Dünya Hocalı Soykırımını tanımalıdır (1.yazı)

Eflatun Neimetzade

HOCALI sıykırımı hakkında Sempozyum ve Kongrelerde kouyu tartışmaya devamlı açmışımdır. Türkiye’deki yetkili kişilerle konuştuğumda, bilim adamları arasında, siyasiler, Öğretim Üyeleri ile diyalogumda hamı söylediklerimi, yazdıklarımı, TV’deki konuşmalarımı taktir ediyordur. “Bravo, doğru söyledin”, diyorlar. Ermenistan’ın topraklarımıza tecavüzü dosyasını enine, uzununa, belgelerle, detaylı şekilde anlattığımda pek çok insanlar, sivil toplum teşkilatlarından çoklu olumlu düşünceler, övgüler aldım. Hocalı gibi katliyama  pek çoklarının duyarlı olmamalarını anlamakta zorlanıyorum. Evet, hep diyorlar ki, gerçekten de Hocalı’da soykırım yapılmıştır. Belgeler, resimler, öldürülen sivil insanların; ihtiyar, genç, çocuk, hamile kadınların nasıl öldürüldüklleri ile bağlı resimler, dökümanlar elimde vardır, önlerine koyuram. “Ah”, “Of”, “Bu nasıl bir dahşet?”, “Bu bir soykırım”, diyenler çokturlar.

ERMENİLER, AZERBAYCANLILARI VAHŞİCE ÖLDÜRDÜLER

Ermeni lobbisi, olmayan bir soykırım olayını dünya devletlerinin Meclislerine dek götürüryor ve hayatta izi, belgesi olmayan olayı soykırım gibi niteliyorlar. ABD Meclisi de Soykırım kararını almıştır. O zaman bazı devletler, önlerinde belgeler, resimler, dolu dolu binlerle öldürülmüş kişi ve kadınların, çocukların, kurşunlanmış, mermi ile parçalanmış cesetlerin resimlerine bakarak içleri sızılamıyor mu? Aynı millet evladı gibi kalpleri ağramıyor mu? Biz kardeşiz, kan bir kardeşiz, tarihi geçmişimiz vardır, örf adetlerimiz vardır. Her konuda, her kademede, tarihin bütün sayfalarında bakınız, biz ayni millet olarak yaşamışızdır.

ŞAH İSMAYİL İLE SULTANI-BATILILAR DÜŞMAN YAPTILAR

EVET, Batılı devletler sevmediler Şah İsmayıl Hataiyi, adam XVI. yüyyılda kocaman Azerbaycan Türk Sefevi Devletini yaratmıştır ki, Derbendden, ta Tebrize dek, büyük bir Azerbaycan devleti vardı bir zamanlar. Ve Osmanlı ile komşu olmuştu; yani kardeşin sınırı Ağabeyinin sınırına dayalı olmuş, böylece Osmanlı güvenilir komşu ile sırt-sırta dünyaya hakim olma gücüne sahib olmuştu. İngilizlerin, Fransızların ve özellikle de Rusya İmparatörlüğünün işine yaramıyordu. Doğu’da kocaman Osmanlı İmparatörlüğü, yanında da küçük kardeşinin devleti kurulmuş, Kuzey Kafkaslara dek uzanan coğrafyada yerleşiyordu. Gürcistan ve İrevan Hanlıkları Şah İsmayıl Hataiye vergi ödemeye tabi tutuluyordu. Batılı devletler iki kardeş arasında sıcak çatışma uyandırdılar, ateşler, iftiralar, söylentiler bürüdü memleketi, sonunda iki kardeş savaş için Çaldıranda karşılaştılar. Onları bu savaşa iten timsahlar, balinalar arkada, perde dalında leşlerini bekliyor, sevinçle kardeş savaşını izliyorlardı. Genç Şah İsmayıl Hatai, kendine ne kadar güvenmiş olsa da, oturup konuşmalıydı, ikna etmeliydi, bu kardeş kanının akıtılmasını önlemeliydi. Sultan da suçludur, hadi diyelim ki, küçük kardeş yolunu azmış, ne biliyim, yanlış davranışlar yapmıştır. Oturun masa arkasında, konuşun, bitirin sorunlarınızı. Öte yanda İngiliz parmağı suyu bulandırıyordu, bu tarafta ise Alman ve Fransız casusları iş başındaydılar. Aralarında ateşlenen çatışmanın faturasını Hatai, mağlub olarak canıyla ödedi. Sonuçta, kocaman Azerbaycan Devleti dağıldı, ufalandı, Rusya ile İran arasında paylaşıldı ve bu günlere gelmiş bulunuyoruz.

ÇANAKKELE MEZARLIĞINDA AZERBAYCAN TERKLERİ DE VARDIR

BÜTÜN bu tarihi geçmişimizi bile-bile pek çok dünya devletleri ne düşünüyor acaba? Belki XVI. üzyılının tadını almış, Batı devletlerinin iftiralarını, hain planlarını, yeni modern senaryolarını mı bekliyordur? ÇANAKKELE mezarlarında tek bir Ermeni mezarını bulamadım. Ölenler arasında Azerbaycan Türklerinin isimleri de vardır. Balkan savaşlarına gönüllü katılan, şair, yazar Ahmet Cavad gibiler az değiller. Ben bu topraklarda yaşayan bütün ırklardan olan insanlara, Türk vatandaşlarına saygım vardır. Çünkü Çanakkale Savaşlarında canlarını ölüme atmış, zafere ulaşmışlardır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu bu güzel memleket hepimizindir, bir santim toprağı uğrunda binlerle Mehmetçik şehit olmuştur. Hâlâ Allahu Akber Dağı’nı hatırlayalım, 90-100 bin Mehmetçik soğuk buzlar üzerinde öldüler. Neden öldüler? Vatan için, memleketin azatlığı için, bağımsızlığımız için, bu günün mutluluğu için, değil mi? Bugün Suriye topraklarında, kahraman Mehmetçikler şerefli görevlerini yürütmekteler. Canlarını bu memleket için vermiş nice-nice Memhmetçiyin ruhları şad olsun, Allah rahmet etsin.

Şimdi soruyorum, yaşadığımız topraklarda meskunblaşan Ermeniler ve başka azınlıklar neden bu güzelim Türkiye topraklarını bölmeye kalkıyorlar? Neden aynı topraklarda yaşıyoruz? Neden Kandil Dağlarında “Ermeniyim, ama Türküm” diyen, bağıran yoktur? Topraklarımızı parçalamaya kalkan, Ermenistan Cumhurbaşkanı kendi logosunda Ağrı Dağı’nın resmini neden kaldırmıyorlar? Neden 100 bin Ermenistan vatandaşı Türkiye’de çalışıyorlar? Diplomatik ilişkisi olmayan bir devletin vatandaşının Türkiye’de meskunlaşması doğru mudur? Bunu devlet adamları da basında defalarca dile getiriyorlar. Ama hiç soran varmı ki, düşman bir ülke vatandaşı burada ne yapıyor, ülkemiz aleyhine neler konuşuyorlar? Buna hiç anlam veremiyorum. Gül gibi memleketin içine düşmanlar nasıl sokulmuşlardır, hayret bir şey.

HOCALI’DA ETNİK TEMİZLEME YAPILMIŞTIR

TARİHTEN de bellidir ki, Ermenistan kukla devleti Azerbaycan Türklerinin bin yıllarca yaşadıkları topraklarda kurulmuştur. Bunun belgesini “Ceviz Kabuğu” programında dinleyicilere canlı yayında gösterdim ve kaynakçaları da okudum. Kendi topraklarımızın sahiplerini 1990-92 yıllarında ezeli dede-baba topraklarından kovdular, göç ettirdiler ve öldürdüler. Artı Garabağ’ın en manzaralı, yeşil dağları, tepeleriyle çevrelen- miş Hocalı  İlinde Ermeni çetelerince katliyam yapılmıştır.

1992 yılı, Subat ayının 26’da Hocalı İli, dünya harıtasından silinmiştir. Ermeni çetelerinin, Daşnaksütün partinin teröristleri 1913-15 yıllarında Kars’ta, Erzurum’da, Kahramanmaraş’ta yaptıklarından daha vahim bir trajediyi Hocalıda da yaptılar, çocuk, yaşlı, kadın, erkek bakmadan öldürdüler, çoçukların derilerini diri-diri soydular, kalplerini diri-diri sinelerinden koparıp köpeklere attılar...

Fransız gazeteci Jean-Yves Jinet’in gördükleri karşısında söyledikleri, katliyamın boyutunu da gösteriyordu: “Pek çok savaş hikayesi dinledim. Faşistlerin zulmunu işittim, ama Hocalı’daki gibi vahşete umarım kimse tanık olmaz”. FRANSIZ canilerinin Cezayir’de Müslümanları garınca gibi yok etmeye kalktığını TV’deki belgeselde izledim, tüyleim ürpeşti, bakamadım. Naziler 6 milyon Yahudi’yi sobalarda yaktılar. Hocalı’daki son Ermeni katliyamını dünya hâlâ da iyi tanıyamamyor. Rus Ordusunun 366. Alayı’ın da desteği ile Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından ve başlarında Robert Kaçaryan’ın (Garabağ doğumlu, kolunda ve bileğinde Azerbaycan ekmeğinin kokusu vardır: bu ekmekimiz size haram olsun, Robert Kaçaryan) olduğu Ermeni çeteleri, teröristleri tarafından o gece saldırısında 613 insan hayatını kayb etti: onların arasında 106 kadın, 63 çocuk, 70 yaşlı insan bulunuyordu.

HOCALI SOYKIRIMINI DÜNYA NEDEN TANIMIYOR?

HOCALI’DA yapılan katliam sırasında 8 aile tümüyle yok edildi; 25 çocuk öksüz kaldı; 130 çocuk velilerinden birini kaybetti. 487 kişi – bunlardan 76’sı çocuk – yaralandı, sakat kaldılar. 150 kişinin kaderi hâlâ da belli değil. 1275 sivil esir alındı. Böylece Hocalı kenti dünya harıtasından silindi. Şimdi bunları bir daha yeniden tekrar yazıyorum.  Ve dünya devletlerine bir daha soruyorum: “Ulu Önderimiz, marhum Haydar Aliyev’in deha kelamlarından biri de - “Aynı Millet, İki Devlet”tir. Yani, aynı anneden dünyaya merhaba demişiz, kanımız, ruhumuz da birdir, biz dopadoğru Türküz. Bunu Türkiye’de TBMM salonlarında da defalarca duydum, her panelde, Sempozyumda da duyuyorum. Öyle ise sorun nedir, ey dünya devletleri? Neden hala da pekçok ülkelerde Hocalı soykırımı tartışılmıyor? Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları  soykırım Nazilerin yapmış olduklarından daha da vahimdir…   

1988-90 yıllarına dek Ermenistan’a, Gürcistan’a su, elektrik ve gazı Azerbaycan parasız veriyordu. Sovyet Rusyası bunu böyle yapıyordu.

Sadece Rusya’nın Azerbaycan’dan bedavaya taşıdıkları petrolden 585 milyar dolar borcu olduğunu biliyor musunuz, sevgili okurlarım? Buraya Rusya’nın Azerbaycan’dan taşıdıkları sebze-meyveleri, buğday, mısır ve başka gıdaları demiyorum…

Devamı vardır…     

 

                                              

                                            

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.