Selami Mutlu
Dolar aldı başını gidiyor. Piyasalar panikte, faizleri düşür ey diyerek tetiklenen kurlar durmak bilmiyor. Tekrar bir Ey çekerek piyasalara düzen vermek yine sizin elinizde. Sanayi de, ticarette, üretimde, turizm de tık yok. Piyasalar ürkek ve korkak. Yatırım yapan yok. Akıllarda ve hedefte sadece Anayasa değişikliği ve Başkanlık var. Kuyruğuna takılan MHP ile konu doludizgin gidiyor.
Biraz durup düşünmek ve nefes almak zamanıdır. Bir pazara in de halkın halini gör. Dinle onları ve feryatlarını. Tuzu kuru olanların dışında dik duran yok! Gerçi halkımız bir tencere bulgur bir teneke ayranla ya Rabbi şükür diyor amma,78 milyon Dolara alınan Başkanlık uçağını da görmüyor değil. Sen yinede halkın Tevekkül edişine kanma sakin atın çiftesi sert olur bilesin…
Bir taraftan uçak alırken, dolarları bozdurun derken diğer taraftan dolaylı zam furyasını da başlattın. ÖTV-petrol-gaz-elektrik derken her şey aldı başını gidiyor. Maliyetler yükselince de üretim de tüketim de dip yaptı. Halkımız gramla yiyip gramla çıkarıyor. Üstelik kurlar dur durak dinlemiyor. Ekonomide ki bu gerilemeyi sakın dış güçlere bağlama, bizi kıskanıyorlar, tam kalkınacaktık ki bize çelme takıyorlar deme, bütün bunlar senin yönetiminin ve beceriksizliğinin sorunları. Sakın 15 Temmuz’u hedef gösterip mazeret yaratma. Ne olduysa senin çaktırmadan kandırılman, aynı menzile yürüyoruz diyerek göz kırpman sonucunda oldu.
Hepimiz aynı gemideyiz senden fazla ülkenin refahta olmasını bizde isteriz. Her şey bir tarafa şimdi ekonomide bir gelişme ve ilerleme sağlamak istiyorsan, sorun yaratan nedenleri ortadan kaldır. Sadece sonucu iyileştirmeye kalkmak ekonomide gelişme sağlamaz sadece günü kurtarır. Bir ülkenin parasının değer kazanması için, sermaye birikimi, tasarruf oranı, Teknik ve Teknolojide ki seviyesi, üretim kapasitesi gibi faktörlere bağlıdır. Tabiidir ki sadece bunlar ekonomiye yeteri güç sağlamaz. Ülkenin sosyal ve siyasal yapısının da rayında ilerlemesi gerekir. Bu raylardan biri demokrasi diğeri de hukuktur. Ekonomide bu iki ray üzerinde yürür ve gelişir.
Ülkenin gazetecilerini hapse atarak, aykırı düşünen Televizyonları kapatarak, senin gibi düşünmeyenleri susturarak, AB ye ABD ye önüne gelene diplomatik dil dışında bir söylemle posta koyacaksın, halkım isterse idam cezasını onaylarım gibi popülist sözler söyleyeceksin, AB ile vardığın ve imza koyduğun anlaşmaları yok hükmündedir diyerek umursamazca bir tavır takınacaksın, sonra biz Suriye’ye Esat rejimini devirmek için girdik diyerek çark edeceksin. Bütün bunlardan sonrada ülkede ki ekonomi rayından çıkmayacak öğlemi?
Millet eşeğini kaybeden sora bulan ama yine kaybeden hoca’ya döndü. Türk parası değer kaybetmiş, bütçe erimiş, vatandaşın cebi delik cepkeni delik kimin umurunda? Sahi sen ülkeye refah ve huzuru güveni sağlamak için iktidar olmadın mı? Al sana ölmeyeceğin kadar asgari ücret bu ülkede yaşa diyorsun. Senin tuzun kuru. Ölene rahmet kalan sağlar bizimdir öğle mi?
Bak kardeşim biz Ta Orta Asya’dan kalkıp at sırtında buralara kadar gelmiş bir milletiz bizi fazla yorma yorgunuz zaten. Sorun çözücü olmak istiyorsan, ekonomide var olan iki büyük soruna çözüm ara. Bunlardan biri ekonomide ki durgunluk, diğeri de iç talepteki gerginliğin artması, şirketlerin satışlarında ki düşüş. Tabi bunlar yeterli değil OHAL Yasasının varlığı, yaşanan siyasi krizlerin yarattığı gerilim, kurların durmadan artışı üzerinde baskı oluşturuyor. Ülkeyi yönetenler devamlı dış dünyanın ekonomimiz üzerinde oyun onadığını söylerken aynı zamanda kendi acizliklerini de ifade etmiş oluyorlar. Ekonomiye güç kazandırarak ayakta durmayı dış dünyayla rekabet etmeyi öğrenseydik bu gün yaşanan krizi umursamıyor olacaktık.
Ekonomide ki sorunları ve kur artışını çözeceğiz diye toplanan ekonomik kurulda alınan kararlar çözüm getirmediği gibi adeta dağ fare doğurdu dedirtmiştir. Kur artışı devam etmektedir. Son yıllarda yapılması gerekli olup ta yapılmayan ekonomik reformların yapılmamış olması bize bu sorunları yaşatmaktadır.
Ekonomiye kazandırılması gereken reformları bir yana bırakıp Başkanlık ve Anayasa değişikliğine kilitlendik. Ancak ülkenin Anayasasını–sistemini-rejimini değiştirmekle bir yere varılmayacağını ekonominin rayına oturmayacağını bilmemiz gerekir. Ülkemizin uygar dünyanın uyguladığı modern iktisadi zihniyete, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne, rasyonel tutum sergileyen siyasi davranışlara ihtiyacı vardır.
Ekonomide ki dengeyi kurmak, kur artışını azaltmak yönetimin işi olmasına rağmen, ekonomide siyasi ve rasyonel kararlar alabilecek bir irade ihtimali bu gün görülmemektedir. Dolarları bozdurun TL ve altına yatırın söylemi başta olmak üzere batıya karşı takınılan sert tavır ve sözler, son dönemde yapılanların işleri daha da zorlaştırdığı ortadadır. Bu gerçeklerin ışığında ABD nin hapşırması bile Türkiye de nezle etkisi yaratmaktadır. İçerde yaşanan siyaset, Başkanlık ve yasa değişikliği dayatması, Irak ve Suriye de ki jeopolitik riskler, dış finansman açığı, cari açık gibi olumsuzluklar ekonomimiz üzerinde olumsuz baskı yaratmaktadır.
Ekonomimiz durağandadır, piyasalar paniklemiştir. Acil önlemler gerektiren rasyonel çözümler sağlanamazsa korkarız ki ileri ki günlerde bugünleri de arar olacağız.
NOT: TBMM Başkanlığı sırasında emrinde çalışmaktan onur ve gurur duyduğum Başkanım İsmet Sezgin’e dosta, sevgi insanına, Türkiye sevdalısına, Tanrıdan rahmet geri de kalanlarına başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun.