EFLATUN NEİMETZADE
Azerbaycan halkı - cesaret, hüner, kahramanlık, mertlik tecessüm etmiş, sözün hakiki manasında yetenekli bir halktır. Tarihin bütün kademelerinde dünyanın en nadir yetenekli kahramanları, şairleri, yazarları sadece Azerbaycan’da mevcut olmuştur. Elbette ki Türk dünyasında da düşünürler az değiller. Fakat Azerbaycan yetenekler cennetidir, bu bir gerçektir. Rönesans öncesinde dünya şirinin Güneşi sayılan Nizami Gencevi; Orta Çağ’ın deha şairi, şiir mücevheri Muhammed Fuzuli; romantik dönemin incisi Molla Penah Vagif, İmamettin Nesimi; Doğu’da ilk operanın yaratıcısı Üzeyir Hacıbeyli, XX. yy. çağdaş deha bestekâr - Gara Garayev, Fikret Amirov, Arif Melikov gibi muazzam üstatlar müzik tarihimizin altın sayfalarıdır. Şairler - Samet Vurgun, Resul Rıza, Bahtiyar Vahabzade… Orkestra şefleri Niyazi, Rauf Abdullayev; Dünya siyasetinde derin akla, olağanüstü zekâya sahip Ulu Önderimiz Haydar Aliyev - XXI. XXII. yy. deha şahsiyetleri olmuşlar. Haydar Aliyev şöyle demiştir: “Azerbaycan’da her taşın altında bir yetenek yatıyor.” Azerbaycan, dünyaya büyük şairler, yazarlar, bestekârlar, devlet adamları vermiştir ve halkımız bu dehaların zekâ çeşmesinden devamlı faydalanmışlar.
ÜSTÜN YETENEKLERİN DEVAMCILARI
1960-70-li yıllarda Azerbaycan’da yeni genç kuşak yetenekli insanlarımız parlamaya başladı. Yazar Anar, Elçin, şair Fikret Goca, Ali Kerim, piyanocu Ferhat Bedelbeyli, besteciler arasında Emin Sabitoğlu, Ferec Garayev, Ogtay Kazımov, daha nice-niceleri vardır ki gururumuz sayılıyor. Onlardan daha genç olanı Serdar Ferecov ismini dünyaya tanıtmıştır. 1973 yılında A. Zeynallı Müzik Kolejinin Tar sınıfına alınır. Hocası tanınmış Tar ustası Behram Mansurov’un sayesinde Serdarın ufku kısa zamanda parlıyor ve besteler yazmaya başlar. Kolej müdürü V. Adıgüzelov, iti ufku, derin tefekkürü ve hakiki yeteneğe malik genci deneyimli kompozisyon hocası A. Azizli’nin kompozisyon derslerine devam etmesini öneriyor. Böylece Serdar – Gara Garayev’in ekolünden olan A. Azizli hocası sayesinde beste üretmek isteğine kavuşur. Sanki kocaman Dağ’ın sinesinden oyulan çeşme suyu gibi besteler peş-peşe akmaya devam eder. Kompozisyon dersleri alırken adeta zekâsı iyice parlıyor ve kalbe yatkın, halk müziğinin etkisiyle besteler yazar. Piyano için Prelütler, Varyasyonlar, Violin ve Piyano için “Skertso”, “Eleğiyim”, Piyano için Sonat, Simli Kuartet, iki Tar, iki Kemençe ve Piyano için Kuintet, halk çalgı aletleri için Dans yazar. Bu eserler orijinalliğiyle seçiliyor; benzersizdir, eserlerde yeni ruh, ifa tarzı, Serdar’ın tahayyül ürünüydü, ona mahsustu.
