Eğitimcilerin yaşadıkları temel sorunları azaltmak için İyi uygulama önerileri

İsmail Akgün

Peter Senge; “işleriniz iyi gidiyorsa eğitim bütçesini iki katına çıkarın, kötü gidiyorsa dört katına” diyerek eğitimin ne denli önemli ve gerekli olduğunu anlatmaktadır.

Bu söz üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Çünkü ülkemizde eğitim ve eğitimciye hak edilen değerin verildiğini söylemek iyimserlik olmakla birlikte, herkesin yapabileceği bir iş gibi görülmesi ise akıllara ziyan bir durumdur.

Eğitimciler, gelecek inşaasının mimarları olduklarından; özel ve çok yönlü yetiştirilmeli, işini çok sevmeli, öğrenmeyi öğretmeli, öğretirken öğrenerek güncel olmalıdırlar. Zira eğitimciyi özel ve önemli kılan; ne kadar bilgili olduğu değil, bildiğini ne kadar doğru aktardığıyla ilişkilidir. Bu durum, yetişkin eğitimi için de geçerlidir.

Kaliteli eğitim için fiziki ve teknolojik imkânlar gerekli olmakla birlikte, entelektüel sermayenin öncüleri olan eğitimciler hayati öneme sahiptirler. O halde eğitimciler “insana yaraşır iş ortamlarında” huzur ve güven içinde çalışabilmelidirler.

Sevgi, saygı, iletişim, yönetişim, yenilikçilik, takdir, ödül ve adalet kavramları çözüm için yeterli olmakla birlikte, diğer önerilerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum;

  • Yönetici, öğretmen, çalışan, veli ve öğrenciler birbirlerine sevgi ve saygıyla yaklaşmalı ve selamlaşarak gönüllerde sıcaklık oluşturmalıdır (iletişim).
  • Eğitim yöneticisi her şeyden önce eğitimci olduğunu, eğitimciler de eğitim yöneticisinin meslektaşı olduğunu unutmadan birbirleriyle iletişim kurmalıdırlar. İyi, doğru ve güzel yapılan her işi ve herkesi takdir etmelidirler.
  • Eğitim-öğretim yılı açılışlarında ve sonlarında; öğretmen, veli ve öğrenciler kırmızı halı ile karşılanarak değerli oldukları duygusu verilerek hatıra fotoğraflar çekilmelidir. İmkân doğrultusunda geziler, eğlenceler tertip edilmeli ve ikramlarda bulunulmalıdır. Kadınlar günü, öğretmenler günü, milli ve dini bayramlar gibi özel günlerde onure edici faaliyetler yapılmalıdır.
  • İşleri veya sorunları nedeniyle her çalışan açık kapı sistemi gereği, her zaman yönetici ile yüz yüze ve/veya iletişim araçlarıyla görüşebilmelidir. Görüşmede yönetici, iyi bir dinleyici olmalı ve soruna birlikte çözüm aranmalıdır.
  • Yönetici; yeni bir çalışma veya işi (proje, sergi, yarışma, yenilikçi fikirler vb.) teşvik etmeli ve cesaretlendirerek destek olmalıdır.
  • Karar mekanizmasında yönetişime mutlak uyulmalıdır. Ortak akıl ile kararlar alınmalı, başarı için yüreklerin ortak atması sağlanmalıdır. Ortak alınan kararlarda kendisi de karar mekanizmasında yer aldığından, taraflarca uyum sorunu yaşanmaz. Sorun yaşanmadan alınan kararların uygulanması, yönetici ve çalışanları mutlu edecek ve eğitim-öğretim kalitesini de arttıracaktır. Kalitenin artması okulun marka değerini yükseltecek, veli ve öğrenci de mutlu olacaktır. Böylece kazan kazan formülü uygulanmış olacaktır.
  • Yönetici, bağışlanamayacak (insan hayatı, iftira, ülkenin birlik ve beraberliği vb.) suçlar hariç olmak üzere, etkin iletişim ile hataları düzelttirme (ıslah, rehabilitasyon) ve başarılı taraflarını öne çıkarıp ödüllendirme odaklı olmalıdır. Her türlü sorun, istek ve öneri konuşularak çözüme kavuşturulmalıdır. Sorunlar halı altına süpürme modeli ile çatışmaya ve devamında mobbinge zemin hazırlayacağından, stres birikimlerine yol açılmasına izin verilmemelidir. Yani yangın, başlangıç aşamasında müdahale edilerek söndürülmelidir.
  • Yönetici, çalışan, veli ve öğrenci memnuniyet anketleri düzenli olarak yapılmalı, olası sorunlar giderilerek bu oranlar %90-100 bandında olması için çaba gösterilmelidir.
  • Eğitimci; yeni nesil eğitim anlayışında bir sanatçı duyarlılığıyla tiyatral, drama, müzik, resim, teknoloji gibi alanlardan çok yönlü yararlanmasını bilmelidir. Ayrıca, doğru beslenme, spor, okuma, iletişim, girişimcilik ve kişisel gelişim ile becerilere önem vermelidir.  
  • Eğitimciler; birlikte düşünebilen (ortak akıl), açık kaynak bilgilerden (kütüphane, internet vb.) faydalanıp yeni bilgiler üreten ve bu bilgileri değere dönüştürmeyi bilenlerdir. Yani öğretilenlerin hayattaki yerini uygulamalı olarak göstererek öğrenme isteği oluşturabilenlerdir.
  • Eğitimci kendisi başta olmak üzere eğitim paydaşları olan çalışma arkadaşlarına, yöneticilerine, velilerine ve öğrencilerine saygı gösteren, değer veren ve “biz” olarak hareket eden olmalıdır.
  • Eğitimciler; yaptıkları iş ve işlemleri, ürettiklerini (maske-dezenfektan üretimi, teknoloji, proje, vefa destek vb.) okul çevresi ve ülkesine değer katabilenlerdir.
  • Eğitim yöneticileri, dijital çağa uygun olarak kendileri başta olmak üzere çalışma arkadaşlarını, öğrenci, veli ve ihtiyaç halinde okul çevresinin de yetişmesi için tedbirler alanlardır. Gelinen durumda yüz yüze eğitimler kısmen devam etmekle birlikte, teknolojik yöntemlerle uzaktan yapılacağı göz önünde bulundurularak hazır olunmalıdır.
  • Eğitimciler ceza odaklı değil, ödül odaklı olanlardır. Öğrenci ve velilerine rol model olan, karşılaşılacak sorunlara etkin iletişim-diyalog yöntemi ile çözüm bulan, hata odaklı değil başarı odaklı olanlardır. Yani, bardağın dolu tarafı dururken boş tarafının eksikliğini arayan değil, iyi ve güzel taraflarını görmesini ve göstermesini bilenlerdir.
  • Eğitimciler; ülkeyi ve dünyayı iyi ve doğru okuyarak, medeniyet değerlerini merkeze almalı, dünyadaki gelişmeleri izlemeli ve teknolojilerinden yararlanmasını bilmelidirler. Kendi değerlerinden kopanların taklitçilikten ileri gidemeyeceği ve devam etmesi halinde geleceğe emin adımlarla gidilemeyeceğini bilerek başkalarının hayranı nesiller yetişmesine asla izin vermeyenlerdir.
  • Eğitim yöneticileri; çalışan sorunlarının çözümü için baskı gruplarına (siyasi parti, bürokrasi/üst merciler, sendika, basın-medya gibi) değil, açık kapı sistemiyle, adaletle güven vermeli ve çözümün başka yerde aranmasına yol açmamalıdırlar. 

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk; “eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder” diye seslenmektedir. Hep birlikte, bağımsız ve şanlı geleceğe yürüyebilmek dileğiyle.