman’ı anlamlandıran işte bu dik duruş.
Etrafımızda bu zaman içerisinde oklava gibi dik duran bir Müslüman var mı?
Varda biz mi görmüyoruz.
Var olanlarda siyasi partilerin içlerinde yok oluyor.
Camiler her vakit doluyor, cuma günleri yer bulunmuyor bunların içerisinde kaç tane safta düz durup namaz sonrası hayatın içerinde dik duranlara rastlarsınız.
Namazda dik duranlar, namaz sonrası çıkarı uğruna neden yamuluyor.
Ticarette yamulan, siyasete yamulan, menfaati geldiğinde her şekle giren namaz kılanları görüyoruz.
Allah cami içerinde varda, cami dışında adı Müslümanların işlerine karışmıyor mu?
Allah her yerde her koşulda her şarta Müslümanların işlerine karışıyor.
Adı Müslüman olanlar dünyalık işlerine Allah’ı karıştırmıyorlar.
Çünkü Allah “emredildiğiniz gibi dost doğru olun” diyor.
Bunlar ne diyor biz çıkarlarımız uğruna bazen doğru, bazen eğri oluruz diyorlar.
Bugün adı Müslüman olanlar dünya nimetleri uğruna her türlü şekle ve her türlü renge boyanıyorlar.
Neden Allahın boyasında başka boya arıyorlar.
Yani inananlar için zamanın, zeminin karşısında ilkeleri önemli.
Müslüman’da ilkeli duruş, ilkeli yaşayış, ilkeli anlayış, ilkeli bakış ilkeli kavrayış olmalı.
Müslüman bulunduğu konuma göre değil, Allah’ın belirlediği ölçülere göre yaşayandır.
Maalesef dünyevi hırs ve makam mevki hastalığı inananları da etkisi almış durumda.
Türlü menfaat şebekeleriyle, her türlü işler tutulmakta...
Siyasi düzen tezgâhından geçirdiği insanları kişiliksizleştiriyor, her emre amade duruma getiriyor, düşünmeyi, akletmeyi rafa kaldırarak sürü oluşturuyor.
Müslümanların içerisine girmiş dünyevileşme bir ur gibi çoğalıyor.
Müslümanlar arasına bulaşmış siyasi dünyevileşme mikropları tedavi edilmez ise ilerleyen yıllarda daha büyük yaralar açacaktır.