ZİRVELERE YÜKSELEN BESTEKÂR
Kolejdeki kompozisyon bölümünde Serdar’ın yeteneği öyle parladı ki, 1982 yılında onu hemen Devlet Konservatuarına aldılar. Bu yıllarda yetenekli besteci Hayyam Mirzazade – Gara Garayev’in sınıfından mezun olmuş ve Sovyet Cumhuriyetlerinde ismi tanınıyordu. Hocası şanslıydı, sınıfına yetenekli, kendine öz yaklaşım tarzı, orijinalliğiyle seçilen eserlerin bestecisini, hakiki yetenekli bir genci almış bulunuyordu. İki üstün zekâ insanların yetenekleri harmanlanmış oldu ve Serdar kısa zamanda Sovyetler mekânında hakiki yetenek adamı olarak tanınıyordu. Örneğin, Kafkasya ülkelerin Müzik Konkurunda hocasıyla birlikte Serdar’ın da Klarnet, Violin ve Piyano için “Triyo” eseri Sovyet bestecileri tarafından beğeni topladı. Artık Azerbaycan’da değil, Sovyet Cumhuriyetlerinde kendi üslubu, kendi tahayyül mahsulü, çağdaş, fakat milli halk makamlarımızın zemininde pelit gibi yükselen ve dünya insanları tarafından büyük beğeni toplayan eserleriyle besteci Serdar Ferecov’un ismi öne çıkıyor. Onun Diploma eseri Büyük Senfoni Orkestrası için yazmış olduğu Senfoni ona şan ve şöhret getiriyor.
Dünya şefi olarak ismini fezalarda tanıtmış Prof. Rauf Abdullayev bu Senfoniyi 1989 yılında “Yüzü Zirveye” adıyla Gençler Festivalinde Devlet Senfoni Orkestrasında ifa etti. Serdar’ın bu eseri de yurt dışına açıldı. O Yüksek Lisans eğitimini Konservatuarda devam ettiriyor, eserler zincirini yaratmaya devam ediyor.
DÜNYA ORKESTRALARINDA ESERLERİ ÇALINIYOR
Nevruz şenliklerinde seslenen simli orkestra için yazmış olduğu beş hisseden oluşan süit – “Halay”, Değişme”, “Meze”, “Kulak falı”, “Dans” adıyla - Moskova’da, Kazan’da İstanbul’da Almanya’da ve Amerika’da seslenmiştir. Serdar Ferecov’un ismi yurt dışındaki afişlere taşınıyor. Kısa zaman diliminde Serdar Ferecov ismi - dünya konser salonlarında Gara Garayev’in irsini, üslubunu, yazım tarzını tebliğ eden ustalar listesine alınır. Evet, şu bir gerçektir ki, Serdar Ferecov bir dünya bestekârı ünvanına sahiptir. İngiltere, Amerika, Almanya, Türkiye, Avusturya, Vietnam ve pek çok ülkelerden özel siparişler alıyor. Onun senfoni eserlerini dinlemişimdir: fevkalade çağdaş, devrin nabzına uygun ifa tarzı, her türlü üsluplara yatkın, cilalanmış, bitkin ve kalpleri okşayan müziğiyle Serdar Faracov olağanüstü güzellikte eserler yazmaya devam ediyor.
TÜRKSOY Genel Sekreteri Prof. Düsen Kaseinov’la birlikte onun “Köroğlu” Senfonisini dinledik. Her ikimiz hayran kaldık, bu senfonide Türk dünyası halklarının milli halk müzik ananelerinden ustaca faydalandığına hayran kaldık. Özellikle - Kazak, Tatar, Başkurt, Kırgız, Özbek, Türkmen ve Türk toplulukları, ayriyeten Doğu ve Orta Doğu, Şark halkların milli müzik ananelerini profesyonelce senfonisine yerleştirmiştir. Serdar Ferecov’un eserlerinde muasır caz türünden tutun da “rok”, “dodokafon” ve dünya halklarının folklor müzik ananelerinin etkisini de duymak mümkündür. Yani dünya halklarının müzik ekolünden de ustaca faydalanır ve dünya insanlarının ruhuna, mantığına, algılama ve anlama alışkanlıklarına uygun üslupta çeşit-çeşit eserler yaratıyor.
