Eğitim şart! Uluslararası değerlerden ve ölçülerden yararlanmadan kurulan bir eğitim sistemi olmayan bir ülke olamaz! Olmadığı ve var olanlarında kabul görmediği, sonuçta alamadığı ülke her konuda sınıfta kalır. Kendi bildiğini okuyan ülkelerde ne bilim ne Teknoloji ne de Hukuk gelişme kaydedebilir. Eğitim ancak dünyada bu konuda ilerleme kaydetmiş ülkelerin Eğitim sistemlerini karşılaştırarak, ülke yararına sonuçlar elde ederek hayata geçirmekle olur.
On beş yılda on beş defa Milli eğitim Bakanı değiştirerek, her Bakanın kendince Eğitim sistemini yorumlamasıyla Eğitim sistemi kurulmaz. Kurmaya kalkarsanız eğitim sistemi, bu günkü gibi yaz-boz tahtasına döner. Her gelen siyasi muktedirin eğitim gibi uzmanlık gerektiren alanlarda bilimsel verilere ve uygulamalara bakarak karar vermeleri gereklidir.
Bilimsel veri ve uygulamaları, uzmanlık gerektiren konuları kullanmazda siyasi ve kör ideolojilere öncelik vererek Eğitim sistemini düzenlerseniz, durum ancak bu gün gelinen noktadan farksız olmaz. TEOG örneği gibi büyük bir yaygara ile kendi getirdiklerinizi “Yanılmışız” diyerek yine kendiniz kaldırıverirsiniz. Çocuklarımız sizin yanlışlarınız sonucu deneme yanılma tahtasına döner. Bu sorunu çözmeyi beceremediğiniz ortada. Ülkeye bir iyilik yapıp bu eğitim işini bir bilene işin uzmanına bırakmanızda fayda vardır.
Eskiden var olan Cumhuriyet dönemi uygulamalarının neyi vardı da kaldırdınız? Çok uyarılıp söylenmesine rağmen “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” diye çocuklarımızın okuduğu andımız nerenize batıda kaldırdınız? Kör bir İdeolojinin ve cahilce uygulamalarınızın kurbanı neden çocuklarımız olsun? Yanlıştan dönerek milletimizden özür dilemeli ve hesabını da bu millete vermelisiniz. Bu yanlış uygulamalarınızın vardığı noktada şimdi çocuklarımıza öğretmen adı altında robotlaşmış kafaların nezaretinde tekbir getirtilerek derslere başlıyor. Bu muydu ulaşmak istediğiniz hedef?
Eğitimde geldiğimiz noktaya bir bakın. Türkiye orta eğitim sisteminde Uluslararası kalite sıralamasında 2008 yılında 91’inci sıradayken 2016-2017 yılı kalite sıralamasında 105’inci sıraya düşmüş durumda. Geçmiş yıllar da dahil olmak üzere darbeler ve siyasi iktidarların üniversitelerde ki ve eğitim dünyasındaki özerklik ve bilimsellik çabası veren Akademisyenlerini acımasızca harcanmaları bu günkü bilimden uzaklaşılan tarikat ve cemaatlerin teslim aldığı eğitim ortamını yaratmıştır.
Eğitim dünyasında ilerleme kaydetmiş ülkeler bilime ve bilim dünyasına bunun sonucu getirisi olan Teknolojiye-Tekniğe-Özgürlüğe dayalı bir anlayışla eğitim kurumlarını oluşturmuş ve geliştirmiştir. Her şeyi yasaklayan bir zihniyetle ne bilimsel gelişme sağlanabilir, ne de ülkede kalkınma kaydeden bir ekonomiye ulaşılabilir. Sadece kendi kör ideolojisi için çırpınan ve bu ideolojiyi hakim kılmaya çalışarak kendi varlığını idame ettirmek için çırpınan bir siyaset anlayışı Uluslar arası standartları kendi ülkesine getirmeyi dünya ile bütünleşmeyi sağlayamaz.
Eğitim sistemini sadece şekil değişikliği ile sağlamaya çalışırsanız Teknoloji-sanayi üreten bir toplum düzeyine de çıkamazsınız! Eğitimde ve buna dayalı her alanda çok geri kalmamızın temelinde Uluslararası rasyonel zihniyet-bilimsel zihniyetteki yetersizlik vardır. Bilimsellikten ve Özgürlüklerden nasibini alamamış cahil siyasi kafalar ülkeye yarar değil zarar verirler. Çocuklara okullarda tablet dağıtarak bir makyaj anlayışı ve şovla ancak şekil değişikliği yaparsınız. İşin temeline inerek ülkenin kurucu değerlerini de kapsayan Milli ve sistemli bir çağdaş değişim ve bilimsellik, ancak süreklilik arz ederse sonuca ulaşılabilir. Cumhuriyet bu değerlerin omuzları üzerinde yükselerek bu günlere ulaşmıştır. Kör bir siyasete kurban edilemez.
Öğrenci fen derslerinde evrim teorisini de öğrenecektir. Deney ve gözlemlerini de yapacaktır. Sebep-sonuç ilişkilerini de araştıracaktır. Bunların yokluğu ve mevcut eğitim sistemiyle ancak biat kültürünü ve ezberi öğrenir. Okuduğunu hayata geçiremez ilerde ki yaşamında bundan yararlanamaz. Batıdan sadece alet ve tabletleri alıp öğrenciye dağıtmakla olmaz bu iş. Asıl faktör olması gereken bilimsel zihniyetin ve teknolojinin özümsenerek uzmanlaşmış eğitmenler aracılığı ile öğrencilere kazandırılmasıdır.
Bunu sağlayacak olan öğretmenlerin –eğitmenlerin yetiştirilmesi gerekir. Çocuk yaştaki bebelere tekbir çektiren öğretmen taklidi yapan robot kafalara bu ülkenin ihtiyacı yoktur. Okulun bilgisayarını oyun oynamak için evine götüren küçük yaştaki çocuğu bütün okulun önüne çıkararak teşhir eden bir öğretmeni düşünmek bile istemiyorum! Çocuğun yaptığı yanlışı tüm okulun önünde teşhir ederek deşifre etmenin o çocuk ve ailesinde, yaratacağı travma yıllar boyu hayatlarını olumsuz yönde tetikleyecektir. Bunu yapan bir öğretmenin davranışı kabul görecek bir anlayış değildir.
Eğitim, çağımız dünyasında bir bilim dalıdır. Bu konuda ilerleme kaydetmiş dünya ülkelerinin eğitim sistemleri incelenerek örnekler alınmalı uzman eğitimciler aracılığı ile eğitim sistemimize yön verilmelidir. Bizim ülkemizde Eğitim gibi her alanda, en büyük sorunumuz “Yaptım oldu” kararlarıyla değil, kararların diğer paydaşların görüşlerine başvurmadan-tartışılmadan alınmış olmasıdır.