İnsan ihsan ve cömertlik yaparken, bedeni düşünerek yaparsa hem bedende şişmanlama veya bir takım hastalıklar ile nefsin cimriliği aç gözlülüğü ortaya çıkar, ihsan ve cömertlik ruhun mutluluğu üzerine olursa, hem dünyada ve ahrette ebedi saadete kavuşulabilir. Bu saadete aklını dini ilimlerle süsleme, fitne fesattan, tartışmadan uzak kalma, nefsin isteklerine boyun eğmeme sonucunda ruhun mutluluğu sağlanır. İslami ilimden, takvadan uzak olanlar, Şeytanın vaadi gereği ahrete imansız gitme, hem de ilahi rızadan mahrum kabirde rahat yatmama ve mahşerde de hesabı kaybedenlerden olmayla karşılaşabilir.
İman edip şirkten korunmanın ilk mertebesi kişinin kendi nefsi ve vicdanı arasında olan takvasıdır. İkincisi, insanın kendisiyle diğer insanlar arasındaki hususlarla ilgili olan takvasıdır. Üçüncüsü de, insanın kendi ile Allah arasındaki takvası ise ihsan olup, buda tahkiki imanıdır.
Nefsin kötü sıfatları olan yalancılık, şirk, kibir, alaycılık, cimrilik, aç gözlülük, kıskançlık, ırkçılık, kin, kötü huy ve alışkanlıklardan vb.’den tamamı ile kurtulmak için; 1) İnfak (Malını ve bedenini ve en sevdiğini seve seve Allah yolunda verebilme.) ile Allah ve peygamber sevgisiyle yaşamını sürdürme, 2) Namaz,(her türlü kötülükten alıkoyan namaz olmalı) 3) Zekat-öşür (kazancının gereği belirlenen oranda en iyisinden verme) , 4) Af edici (yapılan kötülülere) ve Dileyici (yaptıklarına tövbe ve af isteyerek pişmanlık gösterme) olma, 5) Sabır (en güzel şekilde sabredicilik gösterme mearic suresi 5), 6) Oruç (takva sahiplerinin orucu gibi), 7) Muhsin olma (iyilik etme, iyi davranma, Allah’ın emrettiğini yapma yasakladığından kaçınma), 8) Ahde Vefa (insanın yaptığına karşı kaba ve haşin davranmama, sabırsız ve şükürsüz olmama) 9) Adalet (miras, evlilik, ticaret kitabımızda yazılı hükümler uyarınca yapılmalı, her konuda samimi ve dürüstlük gösterme ve hakkaniyetle davranma), 10) İlim ( Fen v sosyal bilimlerin yanında ilahi emirleri kapsayan ilimleri de hayatının içinde yerine koyma) 11) Kusur arayıp, kınamadan, laf getirip götürmeden, hayra engel olma ile israf malını saçıp savurmadan, haram ve günahlardan kötü alışkanlıklarından kaçınma 12) Ayetleri yalan sayma veya inkar gelmemeli 13) Her konuda edep gösterme sonunda ebedi saadet elde edilebilir. Nefsin kötü sıfatlarından bir bir kurtulmaya başlandıkça, Cenab-ı Allah’ın istediği ilahi özellikler bürünme sonunda erkekler kemal, kadınlar için kamile sıfatıyla arınıp yücelerek kurtuluşa ve mutluluğa erişilebilir.
Evliya’nın üç özelliği vardır; Takva, edep ve ibadet. Cennete girmenin koşulu, dünyada takva, ibadet, zikir, sabır, şükür, haram ve günahlardan kaçınarak yaşamaktır.
Zünnûn Mısri şöyle demiştir: “Allah, İslam’ı bilgi ile süsledi, terbiye ile yükseltti, takva ile şereflendirdi.”
Takva, kulun Rabbiyle arasındaki sevgiyi rızasını kaybetme korkusudur. O ‘na layık kul olamadım ve yakacak diye korkmaktır. Yanmanın en büyüğü, Hz. Lut a.s. ve Hz. Nuh a.s.’ın eşleri, firavun, Karun, Salebe, Kabil, Ebu Cehil ve Nemrut’un yaşayışı gibi yaşayış gösterenlerdir.
