Ah 1914 yılı ah… Kara kışın hâkim olduğu aralık ayının sonu 1915’in ilk ayı Ocağın başlangıcı. Ruslar ülkemiz üzerinde hesapları ermeni uşakların iç hainlikleri ile doğu Anadolu Kars kapısından sızmak doğu Anadolu’yu zapt etmek hain Ermenilere yurt vermek galesi ile modern silahlarla amansız saldırışlar. Durun alçaklar durun. Siz öyle ellerinizi kollarınızı sallaya sallaya giremezsiniz. Türk evladı daha son sözünü söylemedi, durun hele anayı, yâri geride bırakan bir daha vatan için dönmemek üzere veda gözyaşlarını akıtan cennet bekçilerinin varlığını unuttunuz her halde. Bunlar kimdi biliyor muşunu? Bunlar kız, kızan, kadın, erkek, vatan evlatları ellerinde kazma kürek odun parçaları varsa tüfek ayaklandılar bir kere. Türkün ayranlığı kabarmıştı. Geliyorlar akın akın. Dillerinde Allah, yüreklerin de cennet kokuları.
Allahuekber dağları amansız kara kış, olsun kara kış umurlarında değil yeter ki vatan sağ olsun. Hainlere ders verilsin. Ölmek kutsaldı onlar için. Açlık, susuzluk, önemli değildi. Yeter ki üzerlerinde kışa dayanacak giysiler olsaydı onlarda yoktu. Buna rağmen bu şanlı direniş sevinç vericiydi. Düşman püskürtülüyordu. Ama kışın amansız soğuğu karın fırtınası püskürtülemiyordu. Dillerde şu sözcükler dolaşıyordu.
1914 Aralık sonu
Allahuekber kara kış dolu
Marş dediler Sarıkamış’a doğru
DÜŞMAN YENEMEZ KAR YENDİ BİZİ
Yiğitler ah ediyor Allah’a yalvarıyor dua ediyorlardı. Allah’ım bu şiddetli soğuktan bizi koru. Ah diyorlardı bir sıcak botumuz olsa ah diyorlardı ellerimizde yünden eldiven olsaydı, olmadı yiğitler olmadı. Amansız soğuk karşısında naçar kaldınız. Düşmana esir düşmediniz. Kara, soğuğa, fırtınaya esir düştünüz. Vatan dediniz, hürriyet dediniz, bayrak dediniz, anayı yâri unuttunuz sıcak yuva haram dediniz kahpelerin peşine düştünüz. Balkanlar yemen derken sarı kamışta bulundunuz. Buraların çetin olacağını biliyordunuz. Yemen sıcaktı. Balkanlar bahardı. Sarıkamış vicdanlarınızın üzerine kar püskürttüm. Ayaz soğuğu ile bize ulaştın. Eller silah tutamıyor, ayaklar yürüyemiyor. Çaresizsiniz dönüş yok bu yoldan. Şehitlik mertebesine ulaşmak üzeresiniz. Peygamberin ocağında ulaşacaksınız. Geriye vatan bırakacaksınız. Ağızlarda dökülen şu cümleler;
Hava bu aylarda eksi on dokuz
Ayaklar donuyor kaldık çaresiz
Hem açlık, susuzluk hem de uykusuz
DÜŞMAN YENEMEZDİ KAR YENDİ BİZİ
Artık dualara kaldık yürekler eller tutmuyor göz gözü görmüyor, açlıktan uykusuzluktan donmak üzere yere düşenler bir daha kalkamıyorlar. Kar yorganları taş yastıkları olmuştu. Bunlar bir, iki, üç değil doksan beş bin vatan evladı. Kar altında kaldınız. Mekânınız cennet olsun. Arkadaşlarınız Uhut, Bedir, Hendek, Çanakkale, Kıbrıs şehitleri ile bir olsun. Sizden Kosova’ya, Viyana’ya selam olsun.
Ellerim tutmuyor soğuk ve ayaz
Kardan kefen giydi bembeyaz
Donan şehitleri tarihe yaz
DÜŞMAN YENEMEZDİ KAR YENDİ BİZİ
Hakkınızı ödeyemeyiz, sizin vardığınız makamlara varamayız yüz üç yıl olmuş ama unutamayız. Bu vatan sizden bize emanet, sizleri minnetle anıyoruz Allah rahmet eyleye güzel vatan evlatları.