Neden ülkede her şey olması gerektiği gibi değil, neden olması gerektiği gibi olmuyor?
Neden, Anayasaya, yasalara, kararlara uyulmuyor da; Anayasa, yasalar kararlar yanlışlara, cehalete, yasa dışılıklara uyduruluyor?
Diş protezi için dişçinin koltuğuna oturdunuz. Dişçi, orta büyüklükte bir atın nalı iriliğinde ve ağırlığında, at nalı benzeri delikli demirlere döktüğü renkli alçılarla dolu demirleri kıllı elleriyle ağzınıza sokuyor, demirleri ısırıp bir süre beklemenizi istiyor.
Sizi, kesik kesik soluyarak, gözlerinizden yaş gelerek bir süre beklettikten sonra gelip, ağzınızı açmanızı söylüyor. Kulpundan tuttuğu at nalı şeklindeki demirleri sökerken demirlerle birlikte çenenizin de yerinden söküldüğünü sanıyorsunuz.
Dişçi, sizin öğürerek, üstünüze başınıza bıraktığınız salya sümük ıslaklığı ve iticiliği içinde damağınızın ölçüsünü almış oluyor (!)
Günü geldiğinde dişçi, yaptığı protezleri damağınıza takmak için çağırıyor. Gelip dişçinin koltuğuna tekrar oturuyor, başınızı geriye yaslıyor, istem dışı elinizi koyacak yer arıyor, önünüzde kavuşturup tutmanın mı, yoksa aşağı, koltuğun yanlarına bırakıp salmanın mı daha hayırlı(!) olacağı gibi ilgisiz, saçma sapan düşüncelerle bekliyorsunuz...
Dişçi, hareketli yarım sandalyesini sürüp ayaklarını yerde sürükleyerek yan tarafınızdan yaklaşıp, size tekrar ağzınızı açmasını söylüyor. Ağzını açıyorsunuz. Dişçi, protezle birlikte kocaman elini ağzınızın içine sokuyor...
Yabanıl korkuyla büyümüş gözleriniz tavanda, ağzınızın kenarından makinanın borusundan akan suyla karışık salyalar akıtırken, dişçi kocaman ellerini ağzınızın içinde gezdiriyor, protezi damağa uydurmak için sağdan soldan, önden arkadan bastırıyor, olmuyor. Protez bir türlü yerine oturmuyor, damakta kalan sağlam dişlere takılıyor. Protezi ağızdan dışarı çıkarıyor, kulağınızın dibinde bazı yerlerini cayırtılı metal sesler çıkartarak, renkli sert plastik tozlarını üstünüze savurarak oyuyor, yontuyor. Tekrar deniyor, yine olmuyor, olmuyor (!) protez damağa uymuyor...
"Ulan" diyor. "Ulan, protez damağa uymuyorsa ben de damağı proteze uydururum!"
Ağzınız açık, yarı baygın bir şekilde beklerken, o tekrar ağıza dalıp, bu kez proteze uymayıp direnen dişleri, sağından solundan yontuyor, kesiyor...
Ağzınızın içi "pazar yeri gibi" sanki size ait değil... Her biri bir tarafta, düzensizliğin düzeni içinde...
Morfinin etkisiyle farkında değilsiniz. Dişçi, protezi damağa değil, damağı proteze uydurarak sorunu çözüp(!) sizi evinize gönderiyor...
Eve gelip, morfinin etkisi geçince başlıyorsunuz bağırıp çağırmaya, ağlayıp sızlamaya (!)
Başınız sanki mengeneye sıkıştırılmış gibi ağrıyor, damağınız, diş etleriniz zonkluyor... Evin içinde deli danalar gibi, şuursuzca koşuyor, sağa sola saldırıyorsunuz (!)
Başka bir dişçiye götürüyorlar sizi, o dişçi;
"Protezin işe yaramayacağını *protezin dişlere değil de dişlerin proteze uydurularak* kesildiğini, damakta kalan diğer dişlerin de özelliklerini yitirdiğinden çekilip, kara damak kalmanız gerektiğini söylüyor. Diğerlerini de, ikinci dişçi çekip sizi çökmüş avurtlarınız, sivrilmiş dudaklarınızla evinize uğurluyor.
Dişleriniz çekilmeden önce yıllardır baş ağrısı çektiğinizi, dişlerinizin çekilmesiyle birlikte baş ağrısından kurtulduğunuzu söylüyor, seviniyor mutlulukla gülümsüyor, dişlerinizin kaybına yüzünüzün aldığı şekle üzülmüyorsunuz...
Bu öyküyü; "Yalnız ve Güzel" ülkeme benzetirim hep; Sen, Anayasa'ya, yasalara, kurallara uyma, sana uymuyorlarsa değiştir; Anayasa'yı, kanunları kuralları, onlar sana uysun (!)
Yasaları kendine uydururken ortalığı kır dök, halkı dişçi koltuğunda oturan hastaya benzet(!)
İki yüz defa değiştirilen ihale yasası, seçimle yenilemeyen İmamoğlu'nun *Alavere Dalavere* yöntemlerle görevden alınması için mahkemelerin, savcıların, yargıçların değiştirilmesi bunlara sadece iki örnektir (!)
Saygılarımla...