Medeniyet, kelimesinin uydurukçası olarak düşünürdük uygarlığı Oysa “kültür” milli”, “medeniyet” milletlerarası ve “uygarlık” cihanşumul bir kavram İşte bu uygarlık kelimesi Uygurların insanlığa hediye ettiği, cihanşumul bir kavram Yani bu demektir ki dünyayı uygarlık ile tanıştıran bu Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleridir Kızıl Çin onlara “yeni sömürge” anlamına gelen “sinkiang” veya Sincan” diyorlar Urumçi şehrine gittim Sokaklar insan dolu ”Bunca insan her şehirde olmasa gerek” dedim yanımdaki arkadaşa İşaret parmağı ile dudaklarını kapatıp ”sus” işareti yaptı Daha tenha bir alanda özellikle başka şehirlerden getirilen işgalci Çinliler olduklarını söyledi Özellikle başka şehirlerden getirmişler çünkü şiddet uygularken acımasız olsunlar tanınmaz olsunlar diye Doğu Türkistan işgal altındadır.
Doğu Türkistanlı genç kızlar liseyi tamam edince yani on sekiz yaşında kendilerine “Şanghay’da iş bulduk işe yerleştirildiniz” diye kandırılarak götürülüyor Şanghay kalabalık ve Urumçi’ye uzaktır Geri dönüş sıkıntılıdır Orada iki-üç yıl çalıştıktan sonra işten atıyorlar İşten atılan genç kızın tekrar baba yurduna dönmesi yasak Orada yeni iş bulup çalışmak mecburiyetindeler Koca Şanghay sokaklarında kayboluyor zavallılar Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz Çinlilere “çumalı” (karınca”) diyorlar “Karınca” demek Karınca gibi kalabalık ve karınca gibi küçük olmaları sebebiyle 1997 yılında Andican şehrinde çalışmakta olduğumuz devlet üniversitesinde çalışan bir arkadaşın akrabası bir kadın ile oğlu gelmişler “Sizi de tanıştırayım” dedi Kendisi de Uygur Hatta o zaman yetmiş yaşında Halime apa vardı Şaireydi Bu gidişimde vefat ettiğini öğrendim Rahmet diledim Hatta Halime apa, “Türkiye’de bir büyük insan vefat etmiş, küçeler insan dolu “kim bu” diye bana soranlara kendisi cevap vermişti O da Erkin Alptekin beyden öğrenmiş “O vefat eden kette adam Alpaslan Türkeş’tir” demişti.
1997 yılındaki Doğu Türkistan’dan gelen ana oğuldan on yaşındaki oğul Eldarbeg ile sohbet ettim Her şeyden şüpheleniyordu Her sözden sonra “çumalıya söyleme” diye tembih ediyordu Oysa söyledikleri sır olacak gizli olacak bir şey değildi Ama yine de anası öyle tembih etmiş Urumçi’deki tembih Andican’da da devam ediyordu Ev sahibi olan akrabaları “yok söylemez burası Hıtay değil deseler de çocuk mutlaka “çumalıya söyleme” diyordu İstanbul’u işitmiş başka bir kelime bilmiyordu Türkiye’ye dair Eldarbeg anası ticaretle meşgul olduğu için onun geldiği taksinin bagajına saklanarak kaçmış Geri gitmeye de niyeti yok Tek kardeş zaten babası vefat etmiş Hem Arap harfleriyle hem de Çin yazısıylar “Allah” yazdırdım Biraz yumuşadı Bir olumsuzluk olmadığına inanmaya başladı Şöyle bir diyalog geçti aramızda
-Eldarbeg Urumçi’de nasıl yaşamaktasınız?
-Urumçi küçeleri çumal dolu Topalan bolsa anam “pencerenin de altına doğru yat” der Tez tez topalan (nümayiş, gösteri)olur Alıp götürdüklerini bir daha geri vermezler Ölüsü gelir bir yıl sonra
-Buraya nasıl geldin?
-Anam ticaretçi Bişkek’e ticaretçi taşıyan taksinin bagajında fazladan pul vererek saklanıp kaçtım Geri gitmeyeceğiz Zaten geri gitsek bizi hapse atarlar
Eldarbeg ile fotoğraf çektirmek de epeyce bir ikna sürecinden sonra gerçekleşti “Çumalıya verme, beni öldürürler” diyor da başka bir şey demiyordu Doğu Türkistan’ın ileri gelenleri de Özbeklere sitem ediyorlardı “Biz onları Rus zulmünden kurtardık Askerimizle beraber savaştık Onlardan asker istemiyoruz bize silah alacak para yardımı yapsınlar” diyorlardı Elbette imkansız bir durum bu Doğu Türkistan’da başında doppisi olan herkes Müslüman ve Uygur Türküdür Hem Çinliler için hem de birbirini tanımak için önemli işarettir doppi Uygurca ile Özbekçe aynı dil gurubundan gelmektedirler Kıpçak kolundan olan bu iki dilde kelimeler aynı denecek kadar benzerlikler taşır.
Çin hükümeti “Doğu Türkistan ile ilgilenen, alaka kuranlar ile Dalay Lama’nın Tibet için verdiği bağımsızlık mücadelesine destek verenlerle “ticareti keserim” tehdidinde bulunmaktadır Tibet de Budist olduğu için onlara fazla baskı yok ama kardeşlerimize, Doğu Türkistan’a baskı değil zulüm var Ayrıca bizdeki Maocuların orada kendilerine verilen bir masada Türkiye ile yapılan ticaretten pay aldıkları söylenmektedir Almanya’da son yıllarda kurdurulan yeni bir “Doğu Türkistan diasporası” gurubu elbette davayı zayıflatacak güçsüz kılacak bir durumdur Doğu Türkistan’a hürriyet! Doğu Türkistan’a erkinlik! Doğu Türkistan’a “GULLAP YAŞNAGEY” diyerek dualarda bulunuyoruz Daha çok destek daha çok ses vermek gerek unutmayalım