Ülkemizdeki çalışanların ortalama çalışma süreleri dünya ortalamasının çok üstünde, ikinci sırada yer almaktadır. Bu durumda daha çok üretim ya da daha kaliteli ürün mü elde ediyoruz sorusu sizler gibi benim de aklıma geliyor! Ayrıca kimi yöneticiler için de baskı aracı olarak ya da açık arama yöntemlerinin en başında gelen “5 dakika geç kaldın, 10 dakika erken çıktın, tutanak tutarım ha!” bahanesi de ortadan kalkar mı acaba?
Mevcut yasalarımıza göre çalışanlar işçi ve memur olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre işçiler, haftada 45 saat çalışmak zorunda ve yılda en fazla 270 saat mesai yapabilmektedir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre memurlar ise haftada 40 saat çalışmak zorundadır. Mesai adıyla fazla çalıştırılmaya yönelik özel düzenlemeler yapılmıştır ve karşılığında ücret veya izin verilmesi gerekir.
Dünyada bazı ülkelerin çalışma sürelerine bakıldığında; Kolombiya 47.6 saat haftalık ortalama çalışma saati ile birinci olurken Türkiye 34 ülke içinde 45.6 saat ile ikinci sırada yer almaktadır. OECD ortalaması ise 37 saattir. İsrail 40.6, ABD ve Yunanistan 38.7, Macaristan 39.3, Fransa 36.5, İspanya 36.4, İngiltere 36.3, İsveç 36.0, Almanya 34.3, Belçika 35.5 ve son sıradaki Hollanda’da 29.5 saat ile en az çalışan ülke konumundadır (26.05.2022 tarihli www.euronews.com’un haberine göre E.T.02.05.2023).
Çalışma sürelerinde yeni yaklaşımlar
Belçika'da yapılan düzenlemeyle çalışanlar haftalık çalışma süresini tamamlamak şartıyla isterse eskisi gibi 5 gün veya 4 gün seçeneğini tercih ederek işini yapabilecek ve her altı ayda bir tercihini yenileyebilecek. Dört günlük çalışma farklı ülkeler ve şirketlerde de pilot uygulamalarla deneniyor. Bu denemelerde genelde çalışanlar daha az çalışmalarına rağmen ücretlerde bir kesintiye gidilmemektedir. Haftada 4 gün: Belçika, İzlanda, Finlandiya, Danimarka, Japonya, Yeni Zelanda ve İspanya çalışmanın test aşamasında olduğu ülkelerdendir.
Dünyanın en büyük gıda ve tüketim ürünleri firmalarından Unilever, haftada 4 gün çalışma modelini farklı bölgelerde ücret kesintisi yapmadan test ediyor. Şirket pilot uygulamayı başarılı bulursa dünya genelindeki 155 bin çalışanı için bu sisteme geçilecek. İngiltere'de ise 6 ay boyunca 3 binden fazla çalışanın haftada 4 gün çalışacağı pilot uygulama başlatıldı. Ülkede kar amacı gütmeyen "4 Day Week Global" adlı kuruluşça yürütülen pilot uygulama kapsamında 70 şirketten 3 bin 300 çalışanın çalışma süreleri yüzde 20 oranında kısaltılırken ücreti de azaltılmıyor. Bu denemede çalışanların refahı ve iş verimliliğinin yanı sıra uygulamanın çevre ve cinsiyet üzerindeki etkileri de ölçülüyor (https://tr.euronews.com/next/2022/06/06/ingiltere-de-haftada-4-gun-cal-sma-denemesi-baslad E.T.02.05.2023).
