Doğan görünümlü serçe gibi olan ekonomimiz

Selami Mutlu

Şimdiye kadar en az yüzlerce defa ekonomiyi ayağa kaldıracak paket açıklamalarına rağmen yine de varılmak istenen hedef elde edilemiyor. Her sıkışık durum başa geldiğinde işte ekonomiyi ayağa kaldıracak paket diye duyurulanların büyük çoğunluğu umutları boşa çıkarıyor. 2007 Yılından beri bir mirasyedi gibi tüketilen milli ve yerli varlıklarımızın yerine ikame edilecek üretici varlıklar konmayınca da ekonomide ki açık gün geçtikçe büyüyerek ülkeyi zora sokuyor. Yanlış yönlendirilen ekonomik politikalarla ve israf ekonomisiyle, istihdam yaratamayan yatırımlarla ekonomimiz bir türlü ayağa kalkmıyor. Kalkamıyor.

Durum böyle seyredince de siyasette yalan rüzgârlarının ardı arkası maalesef kesilmiyor. Ekonomimiz doğan görünümlü serçe gibi seyrine devam ediyor. Ekonomide hedefe ulaşacak üretim politikalarının yerini yalama duruma gelen paket açıklamaları alıyor. Her seferinde vergi affı- teşvik- vergi öteleme-imar affı-kredi sağlama gibi çözüm oluşturacak zannıyla açıklanan paketler bir türlü ekonomide rahatlama sağlayamıyor. Corona-19 virüsünün ekonomimizi daha da durağan hale getirmesinden öncede ekonomimizde kriz yaşanıyordu. Şimdi daha da zorlu günlere doğru kapılar aralanıyor.

Virüsün ülkemizde de can alıcı noktada boy göstermesiyle yalan vaatlere dayalı beyanlar ile salgın adeta siyasi bir Rant kampanyasına dönüştürülmeye çalışılıyor. Hiçbir ülkenin borç vermeye bile yanaşmadığı bir ortamda salgın için 100 milyar ayırdık demek bile ekonomik yalanların bir parçası gibi duruyor. Merkez bankası tamtakır İhtiyat bütçesi bile hazineye devredilerek eritilmiş durumda. Yürütülen siyasi yalan rüzgârlarıyla dövizin yükselişine iç finansal yöntemlerle engel oluşturulamıyor. Dövizdeki bu yükselişe dur diyebilmek için dış desteğe ihtiyaç duyulurken en kolay yol seçilerek ABD Merkez Bankası ile takas hattı kuruluyor.

Bütün bu olumsuz gelişmeler kendi seçimimiz olan liyakatsiz yönetimlerin eseridir. Bu yanlışı örtmenin yolu da dış mihrak diye hedef belirlemek olmamalıdır. Yıllardır bu ülkeyi kim yönetti de ekonomimiz bu hale geldi. Küresel borç ve bütçe açığı tüm zamanların rekorunu kırma görünümünde. Bütün bunları görmezden ve duymazdan gelerek bak bu paket daha iyi gelecek demek ülke ekonomisini doğan görünümünde ki serçe olmaktan kurtaramıyor. Onu bunu darbe yaptın diye suçlayana kadar kendi sebep olduğun darbelere bakacaksın. Dolara darbe, ekonomiye darbe, işsizliğe darbe, sanayiye darbe, üretene darbe yaparak, üretmeyen sadece hazıra alıştırılan bir tüketim toplumu üretildi. Şimdi de kalkmış toplumu darbe yapacaklar diye korkuya sevk ediyoruz. Sorunu önce kendi yaptıklarımızda aramasını bilmeliyiz. 

Ülke de hayat adeta durma noktasında, üretim çarkları işlemez durumda işlemeyen çarkların yarattığı işsizlik cici rakamlar verilerek geçiştiriliyor. Tarım ve hayvancılıkta neredeyse her ürünü ithal eder olduk. Esnaf kepenk kapatacak aşamaya gelmiş. Kiralık işyeri olanlar kiralarını ödeyemez durumda. Elektrik-su-gaz faturaları vatandaş ödeyemeyince askıya kadar düşmüş. Ama biz kalkıp bak bu paket daha iyi gelecek diye rüzgâr estiriyoruz. Bu durumu yaratanlar şimdiye kadar uygulanan plansız-programsız üretmeyen politikaların varlığıdır. Devlet bu zor geçen günlerde vatandaşının yanında durarak maddi ve manevi destekleyici kararlar almalıdır. Ancak Devletin kendisi zora girmiştir. Kamunun ve özel sektörün borçları için Devlet ödeyecek dış kredi bulmakta zorlanmaktadır.

Siyasi muktedirler durmadan artış gösteren döviz kuruna çözüm bulmak için birçok ülkeden SWAP yoluyla para değişimi yaparak çözüm yaratma çabasında olmasına rağmen Katar ve Çin den alınan paralar ekonomide ki çarkları dönüştürmeye yetmemektedir. Ülkemizin 12 ay içerisinde ödemesi gereken 169 Milyar dolar borcu bulunmasına rağmen var olan altın ve döviz rezervleri 84 milyar dolardır. Durum döviz dünyasında sert yükselişlere neden oluşturunca da değersizleşen satın alma değeri düşen Türk Lirasından dövize doğru kayış başlamıştır.

Başlangıçta faizi indir yoksa seni indiririm diyerek zorlanan Bağımsız kalması, çözüm üretmesi gereken Merkez Bankası’nı yok edip sadece banka konumuna getirerek yönetimini de liyakatsiz ellere teslim edersen olacağı da budur. Merkez Bankası sadece banka işlemleri yapan bir kurum değil, ülkenin ekonomik gidişatını, fiyat istikrarını, finansal yapısını, enflasyonunu, mali piyasalarını izleyerek düzenleyici kararlar alan kur rejimini ayarlayan, altın ve döviz rezervleri yaratan bir kurumdur. Ülkeyi tek adam direktifleri ile ehil olmayan ellere teslim ederseniz vatandaş feryat eder ülkede “Doğan görünümlü Serçe” olmaktan kurtulamaz.