Duanın gücüne inanmak

Zafer Çam

Kasabanın birinde, caminin tam karşısında arazisi olan bir adam, arazisi üzerine içkili bir gazino inşa etmeye başlamış.

Mahalle halkı cami imamı ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler.

Türkiye’de gazino açmasını engelleyecek bir kanun yok, burası laik, demokrasiyle idare edilen bir ülke, isteyen kendi arazisi üzerine isteği işyerini aça bilir.

Türkiye sınırları içerisinde nasıl bir iş yeri açacağınıza da yasal olarak karşı çıkan yok.

Devlet vergisini aldıktan sonra ülkede her türlü kazanç kapısı serbest.

İsteyen çay ocağı da açar, meyhanede açar, isteyen kerhanede açar önemli olan ödeyeceği vergisi.

Yapacağı işyeri camiye, okula yakınmış önemli değil, önemli olan mesafesi.

Belediye başkanları da her türlü işyeri açmak isteyenlere ruhsatını veriyor.

Bu işler dünde böyleydi, bugünde böyle, yârinde böyle yürümeye devam edecek.

İş yeri açmak isteyenlerde devletin aradığı özelik vergi mükellefi olması.

Mahalle halkı ve cami cemaati ne kadar istemiyoruz bu işyeri bizim mahallede yapılmasın dedilerse de.

Gazino sahibi imarda yapma iznini almış ve inşaatın temellerine başlamış.

Mahalle halkı gazino inşaatına ne kadar karşı oldularsa da yetkililerden bir şey çıkmayınca…

Cami cemaati imamın önderliğinde her namaz sonrası Allah’a yalvarmaya başlamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu gazino için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.

İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir gök gürlemesi yıldırım düşmesi sonucu gazino binası yerle bir olmuş.

Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak gazino sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,

Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.

Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hâkim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp;

“Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, demiş.

Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.

Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir gazino sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan ve inkar eden bir imam ve cemaati…!

Ne garip değil mi?

Hem duanı gücüne inanacaksın hem ide inkâr edeceksin bu nasıl bir Müslümanlık demezler mi insana.

Halimiz bu.

Fazla söze ne gerek var mı?

Konunun uzmanı iki kelimeyle bugünkü cami imamlarının ve cemaatin şuurunu ortaya koymuş durumda.

Her gün beş vakit huzuruna durduğu Allah’tan değil haklı olduğu davada korkan bir imam olur mu?

Bunlarda imam değil ancak namaz kıldırma ve cami görevlisi olur.

Memur diyorum çünkü bunların kimin memuru olduğu beli olmuyor mu?