Yapılan ölçümler sonucunda; “devamsızlık oranlarının yüzde 70 düştüğünü ve çalışanların yüzde 18 daha az yorulurken yüzde 10 oranında daha mutlu olduğunu” belirtilmiştir(www.bbc.com/turkce E.T.03.05.2023). İngiltere'de İngiliz İşçi Sendikaları Kongresi (TUC), işçilerden herhangi bir kesinti yapılmaksızın hafta sonu tatilinin tüm ülkede üç gün olması için çalışıyor. İş konusunda katı olan Japonya’da bile devlet artık, şirketleri pazartesi günleri tatil yapmaya teşvik ediyor (https://toptalent.co/dunyada-3-gun-tatil-4-gun-is-donemi-basladi (E.T.02.05.2023).
Yapılan denemelerde, hafta sonu tatilinin üç güne çıkartılmasının verimliliği arttırdığı, çalışanların motivasyonunu yükselttiği ve tükenmişlik sendromunu azalttığı yapılan çalışmalar ve deneyler sonucunda kesin olarak ortaya koyulmuştur. Yeni Zelandalı Perpetual Guardians şirketi bu uygulamanın başını çeken şirketlerden. Yılın başından itibaren hafta sonu tatilini üç güne çıkaran şirketin yöneticisi, “uygulamanın oldukça başarılı sonuçlar verdiğini” açıkladı. “Çalışan sayısının 230 olduğu şirkette tüm personelin dahil olduğu sekiz haftalık bir deneyde stres seviyesi, iş-özel hayat dengesi ve şirkete bağlılık gibi göstergelerin önemli ölçüde iyileştiği tespit edildi. Dört gün iş başı yapılan şirkette verimliliğinin ise değişmediği hatta artış gösterdiği görüldü” şeklinde açıklama yapmaktadır.
Berlin merkezli bilgisayar şirketi Planio'nun kurucusu Jan Schulz-Hofen da “sene başından itibaren dört gün çalışma prensibini benimsediklerini” söyleyerek, “bunun şirket çalışanları için çok daha sağlıklı olduğunu ve ortaya daha verimli işler çıkarttıklarını” dile getiriyor: "Beş gün çalıştığınız zaman daha fazla vaktiniz olduğunu düşünerek işleri ağırdan alıyorsunuz. Ara veriyor, kahvenizi daha yavaş içiyor, iş arkadaşlarınızla muhabbete dalıyorsunuz. Ancak eğer cuma gününüzü tatil yaparak geçirmek istiyorsanız işinize daha fazla konsantre oluyorsunuz, daha hızlı ve daha verimli çalışıyorsunuz." Schulz-Hofen, “şirketi arayan müşteriler bu duruma anlayış göstermekle kalmayıp hatta imreniyorlar” diye belirtmektedir.
Türkiye’de ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı; “İngiltere’de bir pilot çalışma yapıldı ve 6 saat uygulamasına geçildi. 6 saatten sonra bunun da yetersiz olduğu için 5 saat denemesi yapılıyor. Dünyanın pek çok yerinde başta akademisyenler olmak üzere bu çalışmalar yapılıyor. Dolayısıyla biz Türkler de çalışma hayatımızı modernize ederek çalışma sürelerinin yeniden daha insani şartlarda, emeğin verimliliğini birim verimliliğindeki artışı dikkate alarak yeniden düzenlemek durumundayız” diyerek 2023 yılı 1 Mayıs etkinliklerinde bu açıklamalarda bulunmuştur https://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/3321811-calisma-saatleri-kisaliyor-mu-bakan-bilginden-5-saat-aciklamasi (E.T.02.05.2023).
Ali Ulusoy, “Sadece çok para getiriyor diye bir meslek seçimi yanlış bir iştir. Öyle bir meslek seçmelisin ki hiç çalışıyor gibi değil, yaşıyor gibi olmalısın. Sana hitap etmeli. Arzuladığın sosyal statüye uygun bir meslek olmalı. İşin sana değer katmalı sen işine değer katmalısın” diyerek ideal iş yaşamını özetlemektedir. Kaçımız sevdiğimiz işi seçebildik sorusu benim olduğu gibi sizlerin de aklına gelmiştir diye düşünüyorum. Yıldırıcı (mobbing) davranışların yapılmadığı, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir çalışma hayatı dileğiyle.