Dünya ülkelerini dolaşırken tar aletini de yanına almayı unutamuyor. Çünkü onu besteciliğe götüren Tar olduğunu unutamıyor. Bir seferinde Avusturya’da seminere katılıyor ve Tarda “Seğah” ve “Şur” muğamını ifa eder. Salondakiler hayranlıkla onu coşkuyla ayakta alkışlıyorlar. On yıl sonra Avusturyalı besteci “Leylanın Rüyaları” adında opera besteler, orkestraya Tar enstrümanını ilave eder ve Serdar’ı Tarı ifa etmeye davet eder Viyana Operasına. Orkestrayı Rauf Abdullayev idare eder ve Serdar dört temsilde orkestrada Tar çalar.”Oku Tar, oku Tar, seni kim unutar” (M. Müşvik). Şair çok güzel demiştir. Yani milli tarımızın tanıtılmasında da emeği büyüktür Serdar’ın. Eserler listesine bakıyorum hayret ediyorum. Serdar beş operet yazmıştır – iki müzikali Aziz Nesin ve Reşat Nuri Güntekin’in eserleri üzerinedir. Sinemalara tiyatrolara, TV serilerine yazmış olduğu eserler listesi baya kabarık ve fazladır. Hala mahnı türündeki eserlerini dinlediğimizde kalplerimiz coşuyor, duygularımız içimizi ısıtıyor. Ne kadar hoş, hazin, oynak ve ritmiktir bu şarkılar. Bütün bunların yanında ben besteci olarak Serdar’ı monumentalist, muhteşemliğiyle zirvelere yükselen dünyevi eserler yazan besteci olarak niteliyorum.
SERDAR FERECOV DÜNYA BESTEKÂRIDIR
Yazmış olduğu eserlerin zemininde milli olduğu kadar da sağlam ve dünya halklarının yaşam tarzını, nabzını, duygularını, ruhunu okşayan beşeri müziklerdir. Milliyetinden, ülkesinden asılı olmaksızın her bireye, her insana hoş duygular, estetik güzellik paylayan müzik üretiyor, yaratıyor ve seslendiriyor akıllarda - Serdar Ferecov.
İster yazar, şair, ressam, isterse de bestekâr olsun, yaşadığı vatanın, devrin, zamanın acılarını, beşeri duygularını, acısını, kederini eserlerinde göstermeye gayret edecektir. Büyük şairimiz Fuzuli’nin doğumunun 500 yılına Büyük Orkestra için “Cefadan Öteye” adlı poem yaratıyor. Ayrıca Üzeyir Hacıbeyli’nin vefalı eşi Melike Hanımın doğumunun 100. yılına “Okunmamış Laylay” eserini yaratmıştır. Hocalı soykırımı ve Garabağ hadiselerine ithafın “Kaçkın” Ballada’sını (1995); Ulu Önder Haydar Aliyev’in anısına Bariton, Koro ve Büyük Senfoni Orkestra için “Büyük vatandaş hakkında Oda” muhteşem eserini yaratıyor. Garabağ’da helak olan vatan evlatlarımızın anısına ise “Matem Harayları” etkileyici eserini yazmıştır.
Serdar çok üretken dünya bestecilerden sayılır; devamlı, aralıksız, ara vermeden, gece ve gündüz demeden piyano arkasından kalkmıyor. Ve sadece notalar yazmıyor, o düşünüyor, her sözün söz altı manasını aktarıyor; bir şair, yazar gibi tefekkürünü işe salıyor ve ana amaca yönelik müzik dramaturgisini yaratmaya çalışıyor ve hep başarılı oluyor. Çalışmak, müzik vasıtasıyla insan ruhunun derinliklerine inmek, dramatik kurguya dayalı olaylar, tezatlar, ressam gibi müzikte çeşitli renkler silsilesini yaratmak azmi onun yaratıcılık metodudur. Neticeye varmadan, ana amaca ulaşmadan rahat olmuyor, mızıldanır, hım-hamlar, züm-zümeler, fısıldamalarla rahatsızlığını ifade eder ve sonuca vardığında rahat nefes alır, yüzü gülüyor. Onu çok izledim, çok gözlemler yaptım, onu böylece keşf ettim.
Serdar gerçekten de dünya bestekârıdır, üstün yeteneklidir ve Azerbaycan’ı dünyada en iyi şekilde temsil eden uygar, çağdaş ve üstün yetenekli bestekârımız, gururumuzdur. DEVAMI VARDIR