İsrail adlı terör örgütünün zulmü arşı âlâya ulaştı. Tarihin gördüğü en büyük soykırımlardan birine, maalesef tanıklık ediyoruz.
Siyonist, tıynetinin gereğini yapıyor, bunu anladık. Anlamakta zorlandığımız ise, başta ABD ve diğer iri kıyım devletlerin, hadi olmayan onur ve ilkelerini çiğnemelerini bir kenara bırakalım, vatandaşlarından Gazze Soykırımına karşı yükselen isyan çığlıklarını zorbalıkla bastırmaya çalışmalarıdır.
ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ‘demokrasinin kurucusu’ (!) devletlerin, Gazze’de yaşananlar karşısında vicdanın ve insanlık onurunun sesi olmaya çalışan vatandaşlarına karşı sergilediği demokrasi ve özgürlük karşıtı baskılar, Batılı domuzların makyajını bir anda döktü.
Kendisini ‘özgürlükler ülkesi’ diye pazarlayan ABD, mevzu İsrail ve Siyonizm olunca, en küçük bir şiddet içermeyen üniversiteli protestolarını dahi polis zoruyla sindirme yolunu seçti.
Bununla da yetinmedi, İsrail adlı terör örgütüne ve Siyonizm adlı terör ideolojisine karşı en küçük bir eleştiri ve protestoyu yasaklayan bir yasal düzenlemeyi, apar-topar parlamentosundan geçirdi.
DOMUZLARIN ÖZGÜRLÜK ve ADALETİ BURAYA KADAR
Nedir bu rezalet? Türkiye gibi tam anlamıyla demokratik olan devletlerde, şiddete âşık ve terör bağlantılı göstericilerin saldırısı altında bile metanetini koruyan polislerin, bazı hallerde eylemcileri etkisiz hale getirmek için başvurduğu orantılı zorlamayı dahi şiddetle eleştirme hakkını kendisinde görüyor, ABD ve yancıları.
Ve her yıl, kendilerini ‘ölçü koyucu-karar verici’ mevkiine konumlandırarak, dişlerine göre buldukları bizimkisi gibi ülkeleri ‘antidemokratik ülkeler’ diye sınıflandıran raporlar yayınlayabiliyor.
Maalesef suçlanan hiçbir ülke de çıkıp, “Ulan sen kim oluyorsun da bizim hakkımızda ‘sıfırcı hoca notu’ basmaya kalkışıyorsun? Bizim gözümüzdeki saman çöpünü bırak da kendi gözündeki merteği gör…” diyemiyor.
Yani ‘adaletin gücü’ değil, ‘güçlünün adaleti’… Siz buna ‘domuzların adaleti’ de diyebilirsiniz.
Siyonizmin kölesi olan ve azdırılmış Yahudileri, mazlum Müslümanların üzerine, adeta birer kuduz köpek haşinliğiyle saldırtan bu Batılı domuzlar, yaptıkları insanlık dışı eylemlerle, bir anlamda kendi günahlarının bedelini Müslümanlara ödetmeye çalışıyor.
Peki, başarabilecekler mi?
7 Ekim’den bu yana yaşananlara ve Batılı domuzların insanlık onuruna karşı sergiledikleri ihanete bakarsak, başarabilecekleri kaygısına kapılabiliriz.
Lakin tarih öyle söylemiyor. Ne zaman ki zulüm arşa çıkmış, zalim mutlaka başını sert bir kayaya çarpmış. Ölçü belli; ‘haddini aşan zıddına döner’.
Allah’ın izni ve lütfuyla bu sefer de böyle olacak. Gazzeli mazlumların dik duruşu ve tüm dünyadaki üniversiteler ile insaflı topluluklardan yükselen vicdanın sesi, insanlığın onurunu kurtaracak bir hareketin doğuş işaretlerini veriyor.
İnanıyoruz ki, vicdan ve insanlık onuru, Siyonist-Evanjelik zalimliği yenecektir.
DEĞERLER SİSTEMİ TÜKENDİ
Gazzeli masumlara yaşatılan bu acımasız soykırım, bizzat bu eylemi yapan ve destek olanların sonunu hazırlayacaktır.
Bir kere, yaşanan vahşet karşısında, Batılı ahlâksızların zulme destek tavrı, 200 yılı aşkın süredir bütün dünyayı kendisine bağlı ve bağımlı kılmaya yarayan ‘Batılı değerler sistemi’ algısını yerle bir etmiştir.
Bu saatten sonra, kendilerini özgürlük-demokrasi-insan hakları ve sair hasletlerle pazarlayan dolandırıcıların, sömürgeleştirdikleri ülkeler ve insanlar nezdindeki itibarları, sosyal ve kültürel üstünlükleri bitmiştir.
Bu saatten sonra, gariban ve zavallı gördükleri ülkelere/insanlara, ne demokrasi, ne adalet, ne insan hakları söylemleri pazarlamaları mümkün olmayacaktır.
Batı, Siyonist Yahudiler uğruna, temsil iddiasında olduğu tüm değerleri, Cahiliye Devri müşriklerinin aç kaldıklarında, helvadan yaptıkları putlarını yedikleri gibi yemiştir.
Aynı zamanda, kendi vatandaşları nezdindeki itibarlarını da sıfırlamışlardır. En demokratik protesto hakkını kullanan üniversite öğrencileri ve akademisyenleri polis zoruyla sindirmeye çalışan, birçoğunu ters kelepçeyle tutuklayan yönetimlerin, kendi vatandaşlarına bile demokrasi palavraları atma dönemi bitmiştir.
BAŞLARINA GELECEK VAR
Tüm bunlardan öte, İsrail adlı terör örgütü ve Siyonist terör ideolojisinin, tarihî süreç içinde bir kez daha yerle bir olma vakti gelmişe benziyor.
Tarih bize; Siyonist Yahudiliğin gemi azıya aldığı her dönemde, başına çok büyük felaketler, sürgünler, katliamlar geldiğini öğretti. Galiba onların başına, bir kez daha benzer akıbetin gelmesi hiç uzak değil.
İnsanlığın onurunu korumaya çalışan Gazzelilere… Üç oğlunu ve dört torununu, İsrail adlı terör örgütünün, hedef gözeterek attığı füzeyle katletmesi karşısında bile dik duruşunu bozmayan İsmail Heniye gibi yiğit adalet savaşçılarına selam olsun.
Mevla neylerse güzel eyler.