“Beden ruhun evidir.” Bir yoksulu giydirmek, bir açı doyurmak, ruhları emir maruf nehyi anıl münker (Maruf, dinimizin emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı, yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.) yaparak iman ile nurlandırmak, takva ile korumak, salih amel ile yükselme, ilim ile aydınlatmak ve güzel ahlak ile süslemek insan için ne kadar önemlidir? Söz ve yazı ile emr-i maruf âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, dua ederek günah işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile müdahale ise devletin vazifesidir.
Hadisi şeriflerde; (Birbirinize Müslümanlığı öğretin! Emr-i marufu bırakırsanız, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.) [Bezzar] (Bütün ibadetlere verilen sevab, Allah yolunda gazaya verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın sevabı da, Emr-i maruf ve nehy-i anilmünker sevabı yanında, denize göre bir damla su gibidir.) [Deylemî] (Günahkâr bir toplumdaki iyi kimseler, kötülükleri düzeltmeye güçleri yettiği hâlde, düzeltmezlerse, Allahü teâlâ, ölümlerinden önce onların hepsine şiddetli azap eder.) [Ebu Davud] (Allahü teâlâ, bir meleğe, bir beldeyi yıkmasını emreder. O melek, bu beldede hiç günah işlemeyen bir zatın da olduğunu bildirince, Cenab-ı Hak, "Belde halkıyla onu da alt üst et! Çünkü o zat, günah işleyenlere yüzünü ekşitmedi" buyurdu.) [Beyhekî](Eski milletlerden bir kısmına depremle azap yapıldı. İyiler de helak oldu. Çünkü işlenen günahlar karşısında susup, imkânları varken önlememişlerdi.) [Taberanî] (Yâ Resulallah, içinde iyilerin de bulunduğu bir ülke helak olur mu?) diye soranlara, (Evet günah işlenirken, iyiler sükût ederse, hepsi helak olur) buyurdu. (Bezzar)
Hz. Lokman (a.s.) bir gün oğluna şöyle nasihat eder: Yavrucuğum! Dünya derin bir denizdir. Şüphesiz bu denizde çok insan boğulmuştur. Bu sebeple, bu dünya denizinde bineceğin gemi takva, geminin yükü Allah-ü Teâlâ’ya iman, yelkeni de Allah-ü Teâlâ’ya tevekkül olsun. Bu söylediklerime dikkat edersen umulur ki kurtuluşa erersin. Zira senin için bundan başka kurtuluş yolu görmüyorum. Takva ile yapılan zerre miktarı iyilik ve ibadet, mağrurların kibirlilerin dağlar kadar ibadetlerinden daha büyük ve daha üstündür.
Akıllı kimseye; Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat yoluna uygun bir şekilde akaid öğrenmek ve inancını düzeltmek, sonra fıkıh hükümlerini öğrenmesi gerekir. Farz, vacip, helal, haram, sünnet, mendup, şüpheli ve mekruh olan şeyleri bilip gereğince amel etmelidir. İtikad ve amele dair iki kanat elde edildikten sonra da Hak Teâlâ’nın yardımıyla, bütün vakitleri zikirle geçirmeye gayret etmelidir.”
Kabirde rahat yatıp uyuyanlar, ibadetlerini ihlâslı, verilen rızık ile günlük ihtiyaçlarından fazlasını muhtaçlara dağıtma, iyilik ederek, yoksulun darda kalanın ayıbını örtmeye ve kusurunu bağışlama, ihtiyaç sahiplerinin, hastaların hallerini, acizlerin, öksüzlerin, hüzünlü gönüllerin mutluğunu sağlayarak ahret yolculuğu sonunda Allah-ü Teâlâ’da günahlarımızı örtmesi adına rızası beklenir. Selam ve duayla…
Dünya denizi
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.